• İstanbul 14 °C
  • Ankara 15 °C

İSTANBUL ŞEHRİNE FARKLI TEMAŞA!..

M. Ali ABAKAY

Televizyon izlenmez, seyredilir. Günümüzde bunu genç nesle açıklamak, doğrusunu kullanmasını beklemek oldukça zor, uğraştır, meşgaledir. “Televizyon İzleyicisi” denirken, izin takip olduğunu, yürüyenin geride bıraktığı işareti kast ettiğini nasıl açıklayalım?

Temaşa’yı herkesin kullanmasını beklemek, beklenemez günümüzde. Seyirci’nin yerini izleyici alınca ne demeli?

Şehri temaşa etmekten uzak olanların, İstanbul’u yedi tepeden görmesi mümkün değildir. Artık, Aziz İstanbul’u tepeden görmenin zevki kalmadı, biline. Çıktığınız onlarca katlı rezidanslarda doya doya seyredebilmeniz mümkündür, şehri. Galata Kulesi’ne çıkmanıza gerek duymadan temaşa edin, son yirmi-otuz senede olanı-biteni.

Eminim, bir rezidansın yirmi katında siz yemeğinizi yerken, çayınızı içerken, İstanbul ayaklarınızın altındadır. Daha önce başımızın üstünde olan şehrin, şimdi ayaklarımızın altında oluşuna üzülmeyenler izleyici, kahrolanlar seyircidir. Bu manzarayı temaşa etmenin ruha verdiği acıyı dile getirmek, oldukça bunaltmaktadır kalemimizi.

İstanbul’a sıklıkla gelmeyen biri olarak, şehri rahatlıkla dolaşamayan biri sıfatıyla öğrendiğim her bilgi, kitabîdir. Kitaplardan okuduklarımızı yerinde görmek için, şehre geliş sebebi söz konusu olduğunda şehre dair çektiğimiz fotoğraflara bakıp, kendimizce kimi tespitler yaparız.

Bir dostumuz paylaştığımız İstanbul fotoğraflarını beğenmiş olmalı ki şehirler hakkında çalışmalarımıza destek sunmak üzere kendi şehrine, Amasya’ya dair kitapları göndermek için adres istediği zaman, İstanbul’da ikamet etmediğimi ifade ettim, kaldığım Diyarbakır’da bu çalışmalarımızı sürdürdüğümüzü dile getirdim.

İstanbul’a dair bir araya getirdiğimiz kaynak eserlerden yola çıkarak, derleme çalışmasını ansiklopedik olarak düşünmedim, değil.

Fransa’da ikamet ettiği halde Diyarbakır ve çevre illere dair, günümüzde önemli kaynaklar arasında sayılan “Amida”, 1910’da yayınlanmış. Yazar ve arkadaşı, gönderilen fotoğraflardan yola çıkarak, değişik yapıların kitabelerini çözümleyerek, diğer ülke şehirleriyle bağlantı kurup eser vermiştir.

İstanbul’a bu cepheden bakarak, eserleri karşılaştırıp, aralarındaki farkları göstererek, farklı bir eseri, kaleme almanın ne derecede ahlâkî olduğunu düşündüm… Başkasının bilgilerini toplayarak, eser kaleme aldığını iddia etmenin gülünç yönlerini, başkalarının çalışmalarında görünce palyaço konumuna düşmenin araştırmacı-yazarlıkla örtüşmediği kanaatine vardım.

Hazırlamayı düşündüğümüz eser tamamlanınca, İstanbul’da eski fotoğrafların dışında günümüzdeki yapıların fotoğraflarını çekerek, çalışmayı tamamlayıp, İstanbullulara yeni bir eseri, yerel yönetimlerin biriyle anlaşıp hediye etmenin, dürüstlükle alakasını sorgulayınca farklı sonuçlara vardım.

