3. Bölüm: Yeni Alfabe
Bundan önceki notlarımızı Latin harflerinin kabûlüne dâir şu metinle bitirmiştik:
Milleti cehaletten kurtarmak için kendi diline uymayan Arap harflerini terk edip, Latin esasından alınan Türk harflerini kabul etmekten başka çare yoktur. Komisyonun teklif ettiği alfabe, hakikaten Türk alfabesidir, kat’îdir… Sarf ve imlâ kaideleri lisanın ıslahını, inkişafını, millî zevki takip ederek tekâmül edecektir. (s. 51)
Buradan devâm edelim:
Yazarın Latin harflerinin kabûlüne müspet baktığını göstermemiz objektiflik zâviyesinden lüzumludur. Şöyle diyor yazar:
Tüm bu eksikliklerine rağmen, Latin alfabesinin Türkçe için bugüne kadar kullanılmış en iyi alfabe olduğu yadsınamaz. Bu alfabe okuryazarlık oranının yükselişinde de önemli bir rol oynadı. Resmi rakamlara göre, 1924’te yüzde 9 olan okuryazarlık oranı, 1975’te yüzde 65’e ve 1995’te de yüzde 82,3’e ulaştı. (s. 54)
Latin alfabesinin kullanıma geçirilmesi:
Şimdi kısaca Latin alfabesinin kullanıma geçirilme hikâyesini tamamlayalım. 8-25 Eylül 1928 tarihleri arasında tüm resmi görevliler yeni harfleri kullanabilme becerilerinin ölçülmesi için sınavdan geçirildi.
Mustafa Kemal’in bütün bunları yaparken tek isteği, bunları yapmak için gerekli olan siyasi yetkilerdi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.