Türkiye’deki hapishanelerin şartları artık en yüksek standartlara sahip olsa da Allah kimseyi özgürlüğünden etmesin, değil yıllarca, aylarca; bir gün, bir saat bile hapishaneye düşürmesin. Hâkim ve savcıların göreve başlamadan önce en azından 1 hafta, olmadı 1 gün hapishane deneyimini yaşamalarını hep savunmuşumdur; böylece kararlarında daha hassas olabilir, tutuklu yargılama konusunda daha esnek davranabilirler düşüncesindeyim. Suçlunun hapiste yatması neyse de, suçsuzun içerde kalmasının telafisi olmasa gerek. Aynı şekilde, suçlunun elini kolunu sallayarak dışarda dolaşmasına, masumun da 1 saat dahi olsa içerde yatmasına vesile olmanın da vebali çok ama çok büyük olmalı.
28 Şubat mahkûmlarının Cumhurbaşkanı tarafından affedilmesini, diğer taraftan Kobani davasında hapis cezalarının verilmesini üzülme-sevinme parantezinin dışında ele almak bunun için çok önemli. Açıkçası, 28 Şubat sürecinde kendilerine hakaret ettiğim iddiasıyla yargılandığım komutanların serbest bırakılması hoşuma gitmese de Cumhurbaşkanı’nın af şartları oluştuysa söyleyecek söz kalmıyor. Aynı şekilde, Yasin Börü ve arkadaşlarının barbarca katledildiği o kalkışmayı teşvik edenlerin ceza almasına “hak yerini buldu” ya da “mahpusluk çok zor” veya “siyasi karar” gibi yorumlar yapmayı da yargının alanına müdahale edip haddi aşmak olarak görüyorum.
Devamı: https://www.yenisafak.com/yazarlar/aydin-unal/ya-muhalefetin-yargiya-mudahalesi-4622183
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.