• İstanbul 15 °C
  • Ankara 8 °C
  • İzmir 16 °C
  • Konya 9 °C
  • Sakarya 14 °C
  • Şanlıurfa 17 °C
  • Trabzon 17 °C
  • Gaziantep 11 °C
  • Bolu 9 °C
  • Bursa 12 °C

Akif Emre'den: Suriye açmazında yeni dönemeç

Akif Emre'den: Suriye açmazında yeni dönemeç
Seul'de Obama-Erdoğan görüşmesi "muhteşem ortak" iltifatının ötesinde bir anlam taşıyor.

Suriye muhalefet çevrelerinde, Amerika'nın müdahale edeceğine olan güvene dayalı bir strateji izlendiği izlenimi verildi. Söylem düzeyinde Baas rejimini kınayan açıklamaların sanki fiili bir müdahaleyi zorunlu kıldığına dayanan bir strateji... Oysa olayların ilk başladığı andan itibaren bu köşede ısrarla altını çizdiğimiz husus şu oldu: Amerika'nın aynı anda birkaç ülkedeki krizi yönetme kapasite yoktur. Bu durum hem Amerikan gücünün sınırları bakımından hem de Amerikan iç politikasındaki gelişmeler bakımından varılması gereken bir sonuçtu.

Nitekim aradan bir yıl geçmesine rağmen dış müdahaleye dayalı kurtuluş stratejisi çökmüş bulunuyor. Bu boşluğu değerlendiren rejim de daha sertleşen müdahaleleriyle daha fazla kan akıtmaya devam etti. Muhaliflerin silahlandırılması, dış müdahale yerine bir iç savaşı tırmandıran bir durum ortaya çıkardı.

Dış müdahale yanılsaması sadece Suriyeli muhalifler üzerinde değil Türkiye üzerinde de etkili oldu. Batılı ülkeler adeta gelişmelere fiili müdahalede bulunması konusunda Türkiye'yi öne süren, teşvik edici bir tutum izlediler. Türkiye'nin sınırlarının ötesinde yaşanan insanlık dramına sessiz kalmamasıyla, Batılılar adına müdahil olmak arasındaki çizgiyi aşan bir dil kullanılması bölgesel bir iç savaşı tetikleme riski taşır. Zaman geçtikçe Türkiye'yi, güvenlik bölgesi dahil (bu doğrudan askeri çatışma anlamına gelir), fiili müdahale konusunda teşvik eden Batılı ülkelerin geri durmasının Ankara'yı da sukutu hayale sevk ettiği, zamanla değişen dilden anlaşılıyor. Türkiye'yi kontrol edemeyeceği bir kaosa itecek, operasyonda yalnız bırakan tutum tez zamanda deşifre oldu. Nitekim bu konuda da duyarlı da olsa bazı kesimlerin tepkisine yol açan uyarı mahiyetindeki tespitleri paylaşmıştık: Türkiye Batının, NATO'nun koç başı olarak ileri sürülmek isteniyor.

Ve Erdoğan'ın İran'a yapacağı ziyaretin ana ekseninin Suriye konusu olacağı, başından beri, bu nedenle belliydi. Nitekim Seul görüşmesinden sonra İran'a yapacağı ziyaretin gerekçesinin Suriye olduğu açıklandı. Muhtemelen Türkiye, Suriye üzerinde en kritik etkiye sahip ülkelerden İran'a kan akıtılmasını önleyecek bir teklifle gidecek.

Nitekim Obama'nın, Erdoğan'la görüştükten sonra Annan Planı'nı referans vermesi, Türkiye'nin İran'la diplomatik çabayı artıracağı anlamına geliyor. Ankara'nın Tahran ziyareti için Obama görüşmesini beklemiş olması yeni bir stratejik evreye işaret ediyor. Ankara ve Tahran, Suriye'deki muhalefet ve iktidar üzerindeki etkilerini birleştirip diplomatik bir çözüm bularak kan akmasını önleyebilir.

Bu arada Annan Planı'nın neleri içerdiğini hatırlamakta yarar var.

"A) Suriye halkının meşru taleplerine cevap verilecek şekilde Suriye hükümeti tarafından yürütülecek ve herkesi kapsayacak siyasi süreç için özel temsilciyle çalışmayı taahhüt etmek ve müzakereler için bir temsilcinin atanmasına onay vermek. B) Operasyonlara son verip, BM tarafından gözetilecek ateşkesin derhal sağlanması sağlamak. C) İnsani yardımın ulaşabilmesi için ilk adım olarak derhal uygulanmak üzere günde 2 saat insani yardım için ateşkes uygulamak. D) Sebepsiz yere tutuklanan ve gözaltına alınanların serbest bırakılması. E) Gazetecilerin ülke içinde serbestçe dolaşmalarının sağlanması. F) Barışçıl toplanma ve protesto haklarına saygı duyulması."

Tüm bu maddeler küresel güçler tarafından desteklenir, İran ve Türkiye arasında tutarlı bir strateji oluşturulabilirse daha vahim sonuçlara yol açmadan kan akması durdurulabilir.

27.03.2012 Yeni Şafak
Bu haber toplam 486 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim