Hüzün, insanın kendi iç dünyasında ömür yolculuğundan pişmanlık duyduğu demde ruhunda duyduğu acıyı, kalbinde hissetmesi midir?
Hüzün, pişmanlığın belirtisi midir, yapılan hatadan dönülmesinde muazzez olan ruhtan özür dileme olarak?
Hüzün, yaşam mecramızda hayal etmediğimiz olumsuzlukların birikmesiyle taşıyamayacak kadar ağırlaşan hayat yükünün omuzlarımıza verdiği ağırlıktan iki büklüm olmak mıdır?
Hüzün, kurumuş bir yaprağa bakarak, filizlenmiş halinden kemale ermiş döneme kadar canlılığın zaman içinde yerini yok olmaya bırakma halinden duyulan acı mıdır?
Hüzün, şairin dilinde kelimelerle tarifi oldukça zor, ruhen anlaşılması insanı yıpratan, zihnini darmadağın eden halin ifadesi midir?
Hüzne meyyal olan yüreğin bağrı yanıklığının terennümü müdür, şarkılara, ağıtlara konu olan?
Hüzün ne ola ki insan, onsuz bir yaşam geçiremiyor, dünya hayatında ne onsuz ne onunla olabiliyor?
Hüzne dair söylenegelenlerin bir kitapta toplanması murat edilirse, ülkemizde ve dünyada yapılacak olan derlemeler, muhakkak on cilt tutacak kadar bir külliyata zemin hazırlar mı?
Hüzün şairi olarak neden şairler isimlendirilmiyor da aşk şairi olarak adlandırılan birçok isim mevcuttur, yazılan kitaplarda?
Hüzün, alında yer yer çizgilerle yayılan dünya hayatının yıpratıcı etkisi midir, çoğunlukla dile getirilen?
Hüzün, acıların mayalanmış hali midir, kedere ram olan insanın dünya hayatında “Ah felek!..” diyerek, efkârlanmasına vesile olan?
Hüzün, meyvesi acı, dili per û perişan eden, sahibini uzlete çeken, tabibin reçetesinde yer almayan derman mıdır, insanlığın doğuşundan günümüze akçalılığını yitirmeyen?
Hüzün, genç yaşta acılarla tanışmanın ilk basamağı mıdır, sevenleri ayırmak için icat edilen?
Hüzün, yeryüzünde savaşları başlatanların insanlığa bıraktığı miras mıdır, her ülkede kanla gözyaşıyla ah û eninle varlığını sürdürüp gelen?
Hüzün, okunmamış, yüzyıllarca açılmamış bir kitabın üzerinde biriken tozun toplamı mıdır, farkında olmadığımız cehaletin?
Hüzün, sayfaları sararmış hayat kitabımızın okunmamasından mütevellit duyulan peşimânlığın mührü müdür, daima bize hatırlatılan?
Hüzün, yaprağa yürüyen, ağacın gövdeden dala giden suyun yaz sıcağında buharlaşmış şekli midir, şaire güz döneminde acılar hissettiren?
Hüzün, koskoca medeniyeti yok sayıp, hileyle, aldatmayla, göz boyamayla yerini mukallitliğe devreden günümüz kirli siyasasının yer yüzünde insanı insana kırdıran politikasının barış ve özgürlük maskesine iman edenlerinin sonradan hakikati görme anında pişmanlığının tescili midir?
Hüzün, var ola gelen yaşama müdahale etmeyi, varlıklarının gereği bilenlerin kendilerine biat etmeyenlere içten içe hediye ettiği açlıkla terbiyeden doğmasını arzuladığı esaretin resmî hali olarak mı, görülüyor?
Hüzün, ümitsizliğe düşmeyenlerin, daha önce neden harekete geçmediğini tefekkür etme durumu mudur?
Hüzün, bir eline güneşi, bir eline ayı reddetme anlayışına sahip olma durumunun muhattabında oluşturduğu düş kırıklığı mıdır?
Hüzün, kaybolmuş gençliğe yakılan ağıt olsa, yazdıklarımız yaşama dair tükeniş için mersiye mi kabul edilir?
Hüzün kitapla var olan bir medeniyetin fertlerinin kitaptan uzak düşürülme hali midir, içinde olduğumuz bunca meşgalenin zemin hazırlayıcısı?
Hüzün yansır, kaleme “ Kitap okunmaz!..” deyu.
Her kitap fuarlarına katılışımızda içimde geçen bu ifadeyi belirtmek isterdim, bu güne kısmet oldu, sorular yumağında.
Neden kitap okunmuyor, okunan kitaplar mıdır, kitapları yazan kalemler kimdir?
Dedik ya, yazının başlığında; “ Hüzün yansır, kaleme ‘ Kitap okunmaz!..’ deyu.”
26.10.2016
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.