• İstanbul 20 °C
  • Ankara 19 °C

Diriliş Yazıları - 1

M. Ali ABAKAY

Hayatın her aşamasında insanoğlunun geldiği dünyada, yaşamın vazgeçilmezi olan kendi varlığını idealleriyle birlikte koruma, geliştirme, ilerleme ve başkasına emsal teşkil etme beraberinde yüzyılların birikimiyle ortaya çıkan ortak tasavvur medeniyet anlayışı, inançla şekillenmedikçe sadece aklın teknolojiyle ünsiyeti, mimarîdeki ilerleyişi, musıkî ve bediîyattaki kemâli, inançla müseccem olmadıkça olgunlaşmamıştır, bunun medeniyet olarak sunumu oldukça eksiktir. Elbette bu ifade ettiğimiz husus, yeryüzünün neresinde olursa olsun değişmez bir ilkedir. İsterseniz uzayın boşluğunda koloni kuracak aşamaya gelin isterseniz yerin altında on-yirmi katlık yapılar inşâ edin, bu değişmez. 

 

Yaşamdan insanî vasıfları çıkardıktan sonra ne denli teknolojik üstünlüğe sahip olursanız olun, yaptığınız nefsin sadece başkasını esaret altına alma doygunluğunu beslemekten öte bir hareket ortaya çıkmaz, dünde kalan ve bugüne miras kalan insanlığa hükmetme, dünya üzerinde geçmişteki imparatorluklar emsali hükmetme, iktidar sahibi olma eyleminden başka bir sıfata sahip olmaz, medeniyet anlayışı.

 

Günün devlet anlayışlarında kendinden güçsüzü ezme, onu kendi gölgesinde sindirme veya başa çıkamadığın birliktelikleri masa başı oyunlarla saf dışı etme, aradaki birlikteliği ifsad ile ortadan kaldırma, kaldıramadıysan çıban başlarının iltihabını artırma ve ağrılı-sancılı durumlar ortaya çıkarma ameliyesi, kendisine medenî sıfatını asrî-çağdaş olarak veren, ekonomik gücünü mazlum milletlerin damarlarındaki kana borçlu olan erk sahibi, sadece temsilcileri bilinen, gerçek manada ortada olmayanlar, ne tür bir sarsılışla devrileceklerini bildiklerinden, ellerinden geldikçe başlarına gelecekleri erteletme ve dünyayı bir kan gölü haline getirmeye çalışmakta, biteceğini kendi hesaplamalarıyla yaptıkları yer altı ve yer üstü zenginlik kaynaklarını elde etmek için yeryüzünde kendilerince insan sayısını azaltmak ve toplu katliamlarla kendilerinin değişimini düşündükleri doğal hayatın iklim-coğrafya-maden yatakları-su kaynaklarının azalmasının hayatlarında bir değişkenlik oluşturmaması için tedbirlerini almaktadır. 

 

Bir ülkede kopacak tufana karşı yeryüzünde ne kadar bitki varsa, canlı bulunuyorsa, ileride çoğaltım için depolama-üretme alanları oluşturulmaktadır.

 

Yeryüzünde yaşayan bu insanlıktan çıkmış anlayışın temsilcileri, kâinatı yaratan güç olan Allah’a iman etmeyi lafzen kabul ettiğini belirtirken, kalben buna yanaşmamakta ve dünyada çok sevdikleri nefes alma-verme, içme-yeme-uyuma isteklerinin hayatta oldukları müddetçe devamlılığını düşünmektedir.

 

Kimi anlayışlar, hayallerindeki kurtarıcılarının daha erken gelmesi için ellerinden geldikçe insan kıyımını artırmakta, oluşacak kaosun büyüyen çapıyla kurtarıcılarının geleceğini ummaktadır. Kimi anlayışlar da kendilerine ne denli zulmedilirse o ölçüde kendilerini ve dünyayı bu zalimlerin elinden kurtarmak için kurtarıcılarının geleceği anlayışını davranışlarıyla diri tutmaktadır.

 

Bu durumda sekuller anlayışın gittikçe insanlıktan çıkışı artmış,  geçmişin vahşetini maskelemiş ve günümüzde teknoloji adı altında miraslarına sımsıkı sarılmıştır. Rahat yüzü görmemeleri için parçaladıkları coğrafyalarda insanlığa köle muamelesi gördürten, istediği zaman öldürten, istediği zaman açlıkla imtihan eden, istediği zaman bu coğrafyalarda hastalıklar icad eden ve insan sayısını belli bir kotada tutmayı marifet sayan, zulmünü aynı zamanda merhamet salyalarıyla flulaştıran, katilini maktulüne sevdirten, neresinden tutulursa tutulsun kirli-mülevves yüzüyle “Buradayım!..” diyen vahşetin temsilcileri, yeryüzünü fesatla-fitneyle cehenneme çevirirken, yaşla-kurunun bir arada yandığını iddia edenler vardır. Kendilerine bir şey olmadıkça mesele edilecek bir şey yoktur. 

 

Zulmedenlerin nasıl bir sarsılışla ortadan kalkacaklarını ifade edenlerin daima kınanması, hem Kelimetullah’a hem Sünnet’e aykırılık arz etmektedir.

Bu yazı toplam 1191 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim