• İstanbul 15 °C
  • Ankara 17 °C

İyilik ince sanattır

Ahmet Tâlib ÇELEN

İyilik, insanları rahat ettirmek, sıkıntılarını gidermektir. İslâm ahlâkının temeli de bu olsa gerektir. Elinden, dilinden kimsenin zarar görmemesi, mümkün mertebe fayda görmesi…

İslâm’ın değdiği gönüllerde öncelikle bir iyilik duygusu çiçeklenir. Başta insan olmak üzere Allah’ın yarattığı her varlığa karşı iyilik… “Yaradılanı severiz Yaradan’dan ötürü.” 

“Onlar bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcayanlar, öfkelerini yenenler, insanları bağışlarlar. Allah iyilik edenleri sever.” (Âl-i İmrân, 134) “Allah iyilik edenleri sever.” düstûru Müslümanların bu dünyâya bakışını en çok etkileyen ölçülerden olmuştur. İyilik, İslâm’ın bütün dünyâya vaadidir. Müslümanın güçlü olduğu yerde iyilik de güçlüdür. Aksi hâlde İslâm’ın anlaşılmasında ve yaşanmasında bir problem olduğunu düşünürüz. Müslümanın vazîfesi yeryüzünde iyiliği emretmek, yapmak ve yaymaktır. İslâm’ı yaymak demek bir bakıma iyiliği yaymak demektir. Çünkü İslâm mahzâ iyiliktir ve ancak iyilikle gönüllerde kök salacaktır. 

İyilik yapmak ince bir sanattır. İyiliği iyilik olarak hatırlatacak, kötülüğe çevirmeyecek şekilde yapmak mühimdir. Öyle iyilikler vardır ki inceliklerine dikkat edilmediği için kötülük gibi bir iz bırakır arkasında. İyiliğin iyilik olarak kalabilmesi için inceliklere dikkat edilmesi ve husûsî bir gayret gösterilmesi gerekir. İyiliği karşılık beklemeden yapmak esastır. “İyilik eden mükâfât beklediği an tefecidir.” der Cemil Meriç. İyiliğin iyilik olabilmesi için sırf Allah rızâsı için yapılmalıdır. Ne iyilik yaptığımız kişiden ne de bunu gören cemiyetten en küçük bir karşılık beklememek gerekir. İyiliğin karşılığını Allah verecektir. 

İyiliği, insanları kendine râm etmek için de yapmamalıdır. “İnsan, ihsânın kölesidir.” derler. Kimileri bunu çok iyi bilir ve kullanır. İyiliği, iyilik yaptığı kişilere sâhip ve mâlik olmak için yaparlar. Tamam, maddî bir karşılık beklemezler ama iyilik yaptığı kişiler artık onun tapulu mülkü olmalıdır. Bunu kabullenmeyen köleler iyiliğin başa kakılmasını beklemelidirler. İyilik karşısında bükük bir boyun beklemek de iyiliği tersine döndürmeye yetecektir.

Başa kakılan bir iyilik, iyilik olmaktan çıkar meselâ. Artık o, sâhibine karşı bir sevgi ve muhabbet duyurmayacak, tam tersine nefrete sebep olacaktır. İyilik, kötülük hâline geliverecektir bir anda. Yapılan iyilik unutulmalıdır bu yüzden. İyilik yaptığımız kişinin yanında o iyiliğin îmâsında bile bulunmayacağız. Aksi takdîrde o iyilik unutulup kötülüğe dönüşmüş olacaktır. Bir dizi filmin bir bölümü beni çok etkilemişti: Adam küçük çocuğu ile çarşıya çıkıyor. Her gün gittikleri yoldan değil de başka bir yoldan gidiyor adam. Çocuk, “Niye buradan gidiyoruz baba?” diyor. “Filan arkadaşa dün borç vermiştim, dükkânının önünden geçersek borcunu hatırlatmış oluruz oğlum; bu ayıptır.” diyor. İşte iyilik böyle ince bir sanat oluyor. Keşke her anne-baba inancımızdan kaynaklanan bu güzellikleri ve incelikleri yeni nesillere aktarabilse… 

Devamı: https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/ahmet-talib-celen/iyilik-ince-sanattir-40556.html

Bu yazı toplam 256 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim