• İstanbul 17 °C
  • Ankara 11 °C
  • İzmir 14 °C
  • Konya 11 °C
  • Sakarya 16 °C
  • Şanlıurfa 16 °C
  • Trabzon 16 °C
  • Gaziantep 9 °C
  • Bolu 11 °C
  • Bursa 16 °C

İDAMINI ÖNCEDEN BİLMENİN BEDELİNİ BİLEN ŞAŞIRMAZ

M. Ali ABAKAY

Gönlüme söz geçiremedim, yazmak istedim. Zaten ölümlü değil miyiz, bu dünyada. O’ndan gelip O’na gideceğini bilenin korku imparatorluklarının gölgesinde yaşam sürmesi, hayatını idame ettirmesi, aşağılıktan da aşağı esfelî safilîne bir mertebeyi kabulleniştir, geleneğimizde.

Hak ile batılın birbirinden ayrıldığını bilmeyenler, Hak’tan yana olduğunu nasıl ifade edebilir, günümüzde?

Hangi vicdan, toplu katliamlara seyirci kalır, medeniyetin yaşandığı söylenilen beldede? 

Hangi firavun, bu yüzyılda bu tarz vahşeti onaylama cüretini gösterir? Çağdaş firavunların zulmünün yaşandığı bu devranda, fitne ateşiyle alevlendirilen savaşlarda kaç yüz bin kişi can verdi, yaşadığımız ve utanmadan bizim dediğimiz coğrafyada?

Kimi sınırların halen cetvellerle çizildiği, kendi sınırlarının sabit kaldığı ve dokunulmazlık zırhına büründürülmek istenen yaşadığımız dönemde, insan haklarından söz eden ve insanlığın yüzkarası olanların utanmazlıklarının diz boyu olduğu meclislerde hayvan haklarının bile korunmadığı bilinirken…

Yeryüzünü cehenneme çevirenlerin tabiat karşısındaki hainliklerini örtbas edenlerin Hakkın hakimiyetine karşı açtıkları savaşta, muktedir olarak sadece kendi ilahlıklarını tescil etme adına döktükleri kan yetmemiş olacak ki günümüzde savaşları enformatik hilelerle televizyonlardan canlı yayınlayanlar, dar ağacına çekmek istedikleri beş yüzü aşkın insanın bedduaları karşısında rahat yüzü görecek mi?

İdamını önceden bilmenin bedelini bilen şaşırmaz, şaşırmamıştır, şaşırmayacaktır. İdam edilmesi istenenlerin suçlarını alenî olarak ifade etmeyenlerin kendi zulümlerini gizlemeleri beyhude bir uğraştır. Binlerce insanı canlı hedef haline getirip dünya hayatlarından edenler, ecellerine susamış katiller gürûhu, döktükleri kanda boğulmayacaklarını mı sanır, cedleri firavunların nasıl bir sarsılışla ortadan kaldırıldıklarını tarihe bakarak bilmekten uzak mı?

Hangi zalim sistemin zulmü devam etmiş ve hangi zalim, tahtından indirilmemiştir? Hangi zalim-despotik sistem, devamlılığını sağlamıştır, yeryüzünde? Zulüm yapanın zalimlik saltanatı madem devamlılık arz etmiyor ve mazlum insanların beddualarıyla saltanatı yıkılıyor ise, üzülmenin sebebi nedir?

Düşmandan merhamet dilemenin alçaklık olduğunu belirten ve bundan geri adım atmamış olanları bekleyen tuzakları “kader” bilenlerin izinden yürümenin şereflice-soylu bir davranış olduğunu bilmez mi, şatafatlı mekânlarda yaşayıp, dünya zevklerinden olmak istemeyen, kendilerine dokunulmadıkça sesi duyulmayanlar, ellerini hangi yüzle açarak, zalimleri “Kahhar” sıfatıyla yok edene dua edebilir? Bu dualar, kabul edilir mi? Hani o firavun Kızıldeniz’de sonunun ölüm olduğunu bildiğinde iman etmek istemiş ve şehadeti kabul edilmemişti… Bundan ibret almayanların girdikleri desiseler-hileler, kimi kandırmaya matûftur?

Hak ile batıl, birbirinden gece ve gündüz misali ayrılmışken, vicdanları sızlamayan, gözleri kör, akılları nefsine esir olmuş olanların sonu, hûsran değil de nedir? İman ettiklerini söyledikleri Kur’an-ı Mübin’de zalimlerin zulmünün belli bir sınır sonrası sona erdiğini bilmezler mi? 

Onlar, elleriyle düzeltemediklerini dilleriyle düzeltmeye çalışmaları gerektiğini hiç akıl etmez mi? Dilleriyle düzeltemediklerinin yanında kalmanın bir zulüm olduğunu bilmezler mi? Buğzun ne derecede gerekli olduğunu hiç düşünmezler mi? İmanın en zayıf noktasının buğz olduğunu, bunun hardal danesi kadar olduğunu fikretmez mi?

İman etmiş oldukları dinin Peygamberinin sünnetinde, yaşantısında hangi zalime boyun eğmişlik mubâhtır?

“Ya Rabbim, içimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi de helâk eder misin?” uyarısına muhattab olanların, kendilerine verilen hitabı gözden geçirmeleri gerekli, öncelikle. Muhattab, kendisine edilen hitaba mugayir hareketlere sahip ise, helâkın sonu mukadderdir.

Ya Rabbi!.. senin için dünya hayatından vazgeçenlerin hatırasına bizi mirasçı kıl ve canlara kast edenlerin zulmünde bizim ortaklığımız söz konusu değildir.

Ya Rabbi!.. Bizi sevdiklerimizle haşret ve sevdiklerimizin bayrakları altında topla. Sen her şeye kadirsin!..

Bu yazı toplam 695 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim