• İstanbul 18 °C
  • Ankara 24 °C

Emine Işınsu okurken…

Ahmet Tâlib ÇELEN

(…)Büyük devletler telâş, Bab-ı âli çaresizlik içinde…

Akıncılar büyüyorlar bir ak fırtına gibi; ata binen, süngü kullanan yerli yiğitler katılıyorlar aralarına büyüyorlar. Edirne kurtarılıyor. Yerli Türklerden Milis kuvvetleri kuruluyor, bunların başına tecrübeli çete kumandanları geçiriliyor… Bu kumandanlara “Kaptan” deniyor. 

İşte o günlerden bugünlere Kaptan diye bilinir Bekir’in dedesi. Torununu dizine oturtup, birçok şey anlatırdı. Çetesini, atlı, süngülü yiğitlerini, yüzünü birkaç kez gördüğü Selim Beyi anlatırdı. Kaptan öldü. 

Yıllar geçti, yiğitlerin sözü bile hayal oldu! Bekir hatırlar. Bazı geceler ata binmiş görür kendini. Bir doğan’ın ardında doğan’dan da hızlı sürer atını, koşar geçer. Arkasından Selimler, Mehmetler, Ahmetler, Kâmiller… Bir uğultu sarar dört bir yanı. Dünün köleleri bugün de diz çökerler. Süngüler yanıp söner, yanar gün ışığında. Bekir sırılsıklam, ter içinde uyanır. O an bin bir kuşun kanadı çırpınmaktadır yüreğinde… Gayri içindeki ateşe, rüzgâr değmiştir deli deli yanar… “Bir gün…” der…

Bir gün! O zaman silahları da olacak, topları tankları da olacak… O zaman Türkiye olacak arkalarında!... Bir gün!

Bu cümleleri geçen hafta “Sancı”sından bahsettiğimiz Emine Işınsu Abla’mızın Batı Trakya Türkleri üzerindeki Yunan zulmünü anlattığı Azap Toprakları romanından aldım. Bekir, romanın baş kahramanıdır. Kendini Batı Trakya’da Müslüman Türk varlığını yaşatmaya adamış bir dâvâ adamıdır Bekir. Akıllıdır, okumuştur, okutur, gözüpektir ve yakışıklıdır. Halkının dertleri onun dertleridir. Hem bir dâvâya adandığından hem de sıkılganlığından dolayı sevdiği kızla evlenemez. Hayâtı Müslüman Türk kültürünü yaşatmak için Yunan yetkililerle mücâdele ile geçer. Zulmün hudûdu yoktur. Irza geçmeler, dövmeler, öldürmeler, bütün ekonomik faaliyetlerinin engellenmesi… Türkçe yazma ve konuşma yasağı, Müslüman köylerine kilise yapma ve Hıristiyanlaştırma çabaları… Köyün yaşlı ve sevimli imamına Emine Abla’nın bulduğu isim “Ak Hoca”… Ne kadar güzel, ne kadar sıcak. Bütün kahramanlar cıvıl cıvıl hayâtın içindendir. Yapmacık kaçan bir kişi bile yoktur. Her şey yerli yerindedir. Emine Abla, kahramanlarını sık sık Balkan Türkçesiyle konuşturarak okuyucuyu o atmosferin içinde yaşatır. 

“Bir gün! O zaman silahları da olacak, topları tankları da olacak… O zaman Türkiye olacak arkalarında!... Bir gün!” İşte buna sanatçı ferâseti denir. Emine Abla bu cümleleri ile sanki 50 yıl önceden bugünkü SİHA’larımızla Azerbaycan’a yardım edip Karabağ’ı Ermeni işgâlinden kurtardığımızı görmüştür. Sanatçıların kendilerine has bir iç gözü oluyor Allâhu a’lem. Darısı diğer eski topraklarımıza inşâallah!

Devamı: https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/ahmet-talib-celen/emine-isinsu-okurken-35951.html

Bu yazı toplam 279 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim