Anlaşılmamak ve Anlaşmazlık

M. Ali ABAKAY

Günümüzde bir konu üzerine sık sık vurgu yapmak, konuyu ele alırken, okura gına getirmek, haklıyken haksız konuma düşürür, insanı.

Anlaşılmamak üzerine kaç şairin şiiri vardır, kaç makale kaleme almıştır, köşe yazarları, kaç yazar eserine konu etmiştir, anlaşılmamayı?

Bunu araştırmak, bir ömre sığmaz bildiğimiz kadarıyla.

Yakınan, sitem eden, anlaşılmadığını iddia edenlerin dışa vurum şeklidir, ruh hallerinin.

Kimi zaman ülkeyi kurtarma amaçlı yola çıkan kahramanların bir şey yapamaması, başarısızlığa değil, anlaşılmazlığa bağlanır.

Kadr û kıymetini ancak musalla taşında bildiğimiz birçok isim, öldükten sonra anlaşılır. Dünya, hiçbir insana bâkî kalmadığı için, dehr anlaşılmazlığın bağrı bilinir.

Birçok mucid, icadını kabul ettirmediği için fakr û zaruret içinde dünya değiştirmiştir.

Hayata yön verecek birçok fikir erbabı, devranın olumsuzluklarına karşı kendi köşelerine çekilip, ömürlerini sessiz sedasız geçirmiş, yazdıkları yitiklere karışmamış ise haklarında kitaplar kaleme alınmıştır, sonradan.

Anlaşılmama üzerine kurulu kimi düşünce sistemleri, anlaşılması gerekenleri ört bas ederek, toplumda kaoslarla varlıklarını sürdüre gelmiştir, tarih boyunca.

Anlaşılması gerekenlerin istenilen yerde ve mekânda açıklanmamış olması, anlaşılmazlıkları körüklemiştir, kendince.

İnsanın dünyadan göçünce kendisinin hatırlanmasını geleneğimiz, “Kişinin dünyada göçtükten sonra bırakacağı en hayırlı eser, evladıdır, çocuğudur.” İfadesinde bir araya getirmiştir. Genç kuşaklar, ebeveynleriyle ilişkilerinde anlaşmazlık içre bir yaşam sürdürmektedir.

Anlaşılmaz mı anlaşmazlık mı? Bunun bir birinden farklı olduğunu bilmeyenler, istedikleri gibi kaleme almışlardır, düşüncelerini.

Başka bir topluma benzemekle, o toplumu taklid edip mukkalid duruma düşenlerin ortaya çıkardığı manzarada biz, kendimizi anlaşılmamak için aldatılanlar ve aldananlar sınıfında görüyoruz.

Bir ağacı yıkan ağaçtan sapı olan balta değil, ağacı içten içe yiyip bitiren, gövdesini boşaltan, kökünü kurutan kurttur. Kurda bir şey diyemeyenlerin kalkıp ağaçtan sapla ilgilenmeleri, anlaşılmanın önünde engeldir.

Tarihi kendisine göre yorumlamanın, edebiyatı ve sanatı kendisine göre şekillendirmenin temelinde kişinin ya da kişilerin anlaşılması gereken konuların çoğunu anlaşmazlık kümesinde toplayıp, ortada hakikat adına bir gerçeği, gerçekleri kamufle ederek, insanı bundan bî-haber bırakma isteğidir.

“Anlaşılsaydık, mukadderat değişecekti!.” Diye hayıflananlar, bazen kendilerini anlaşılmamak üzere hazırlanan komisyonun fahrî azası olarak bilinmemek üzere gizler.

İçiyle dışı bir olmayan, diliyle kalbi aynı noktada uzlaşmayan, insanlığa fayda getirmeyen ameliyelerle iç içe olanların kendilerini dünyada mutlu görünür manzaraları, kalıcı mıdır?

Biz, anlaşılması gerekenleri anlatma yolunu bilmedikçe anlaşılmaz kalacağız. Hangi tohumun sert kabuğu toprağa düştükten sonra çatlamaz? Biz, ancak toprağa düştükçe anlaşılacağız.

Kumaş kötü olduktan sonra iyi bir elbise daima hayaldir. Gel, anlaşmazlığa son vermek üzere önce kumaşı doku, sonra en iyi elbiseyi güzel modellerle dik.

Kumaşı kötü olandan dikilen elbise, insan bedenini korumaktan, gizlemekten uzaktır. Biz, kendiliğinden yırtılan, eskiyen, işlevsiz elbiseleri bedenimize hakaret biliriz. 

Gözümüzü bir avuç toprak doldurur, bahçevan. Vasiyetimizdir, ölürken son toprağı sen at kabrimize ki güller, daha fazla yetişsin, gönlümüzün harıyla.

Bu yazı toplam 940 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim