Ekmek bulamayanlara pasta önerisinde bulundu hazret. Başak göstersen arpa mı buğday mı bilmez. Ekmeği fırında pişirilir bilir kimi bilmeyenler, ah ekmek için değil yaşam şeref içindir biline...
Ekmek için olaydı hayat senin yükseklerde gözün ne cancağızım? Paran var pulun çok hem yaşlanmış adamsın.Bırak bu işleri ekmek derdine düşenden çok uzaksın.
İsmine meftun olan, manasını bilmez adının ne çare. Oyalanmaktadır gereksizce millet, bundan sana fayda ne?
Ekmeği alıp yerden öperdik alnımıza koyarak biz.Küçüktük büyüdük dünden bugüne değişmedi ilkemiz.Karneyle ekmek dağıtılırmış doğmadığımız zamandı; anneler tok yatmaz imiş, çocukları uyusun diye. "Sakın söylemeyin" derdi, büyüklerimiz, "Bunu işiten olur, kızacaklardır." diye.
Nice kıtlıklar gördük, yaşadık yaşamadayız, halen. Ekmek kuyruğunu görmedik, tüp yağ pirinç çok eskilerde kalmadı. Onu görenler ellili yaşlara dayandı. Şimdi insanlık kuyruğuna gireceğiz, adam olmak için. Sahi ne dağıtacaklar, iftar açılmadan toplananlara? Bizim iftarlarda ayak üstü dağıtılan olmadığı ortada.
Gökyüzünden bomba mı karadan top mu atılacak? Önümde soğumuş çay kurumuş ekmek var. Bizimkiler kumda oynamış çocuk misali yarıştadır. Biri top der öbürü tersinden pot okur böyle geçimsiz. Ellerini açar havaya, sadece kendine dua eder. Başımıza ne yağsa müstehâkkız biline.
Ekmek kadar mukaddes olan hürriyet vardır onsuz olmaz. Özgürlüğün yoksa, azatlık yoksa, başkasının önünde el-pençe divan durmuşsan, belirttiklerimi anlayamazsın. Bir kaç film seyrettirilir sana, unutursun ne dediğimi. Otur, adam gibi ellerinin arasına al başını ve düşün... Dünyada hangi millet, ekmeksiz yaşamaz hangi millet hürriyetsiz yaşamaz.?
Şimdi oturup ne demeli? Bu yüzyılda ekmek vaad edenler varsa hala içimizde, demek ki haklıdırlar, aç kalanlar var, doymamış karnı. Fakat hürriyetsiz yaşamanın ekmeksiz yaşamadan daha acı olduğunu söylediler mi size?
-Bayım olana bitene bakmaz mısınız?
-Bayım, siz niçin konuşmuyorsunuz?
-Bayım, neden konuşmuyorsunuz?
-Bayım nerede konuşmuştunuz?
-Bayım ne zaman konuştunuz?
-Bayım sizin diliniz yok mu?
-Bayım, siz niçin burada durmaktasınız, heykel misali yirmi dört saat aç ve susuz?
-Bayım, siz insan mısınız?
-Bayım, siz, evet siz,
-Bayım heykel
-Heykelsiniz...
-Peki, İbrahim nerede?
Halil İbrahim Sofrası, ekmek, hürriyet, balta, ateş, kertenkele, karınca,Zemzem Kaynağı....
Bayım, savaşların canlı verildiği, insanların kanlarının canlı canlı damarlardan akıtıldığı, kendilerine canlı canlı şiddet uygulandığı, dövüldüğü, yaralandığı, vurulduğu, öldürüldüğü ortamda siz kalkmış, "Cart curt kem küm" açıklamalar yapmaktasınız. Aynaya bakarak, kendi yüzünüzü görmekten korkuyorsunuz.
Öldürdüğünüz canlıların insan suretinde başka yaratık olduğunu sanmaktasınız,adeta. Siz, sadece kendinizi yaşam hakkına sahip görmektesiniz, sizden olanları bilmektesiniz, sizin inancınızda olmayanları dışlamaktasınız, kendi dışınızda kimseyi tanımamaktasınız. Sizin çocuklarınızın daha fazla nimet tüketmesi için başkası aç kalmalı. Siz daha iyi su tüketmek için başkasının sususz kalmasına gönlünüz razı.
Ulan, insan hakları dersiniz, siz ihlâl edersiniz.
Silahlar ölüm kusuyor, barış dersiniz, üreten siz, satan siz, ölen biz.
Ülkeniz içinde insanınıza her şeyi layık görürsünüz, bize gelince fitne-fesad.
Sizi çok iyi anlamaktayız, açıkçası.
Kendimizi tanıdığımızda varlığınızın devamı olup olmayacağı meçhul. Bizi, birbirimize düşman ettiğiniz zamanlarda kâğıdın-kalemin sahibi olarak sınırlarımızı çizdiniz, bize bayrak hazırladınız. Hatta esaretine aldığınız bize, hürriyet bahşettiniz. Devletlerimiz özgür oldu, yalnız. Sizin dilinizle konuşup halen yazışıyoruz. Çocuklarımızın ismi, sizinkilerden. Yaşantılarımız, sizin tıpkınız. Fabrikalarınızda işçi olarak çalışmaktayız, ilaç fabrikaları sizin, otomobil fabrikaları sizin.
Televizyonlarınızdaki reklâmlarınız ne güzel.Her akşam yemekten önce yatıncaya kadar seyrediyoruz. Yemek tarifleriniz vardır, arada bir şaraplı. Hep siz üretirsiniz, neden biz tüketmeye memur muyuz?
Bayım, baylarım sizin beni sevmediğinizi biliyorum, bilmekteyim. Doğduğum ve yaşadığım topraklarda bana ait olan her şeyi gasp eden sizler, def olup gidecekken, bizi yoracaksınız, hırpalayacaksınız.
Bayım, sizin kim olduğunuzu bilmekteyiz, biliyoruz. Biliyoruz ki siz rakiplerinize güreş meydanında galip gelmezsiniz... Kapalı kapılar ardında kirli yüzlerle aldığınız kararları uygulamaya geçirirsiniz. Bizi, bizimle kırdırır, sonra ikimizden de yer altı ve yer üstü zenginliklerimizi barıştırma-uzlaştırma hediyesi olarak alıp barıştırırsınız.
Bayım, siz karanlık diyarlardaki mevcudiyetinizle aydınlık zihinlerde taraftar bulmazsınız. Siz, kan emen vampirleri aratmazsınız. Siz, kardeşleri bin bir türlü hileyle kapıştırıp meydana çıkartırsınız. Kazanan da kaybeden de sonuçta zararlıdır.
12.07.2014
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.