Mevcut kimi çalışmaların çok çok üstünde başarılı olacağıma güvenim olsa bile, bu tarzda eser kaleme almanın dürüstlük ilkesine sadık kalınmayı ihlal edeceğini bildik. İnanç cephesinde sorumluluğumuzun bulunduğunu düşündük. Bu şuurla, kul hakkının karşılığının ödenmesinin mümkün olamayacağını anladık.

İstanbul’a dair okuduğumuz yüzlerce esere ilişkin kimi çalışmalarda kitabı kaleme alanın, okuyucuya yeni fikirler vermekten uzak, tekerrür olandan öte bir şey vermediğini, nakledilenlerin zaten bilindiğini belirtmeye gerek var mı?

Bir devletin nüfusuna eş,  ikamet edeniyle, günü birlik gelenin de başka devlet nüfusuna denk düştüğünü ifade, gerekli midir? Bu denli merkez içinde kilometrekareye bir köy nüfusunun düştüğü şehri dile getirme oldukça zordur.

Sürekli göç alan şehir, kendi içinde seksen ilden geleni barındırmaktadır. Edindiğimiz bilgilere göre ilk on sırada bulunan iller, şu şekildedir: Nüfus ortalaması, genelde bine tamamlanmıştır.

Her ilin önündeki sayı, İstanbul’a verilen göçü, parantez içindeki sayı, şu andaki tahmini nüfusunu göstermektedir. Yaptığımız araştırmada rakamlar arasında esnek pay söz konusudur.

Günümüzde illerin alfabetik nüfus oranları, TUİK verileri bazında, yüzdelik sayılar 1000’e tamamlandığında ortalama nüfus seyri şu şekildedir:

A ile başlayan İller:

Adana: 86.000 (2.202.000) 

Adıyaman: 180.000 (611.000) 

Afyonkarahisar: 58.000 (715.000) 

Ağrı 166.000 ( 543.000)

Aksaray: 47.000 (397.000)

Amasya: 176.000 ( 327.000 ) 

Ankara: 94.000 (5.347.000 ) 

Antalya: 45.000 ( 2.340.000 ) 

Ardahan: 243.000  (98.500 ) 

Artvin: 84.000 ( 168.000 ) 

Aydın :29.000(1.069.000 ) 

B ile başlayan iller:

Balıkesir: 100.000 ( 1.197.000  ) 

Batman: 130.000 (193.000 ) 

Bilecik :37.000 ( 219.000) 

Bingöl: 132.000 ( 270.000  ) 

Bitlis: 203.000 (341.000)

Bolu 67.000, (300.000) 

Burdur: 9.000 (262.000 ) 

Bursa: 100.000 (2.903.000) 

Bartın: 100.000 ( 193.000  ) 

Bayburt: 116.000 ( 90.000 ) 

C-Ç ile başlayan iller:

Çanakkale: 77.000 (520.000) 

Çankırı: 163.000 (184.000) 

Çorum: 173.000 (528.000) 

D ile başlayan iller:

Denizli: 31.000 (1.006.000) 

Diyarbakır: 200.000 (1.674.000) 

Düzce: 49.000 (371.000) 

E ile başlayan iller:

Edirne: 11.000 ( 402.000) 

Elazığ: 145.000 (579.000) 

Erzincan: 302.000 (226.000) 

Erzurum: 393.000 (762.000) 

Eskişehir: 55.000 (845.000) 

G ile başlayan iller:

Gaziantep: 80.000 (1.975.000) 

Giresun: 488.000 (445.000 ) 

Gümüşhane: 139.000 (172.000) 

H-I-İ ile başlayan İller:

Hatay: 92.000 (1.556.000) 

Hakkari: 9.000   (268.000)

Isparta : 55.000 ( 428.000) 

Iğdır: 88.000 (193.000 ) 

İstanbul: 2.165.000 (14.810.000) 

İzmir: 69.000 (4.224.000) 

K ile başlayan iller:

Karaman: 26.000 ( 246.000)

Karabük: 96.000 ( 243.000)

