Şair öldü, şiirleri öksüz kaldı… Artık o küçük bahçeyle birazda başkaları oyalansın…
Şiir, hikâye, roman, deneme ve biyografi dallarında birçok eser veren Vahap Akbaş, Çorlu’daki evinde hayatını kaybetti. Akbaş’ın cenazesi öğle vakti Çorlu Garaj Camisi’nde kılınan namazın ardından memleketi Batman’a götürülüp toprağa verildi.
Vahap Akbaş, 1954’te Batman’da doğdu. Batman Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun olan Akbaş, Çorlu’da 1977-1985 yılları arasında öğretmen, 1985-1993 yılları arasında da Milli Eğitim şube müdürü olarak görev yaptı. Akbaş, Çorlu Mehmet Akif Ersoy Anadolu Lisesi’nde öğretmenlik yaparken isteğiyle 2001’de emekli oldu. İlk yazısı 1978’de Hisar dergisinde yayımlanan Akbaş’ın şiir ve yazıları, Türk Edebiyatı, Mavera, İslami Edebiyat, Kandil Çocuk, Gül Çocuk, Selam, Düş Çınarı, Yağmur, Umran, Külliye, Berceste, Gonca, Yeni Devir, Türkiye gibi dergi ve gazetelerde çıktı. Akbaş, 1993 ve 1994’te 15 sayı yayımlanan Nisan Bulutu dergisinin genel yayın müdürlüğünü yürüttü. Akbaş, 1982’de “Efgan” adlı kitabıyla Türkiye Yazarlar Birliği’nce “yılın şairi” seçildi. 1984’te “Alevler ve Güller” ile Sedat Yenigün Roman Yarışması’nda ikincilik, 1987’de “Kuş Olsun Yüreğim” ile Türkiye Milli Kültür Vakfı-Gökyüzü Yayınları Çocuk Şiirleri Yarışması’nda üçüncülük ödülü aldı.
Dağı Özleyen Adamın Şiiri
açmışım gözlerimi dağ / yürümüşüm dağ
sakın sorma bana neden sevdiğimi
gökte oynaşan yıldızları ve her biçimini ayın
pelit ağacını yağmuru karı
gök gürültüsünü ve kuzu melemelerini
ve fırtınayı bile
yalnızlığı ve korkuyu bile
neden sevdiğimi sorma anla
açmışım gözlerimi dağ / yürümüşüm dağ
annem dağ gibi bir köylü kadını
sessiz mahzun ama başı dik kararlı
yüreğinde kırların bütün çiçekleri
ve bütün kuşları gökyüzünün
bir yanı çalı çırpı bir yanı süt bakracı
başında ak tülbendi ve dağların dumanı
ardında bir ben bir kardeşim kuzu
ve çocuk kalbimde
yüzünden derlediğim deste deste gülüş
annem dağ gibi bir köylü kadını
babam geride kalmış çok az güllerden
fakir ve o kadar âşık
fakir ve o kadar mağrur ve o kadar mümin
babam da bir dağ / başı yüksek
başı karlı dumanlı tipili boranlı
sallar geçirmiş deli sulardan
büyük yangınlar söndürmüş
eşkıya atlatmış
hayatın deli akışında yaralar almış
umur görmüş ağlamış bozgun görmüş ağlamış
allah demiş ağlamış
muhammed demiş ağlamış
babam geride kalmış çok az güllerden
açmışım gözlerimi dağ / yürümüşüm dağ
keklik ötüşlerinde ve kekik kokularında
yuğmuşum kalbimi aklımı
sahici ceylanlar dahi okşamışım bakışlarımla
onlara eş kızların uykularına mihman olmuşum
sakın sorma bana neden sevdiğimi
kaya diplerindeki yaşlı badem ağaçlarını
ince uzun yoksul keçi yollarını
karanlığı
geceyi çarşaf gibi sallayan kurt ulumalarını
ve dikenleri bile çıyan ve akrepleri bile
korkuyu ve yalnızlığı bile
neden sevdiğimi sorma anla
açmışım gözlerimi dağ / yürümüşüm dağ
Vahap Akbaş




































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.