Divan Şairleri ile 20. Yüzyıl şairlerinin arasında duran Yahya Kemal Beyatlı, İstanbul’un taşına toprağına, her köşesine meftun büyük bir İstanbul şairidir. “Sade bir semtini sevmek bile bir ömre bedel” mısraının sahibi şair, şiirlerinde İstanbul’u semt semt, sokak sokak mısralara nakşetmiştir. Bu şehri adeta ruhuna nakşetmiş, her bir köşesini hayat kaynağı gibi görüp, sonsuz bir iştiyakla içine çekmiş ve elde ettiği bu güçle o muhteşem şiirleri yazmıştır. Bu açıdan İstanbul çok şanslı şehirdir ve Yahya Kemal’in şiirlerinde ebediyen yaşayacaktır. Ya da tersi olarak söyleyelim: Yahya Kemal İstanbul’la birlikte ebediyen yaşayacaktır.
İşte küçük de olsa bu şansı elde edenlerden biri de Erzurum’dur. İçeriğinde olmasa bile, şiirin yaşayan Erzurum; doğudan gelen yolların kesiştiği kavşak noktasında, ipek yolu üzerinde kurulmuş, savaşlar ve başka felaketler sebebiyle birçok kere yıkılıp, yeniden yapılmış, her defasında küllerinden yeniden doğmuş bir Anadolu şehri… Yüzyıllardır bulunduğu bu noktada, döktüğü kanlar, verdiği canlar ve bağrından çıkan adamlar karşılığında, ülkenin birlik ve bütünlüğü açısından kendine düşen vazifeyi her hâl ve şartta yerine getiren Erzurum, merkeze uzaklığından dolayı bazen gözden ırak edilse de, o yine de bu tavırdan, bu bakış açısından hiç gocunmaz ve elinden geleni yapmaya çalışır.
Hele de nasibin ve kaderin yolunu düşürdüğü kişiler tarafından, her zaman sevilmiş, adını hatıralara yazdırmış, ayrıca birçok şairin, yazarın şiirlerine, yazılarına konu olmuş sayılı şehirlerimizden biridir de Erzurum...
Devamı: https://www.milatgazetesi.com/yahya-kemal-ve-erzurum
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.