Kars: 276.000 (290.000)

Kastamonu: 554.000 (377.000)

Kayseri: 156.000 (1.359.000)

Kırklareli: 120.000 (352.000)

Kahramanmaraş: 100.000 (1.113.000)

Kırıkkale: 34.000 ( 278.000  )

Kırşehir: 46.000 ( 230.000  )

Kilis: 39.000 (131.000 )

Kocaeli: 58.000 ( 1831.000 )

Konya: 153.000 ( 2.162.000 )

Kütahya 31.000 (574.000 )

M ile başlayan iller:

Malatya: 400.000 (782.000 )

Manisa: 46.000 ( 1.397.000 )

Mardin: 214.000 ( 797.000 )

Mersin: 57.000 (1.774.000 ) 

Muğla: 15.000 ( 924.000)

Muş: 140.000 ( 407.000)

N ile başlayan iller:

Nevşehir: 91.000 (291.000)

Niğde: 92.000 ( 352.000 )

O-R-S-Ş ile başlayan iller:

Ordu: 512.000 (  751.000 )

Osmaniye: 30.000 ( 523.000)

Rize: 300.000 ( 332.000 )

Sakarya: 137.000 ( 977.000)

Samsun: 423.000 (1.296.000 )

Şanlıurfa: 120.000 (1.941.000 )

Siirt: 215.000 ( 323.000)

Sinop: 371.000  ( 206.000)

Sivas: 742.000  (622.000 )

Şırnak: 33.000 (484.000 )

T ile başlayan iller:

Tekirdağ: 118.000 ( 973.000)

Tokat: 464.000 (603.000)

Trabzon: 400.000 (780.000)  

Tunceli: 86.000 (83.000)

U-V-Y-Z ile başlayan iller:

Uşak: 22.000 (359.000)

Van: 181.000 (1.100.000)

Yalova: 22.000, (242.000)

Yozgat: 143.000 (421.000)

Zonguldak: 124.000 (598.000)

 

İllerin günümüzdeki mevcut nüfusu, resmî rakamlara göre ele alınırsa kimi ilin İstanbul’a zamanında verdiği göç sayısının çok altındadır.

Sivas’ın günümüz nüfusu, 622.000, Kastamonu’nun 377.000, Ordu’nun 751.000 olduğu var sayılsa, Sivas ile Kastamonu nüfusundan fazla şehirlinin İstanbul’da olduğu sonucuna varılır.

Ordu’nun İstanbul’daki kayıtlı nüfusunun 512.000 olduğu göz önünde bulundurulsa, bu üç ilin toplam göç veren nüfus toplamı 1807.000 bin iken, üç ilde ikamet eden nüfus toplamı 1.790.000 civarındadır.

Rakamlara bakıldığında, birçok ilin nüfusundan fazla şehirlinin İstanbul’da olduğunu görmemiz mümkündür. Sivas, Sinop, Tunceli, Kastamonu, Giresun, Erzincan, Bayburt ve Ardahan,  bu kapsamdadır. Diğer birkaç ilin de İstanbul’da bulunan nüfusu, mevcuda yakın olduğu görülür: Kars, Rize gibi.

Bazı illerin mevcut nüfusunun yarısından fazlasının İstanbul’da olduğu görülür: Trabzon, Tokat, Siirt, Malatya, Erzurum, Çankırı, Batman, Bitlis, Bartın, Artvin, Amasya,..

Bu sıralamada bizim tespitimiz İstanbul’a olan göçün, daha çok ekonomik olduğu, iş alanlarının İstanbul’da yoğunlaşması sebebiyledir. İstanbullu olanların diğer şehirlere dağılımı tespitlerimiz arasında yer almamıştır. Ankara, İzmir, Bursa, Kocaeli gibi iş alanlarının yoğunlaştığı illerde bu dağılım benzerlik göstermektedir.

