• İstanbul 12 °C
  • Ankara 10 °C

Hacı Ramazanın Hikâyesi

M. Ali ABAKAY

Ramazan’a kaç kere söyledim, dinletemedim:

-Kardeşim, bu mübarek ayda nedir, çektiğin ismin yüzünden.

Hatta ismini değiştirmesini de salık verdim, aklımca:

-İsmini Hacı Ramazan yap, bu sıkıntıdan kurtul.

Kendisini rahatsız edenlerden biriyle görüştüm, izin çıkmadı:

-Ağabey, Ramazan’a gideceğiz demişler. Bu Ramazan kimdir? Demişler.

Unutmam, bir hikâye okumuştum, ismi bizde saklı bir Yazar Dostumuzun.

Vakt-i zamanında bir camii avlusu. Derken ismi sık sık geçen birisi dikkatini çekmiş, falancanın. Hacı Ali, Gazali, Gazi Ali derken, İslam Literatörde önemli bir isim olan “İmam-ı Gazalî” aranır olmuş. Merak bu ya, Yazar Dostumuz bunu dillendirmiş, yazısında.

Ramazan Ayı’nda Ramazan’ın çektiği bunun gibi bir durum.

Bir yerde iftar var ve kendisi çağrılmış:

-Bu Ramazan kim?

Dostumuzun biri Hacı Ramazan yapmış, davet ettiği arkadaşı.

Hacı olmadan unvanı almış Ramazan, daha on sekiz-on dokuzunda. Oldukça enerjik bir genç kardeşimiz.

Merak edenler bir türlü bizim Hacı’yı çözememiş. Hacı dediğin sakallı, yaşlı biri olmalı. Hacı Ramazanımız ortalıkta gezip dolaşıyor. Kimse onun meşhur Ramazan olduğunu bilmiyor.

İsmi, o yıl bu yıl Hacı Ramazan olarak kaldı, garibimin.

Geçenlerde Hacc’a niyetinin olduğunu, bu ağır yükü omuzunda taşımaktan yorgun düştüğünü söyledi:

-Ağabey, ben Hacc farizasını yerine getireyim, rahatlayayım.

Ne kadar ayakbastı parası ne kadar hurma bedeli derken ortaya çıkan meblağı ödeyemeyeciğini söylemez mi?

Şaka yolu ile Hacı yaptığımız Ramazan, şimdi gelecek sene düşündüğünü gerçekleştirmek için kendince bir yol haritası çizme kararı aldı.

Hacı Ramazan’a destek olmak için biz de kararımızı verdik. Nasılsa isim babası olmuşuz, Ramazan’a.

Ne yapıp etmeli, o mübarek mekânlara gidilmeli.

Bu sene umre için karar verdik, kendimizce.

Kimselere haber vermeye niyeti yoktu, Hacı Ramazan’ın. Söyleyince, niyet dışa vurulunca gitmek farz oluyormuş.

Kendisine Hacc Yolculuğu’nda karıncanın hikâyesini anlattım, epeyce güldü.

İkimizi karıncaya benzetmez mi?

Hacı Ramazan ve ben…

Belki pasaportlarımızı çıkartırız, en yakın zamanda.

Bu gidişimize ilk adım olur, en azından niyetimizin ciddî olduğuna dair atılan ilk adım.

Hacı Ramazan ve ben…

Ramazan’ın ön ismini neden değiştirdiğimizi anlatmaya gerek var mı, bu esnada.

Anlatalım da merakta kalan olmasın.

Ramazan, lokantada garson.

Mübarek Ramazan Ayı’ndayız.

Herkes bir Ramazandır, der geçer.

-Ramazan şunu getiriyor, şöyle hizmet ediyor.

-Ramazan’dan Allah razı olsun, o olmazsa aç kalırız.

-Ramazan gibisi yok mu, kendisi olmazsa aç kalırız.

Ramazan, herkesin dilinde.

Bilmeyen, koskoca şehirde kendisini holding sahibi sanır.

O, sıradan bir garson ve yevmiyeyle çalışıyor, lokantada.

Merak edenler, sormuş soruşturmuş, Ramazan’ı:

-Kim bu Ramazan?

Korku içinde bana gelince, çözümünü bulduk:

-Hacı Ramazan!..

Tüm mesele, bir incir çekirdeğini doldurmayacak cinsten.

Hacı Ramazan’ın hikâyesi, özetle bu şekilde dostlar.

“Ramazan Ayı içinde neler yazalım?” derken, bu yazımıza ilham olan Ramazan’la Hacc Yolculuğumuz gerçekleştiğinde artık kendisini “Hacı Ramazan” olarak çağıracağız, gerçekten.

Şimdiden bu halis niyetle Hacı olsun, Ramazan.

Ramazan-ı şerifleriniz mübarek olsun!...

Bu yazı toplam 765 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim