Kagoshima Uluslararası Üniversitesi'nden Ekonomi alanında uzman olan Seiji Nishihara'nın kaleme aldığı ve Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Japonca Mütercim ve Tercümanlık Programından Dr. Öğr. Üyesi Higashitotsu Kutluk'un Türkçe çevirisini yaptığı bu eser, modern kapitalizmin temel dinamiğini merkeze alarak hem ekonomik krizlerin hem de yaşanmış iki büyük dünya savaşlarının kökenini açıklamayı amaçlamaktadır.
Temel Teori: Üretim ve Tüketim Çelişkisi
Kitabın ana tezi, kapitalizmin doğasında bulunan "üretim ve tüketim arasındaki çelişkinin" tüm ekonomik krizlerin ve modern savaşların temel nedeni olduğudur. Bu teoriye göre, kapitalist sistem sürekli olarak kendi kapasitesinden daha fazlasını üretme eğilimindedir ancak bu üretimi emecek yeterli tüketim, yani talep, yaratamaz. Bu çelişki, tarih boyunca farklı biçimlerde ortaya çıkmıştır.
Tarihsel Dönüşüm: Krizden Savaşa
Seiji Nishihara'ya göre, 19. Yüzyılda bu çelişki yaklaşık 10 yıllık periyotlarla düzenli ekonomik krizlere yol açarken, 20. Yüzyılın başlarında bu durum değişmiştir. Finans kapitalinin gelişmesiyle birlikte, bu iç çelişki artık sadece ekonomik kriz olarak kalmamış, "emperyalist savaşlara" (örneğin I. ve II. Dünya Savaşları) dönüşmüştür.
1929 Büyük Buhranı bu çelişkinin en şiddetli görünümlerinden biridir. Krizden çıkış için ABD "New Deal" kapsamında büyük kamu yatırımlarına (Keynesçilik) yönelirken, Nazi Almanya'sı hem kamu yatırımlarını (otobanlar) hem de yoğun silahlanmayı ("Askeri Keynesçilik") kullanarak ekonomiyi canlandırmış ve işsizliği çözmüştür. ABD'nin krizden tam olarak çıkışı ise ancak II. Dünya Savaşı'na katılmasıyla, yani devasa askeri harcamalarla mümkün olmuştur. Bu durum, ekonomik krizin savaşa nasıl dönüştüğünü göstermektedir.
Savaş Sonrası Dönem: Küreselleşme ve Japon Ekonomi Mucizesi
II. Dünya Savaşı'nın ardından "Üçüncü Dünya Savaşı"nın çıkmamasının temel nedeni, sadece nükleer caydırıcılık değil, aynı zamanda küreselleşme ve çok uluslu şirketlerin (ABD, Avrupa ve Japonya merkezli) karşılıklı ekonomik yatırımlarıdır. Bu karşılıklı bağımlılık, büyük güçler arasında büyük ölçekli savaşları imkansız hale getirmiştir.
Japonya'nın "mucizevi" savaş sonrası büyümesi de bu teoriyle açıklanır. Savaş sonrası kabul edilen Barış Anayasası (Madde 9) nedeniyle Japonya, "üretim ve tüketim çelişkisini askeri genişleme yoluyla çözememiştir. Bunun yerine, bu enerjiyi devasa altyapı yatırımlarına (kamu projeleri) yönelterek yüksek ekonomik büyümeyi başarmıştır.
Modern Krizler ve Çözüm Önerisi
Yazara göre, küreselleşme büyük ölçekli bir savaşı engellemiş olsa da "üretim ve tüketim çelişkisi" ortadan kalkmamıştır. Bu çelişki, günümüzde stagflasyon (durgunluk içinde enflasyon) ve 1980'lerin sonundaki Japonya örneğinde olduğu gibi varlık (borsa, emlak) balonlarının çöküşü şeklinde yeni kriz formları olarak ortaya çıkmaktadır.
Sonuç olarak Nishihara Seiji, uzun vadeli ekonomik refahın ancak barışla mümkün olacağını savunur. Savaşın ekonomiyi uzun vadede tükettiğini belirterek, çözüm olarak "saldırmazlık toplulukları" kurulmasını önerir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.