İstanbul’un bu denli göç almasını önleme amaçlı kimi görüşler öne sürülmüşse de şehrin nüfus açısından artışının önüne, yatırım alanlarının Marmara dışındaki bölgelere kaydırılması, göç veren başlıca illerde istihdama yönelik çalışmaların acilen yapılmasıyla geçilebileceği söylenebilir.

İstanbul, İzmir, Bursa, Kocaeli gibi ticaretin deniz yoluyla yapıldığı illerde nüfusun yoğunlaşması, ithalatla ihracat işlemlerinin yoğunluğundan kaynaklanır. 

Şehirde yaşamayan biri olarak, dikkat çektiğimiz şehirlerin İstanbul’a göçünün Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu ile Güneydoğu Anadolu’dan daha çok olması, bu bölgelerde yatırımların istenildiği gibi olmayışıdır, coğrafik şartların üretileni istenilen noktalara ulaşımını engellemesi, mevsim şartlarının zorluğu, gereken şartların olgunlaşmayışıdır. Belki buna sınır kentlerinde yatırımların, olabilecek savaş hallerinde zarar görme durumu da eklenebilir.

İstanbul, artık bu yükü kaldırabilecek konumda değildir. Konut ihtiyacına mevcut alanların cevap verememesi, yapıların astronomik rakamlarla satışını artırmakta, ulaşım-trafik-içme suyu, alt yapı hizmetlerini pahalılaştırmaktadır. Hava kirliliği, yoğun iş stresi, evle iş arasındaki mesafenin fazlalığı yaşayanların sosyo-ekonomik yönlerle beraber psikolojik rahatsızlıkları artırmaktadır. Aynı şehirde olmasına rağmen, en erken üç ayda bir birbirini ziyaret edebilen yakınların sitemi-şikâyeti, şehrin ayrı bir meselesidir. Yılda bir görüşebilme durumları çoğunlukla, özel günlerle hemşeriliğin ağır bastığı tanıtım etkinliklerinde söz konusudur.

İstanbul’da aynı şehirden gelenlerin hemşehrilik bağları sebebiyle aynı semtlerde yoğunlaşmasına zemin hazırlamasını kurulan derneklerle vakıfların isminden öğrenmemiz mümkündür.    

Şehre dair farklı açılımlarda bulunabileceğimiz diğer hususlar da bulunmaktadır: İstanbul’da mevcut olanların inanç profili, tarihî yapıların kullanım şekilleri, konuşulan diller, yabancı ülkelerden gelenlerin sayısı, okulların yapısı, boşanma sebepleri, yasadışı suçlar, kültürel yapıda dezenformasyonlar,..

İstanbul, deryadır, tarihten bu güne gelen. Ele almak, incelemek oldukça güç. Mevcut nüfusuyla, tarihten gelen önemiyle, tarihî ve kültürel değerleriyle, dünya siyasetinde konumuyla, stratejik özellikleriyle, Anadolu’yu şekillendirmesiyle, inanç yönüyle, sanayi-ekonomi şehri durumuyla şehir araştırmacısı olarak ele alınması güç, bir şehir.

İstanbul, günümüzde ancak ilçeler bazında ele alınabilir, incelenebilir. İlçeler de semtlere bölünerek tanıtılabilir.

Biz, yabancısı olmadığımız şehri, kitaplardan yola çıkarak ele almış olsaydık, içinden çıkılmaz meselelerle karşı karşıya kalırdık. Onun için İstanbul’u bir kitapta, birkaç kitapta anlatmak mümkün değildir. Bunu bildiğimiz için, temaşa etmiyor muyuz, uzaktan olsa da.

Sahi kültürel, tarihî yapılardan söz etmedik, bu arada.

İstanbul, her mevsimin ayrı, takvimdeki yaprak sayısınca vasıfların farklı. İnsan ömrü, yetmez seni anlamaya, yetmeyeceğini bilmekteyim, seni tanıtmaya.           

 

Bu yazı toplam 906 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim