• İstanbul 14 °C
  • Ankara 22 °C

“Demokrasi tartışmaları 1860’lı yıllarda başladı”

“Demokrasi tartışmaları 1860’lı yıllarda başladı”
Türkiye Yazarlar Birliği Genel Başkan Yardımcısı Tarkan Zengin’in hazırlayıp yönettiği “Kültür Sohbetleri”ne Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Tekin konuk oldu.

Rektör Prof. Dr. Yusuf Tekin; “Türkiye’de demokrasi tartışmalarının başlangıç noktası neresidir, bu soruya cevap ararken üzerinde durduğum yazarlar, o dönemin şartları itibariyle enteresan bir şekilde çıkış noktası olarak İslâmi referanslar kullandıklarını gördüm.”

29 Haziran 2020 Pazartesi günü TYB 'nin youtube kanalı üzerinden canlı yayınlanan programda konuşan Tekin, Osmanlı'dan Bugüne Demokrasi Tartışmaları” konusunda önemli açıklamalarda bulundu.

Rektör Tekin, yayınlanan son kitabı  “Şeriat, Meşruiyet'e Meşrutiyet Yeni Osmanlılar’da Demokrasi Tartışmaları” üzerinden yaptığı değerlendirmede, “Osmanlı Devleti bir şeriat devleti midir ya da Osmanlı Devletinde dinin rolü nedir sorusu net bir şekilde cevaplandırılmış değildir. Bu konuda literatürde yoğun bir tartışma var. Şer’i devlet tartışmasından tutun da bir laik devlet tartışmasına kadar değişik yönleriyle konuyu ele alan akademik çalışmalar mevcut. Ama ben tezimde sadece şunu irdelemeye çalıştım, “Türkiye’de demokrasi tartışmaları”nın başlangıç noktası neresidir, bu başlarken nasıl başlamış, bu soruyu sorarken veya bu soruya cevap ararken üzerinde durduğum yazarlar, o dönemin şartları itibariyle enteresan bir şekilde çıkış noktası olarak İslâmi referanslar kullandıklarını gördüm. Dolayısıyla şunu iddia ediyorum; bu tartışmalar başlarken din meşrulaştırıcı bir araç olarak kullanılmıştır. Altını çizerek söylüyorum bu Osmanlı Devletinde dinin pozisyonuyla ilgili bir önerme değil tam tersine kitabımın önermelerinden bir tanesidir.” dedi.

“Siyasal bilgiler fakültesinden mezun olduğumdan kendime Türk siyasal hayatı ve Türkiye’de demokrasinin gelişimiyle ilgili bu sürecin nasıl seyrettiğini ortaya koymak için bir başlangıç noktası aradım.” diye konuşan Tekin sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türkiye’de demokrasi tartışmaları nasıl başladı ve ne zaman başladı, neler yapıldı. Aslında çok enteresan bir şekilde 1860’lı yıllarda başlayan tartışma 1876’ya gelindiğinde mesela dönemin İstanbul’daki batılı gazetecileri ve batılı devlet adamları şöyle bir tanımlama yapıyorlar, “o kadar çok konuşuluyordu ki boğazdaki kayıkçı bile anayasal düzenden ve meşruti rejimden bahsediyor”. Şimdi bakın internet yok, televizyon yok, radyo yok, çok sınırlı imkânlarla enteresan bir tartışma yürümüş ve yaklaşık 20 yıllık bir süre içerisinde boğazdaki kayıkçı bile bu işten bahseder hâle gelmiş.”

Konuşmasında Osmanlıda batılılaşma, modernleşme konusuna da değinen Rektör Tekin, “ Kanuni Sultan Süleyman sonrası süreçte başlayan ve belli kırılma noktaları olan süreçten bahsediyoruz. İlk başta Osmanlı klasik düzenine yeniden nasıl dönebilirizi tartışmaya başlıyorlar. Yani devlet sıkıntıya girdi toplumsal yapıda, siyasi yapıda sıkıntılar var nasıl çözebiliriz sorusunu dönemin Osmanlı aydını özellikle 17. yüzyıldan itibaren diyorlar ki “biz aslında mükemmel bir devletiz, sistemin içerisinde bazı noktalarda sıkıntılar üredi bu sıkıntıları ortadan kaldırırsak eğer problemi çözeriz.” Burada böyle bir süreç var. Kâtip Çelebi, Koçibey, Gelibolulu Âli, Aziz Efendi, Sadrazam Kemankeş veya Hazerfan Hüseyin Efendi gibi kişiler tam da bunu yapıyorlar. Diyorlar ki “sistemin içindeki aksayan yönleri çözersek tekrar eski şaşalı günlere döneriz. 18. yüzyıla geldiğimizde bu sefer bunları yapsak dahi dünya değişti, bir şeyleri değiştirmemiz ve batıyı örnek almamız gerekiyor. 18. yüzyılın ana teması bu.” dedi.

Bu dönemde, Rusya’ya, Fransa’ya, Hostal’a büyükelçiler gönderildiğini ve kendilerine  “Batının ilim ve medeniyette geldiği bu noktayı inceleyin bize getirin bizim sistemimiz içerisinde uygulanabilecek olanları uygulayalım” denildiğini ifade eden Prof. Dr. Yusuf Tekin bu sürece ilişkin de şu bilgileri verdi:

“Osmanlıyı farklılaştıran şey özellikle 19. yüzyıldan itibaren başlayan süreç bu tarihe kadar bu modernleşme çizgisinden toplumsal yapıya, hukuki yapıya, siyasi yapıya ilişkin bir önerme yok. 19. Yüzyılın başından itibaren örneklerini bildiğimiz Sened-i ittifak gibi tanzimat, ıslahat, müsavat fermanı, arazi kanunnamesi gibi metinlerle bu sefer hukuki alanda da batının üstünlüğünü kabul ediyorsunuz ve ona uygun metinler üretmeye başlıyorsunuz. Sonra II. Mahmut’la başlayan bir süreç var burada da toplumsal yapıya sirayet ediyorsunuz. Kılık kıyafetten tutun eğitim sistemine kadar bir sürü alanda batıyı taklit etmeye başlıyorsunuz. İşte yeni Osmanlılar tam burada devreye giriyor 1860’lı yıllardan itibaren “Askeri alanda Eğitim alanında hukuki alanda ve toplumsal alanda bu kadar değişiklikler yaptık. Batıyı örnek almaya çalıştık ama yine sistem arıza veriyor.  “O zaman bir eksiğimiz var siyasal sistemi de Batıya uygun hâle getirirsek eğer devlet yapısı Osmanlı devleti yeniden eski şaşalı günlere dönebilir” diye başlıyorlar. Yeni Osmanlıların arasında belki öncesinden bir aydın muhalefeti olarak tanımlanmasının sebebi burada devreye giriyor.”

Bu haber toplam 2851 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim