100. yılını aştığımız Türk sinemasını önemli safhalara taşıyacak mütevazı çabalardan biri olan senaryo ve kısa film yarışmaları değişik mahfillerde, farklı mahiyetlerde seyircinin ilgisine mazhar oluyor. Zemin ve mahiyetteki bu fark yarışma ortamlarını serbest ve verimli kılan bir unsur olarak addedilebilir. Kendine has yapısıyla uzun metraj denli komple ve özgün bir dile sahip olan kısa film, benzetmek gibi olsun ama edebiyattaki roman-hikaye konumundaki gibi bir ilişkiyle irtibatlandırılabilir. Romanın zaman ve mekana dayalı hacimli ve geniş tasvirlere dayalı anlatımına göre, hikayenin görece daha kısa bir dünya resmetme kabiliyeti ve ehliyeti mevcuttur. Aynı biçimde kısa film de, yer yer kendi içinde kısa ve daha uzun olmak üzere kategorilere ayrılarak, tamamen bağımsız, kendi estetiğini kuran, daha geniş bir zaman diliminde anlatabileceğini kendi bütünlüğü içinde veren biricik dünya kurarak, hatta bir biçimde fıkra, kıssa, felsefi bir metin veya bir şiir olma potansiyelini kendi içinde taşımaktadır. Dolayısıyla kısa filmin muhteviyata dair nitelik bakımından, sinematografik unsurlar gözetildiğinde uzun metrajdan hiç de geri kalır bir yanı yoktur.
Yazının devamı için: http://haber.stargazete.com/yazar/alternatif-sinemalar/yazi-960536






























Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.