• İstanbul 16 °C
  • Ankara 14 °C
  • İzmir 15 °C
  • Konya 14 °C
  • Sakarya 15 °C
  • Şanlıurfa 20 °C
  • Trabzon 15 °C
  • Gaziantep 15 °C
  • Bolu 11 °C
  • Bursa 15 °C

Mebus Namzedi Olmak İstemem!..

M. Ali ABAKAY

Muhabbetin doruk noktasında şiirle edebiyatla haşır-neşir olduğunu zannedenler olarak, birkaç arkadaş beraberiz, dost meclisinde. Malûm seçimler yaklaşıyor ve her mebus olmak isteyen, öncelikle namzed olduğunu beyan etmekle mükellef.

Daha önceleri namzedi tespit etmek, oldukça kolaymış. Kişi belirlenir, ismi listeye konulur. Muhakkak seçilir. Seçimde açık rey kapalı tasnif olduğu için, kimse buna itiraz etme hakkına sahip olmadığı için mesele kalmazdı.

Mebus olan,  bazen seçildiği, namzed olduğu şehre hiç uğramamıştır.

Mebus olan kişinin şehri görmeden mebus seçildiğini söylesek, şimdiki kuşak-nesil söylediğimizi belgelendirmemizi isteyebilir.

Mebus olan bazen bir gazetecidir, roman yazarıdır, şairdir, hikâyecidir.

Mebus olan doğmadığı, görmediği şehir hakkında ne gibi hizmetler icrâ eder? Bunu biz bilmekten yana uzağız. Mazbatasında “Mebus” yazdığı için o şehrin mebusu diye anılırdı, bilinirdi, kimi seçilenler.

Mebus olanın kalkıp mitinglere katılması, ilçe ilçe ve köy köy dolaşmasına gerek yoktu.

Biz görmedik de yaşlılarımızın bize anlattıklarından bunu biliyoruz ve yaşlılarımızın doğru söylediğinden eminiz ki bu böyledir.

Ne zaman gizli oy açık tasnif kabul görüldü, o vakit mebusluk alanında renklilik meydana çıktı.

Daima zengin-varlıklı-aşiret sahibi olanlar, kendi kotalarını korumuş, kendisi mebus olmak istemese de aileden birinin mebus seçilmesi sağlanmıştır. Bu hususta meclise mebus olarak girenlerin hayatları ve âile şecereleri araştırılabilir.

*** 

2000’li yıllarda artık milletvekili seçilmek için merkezin kimi zaman seçilebilecek isimlerle hareket etme mecburiyeti söz konusu olmuştur. Kişi, hür iradesi ile milletvekili olmak için müracaat eder ve sıralamaya girdikten sonra seçimlerde milletvekili olarak partisinin oy oranı çoksa meclise gitme hakkını elde eder. Bazı zamanlarda tercihli oy kullanılmışsa da klasik tarzda seçim şekli değişmemiş halde vasfını muhafaza etmektedir.

***

Dost meclisinde eğitimci bir arkadaşımızın istifasının sebebini sorgulayınca milletvekili aday adayı olduğunu anladık. Sonra başka biri, bir başkası daha…. Anladık ki isteyen herkes müracaat eder ve belli bir miktarda para yatırarak, bu kapının kendisine açılması için çaba sarf etmeye koyulur.

Milletvekili olmak için herkesin düşüncesinde, dilinde halka hizmet söz konusudur. Halka hizmetin Hakk’a hizmet olduğu şiarıyla yola koyulan insanımız,  milletvekili seçildikten sonra Ankara’ya taşınır.

***

Bizim siyasetle alakalı bir seçimimiz, taraf tutmamız söz konusu değildir. Vatandaş olarak seçim zamanı herkes gibi oyumuzu-reyimizi kullanır, memleket için en hayırlı gördüğümüz kişinin milletvekili olmasını isteriz, birkaç gün içinde seçilenler de belli olur.

***  

Bizim seçim öncesi adayların mütevazzı duruşlarına, vatandaşın isteklerine sıcak bakması, her zaman kapılarının açık olduklarını belirtmeleri, hiçbir şekilde ayrım yapmadıklarını ifadesi, daima insanının hizmetinde olduklarını söylemeleri, öncelikle gözlerimi yaşartıyordu, açıkçası. İdealist kişileri görünce, bu isimlerin seçilmeleri halinde memleketin birçok meselesinin çözüme kavuşacağını düşünürdüm.

*** 

Arabaların sayılmayacak denli bir birini takip etmesi ve hava alanına yönelmelerini tuhaf karşılamıştım:

-Cenaze mi var yine?

-Yok be gözüm, milletvekili karşılanıyor.

Cadde ana cadde. Adeta kapatılmış biçimde:

-Ne oluyor yahu!..

-Bilmez misin bakan geliyor.

Her yerde kimlik kontrolü var, sanki. Yollar tutulmuş derecede, sabahın erkeninden:

-Hayırdır, kaza mı olmuş, ne var? Cinayet mi işlenmiş?

-Hayır, Allah korusun, Başbakan geliyor!..

***

Milletvekili seçimi bittikten sonra teşekkür turları başlayınca aynı sıkıntı yeniden nükseder:

-Biz, sizi çok severiz, bilirsiniz. Ailecek size oy vermiştik!..

Adam, bin bir mücadeleden sonra ulaşabildiği vekile bu sözü söylemek için çırpınıyor, tam elini tutacakken güzel bir tebessüm ile vekil geçiyor, önünden.

***

-Efendim, Sayın Vekilim, sizi bakan olarak görmek istiyoruz.

Ayağının dibinde kesilen koçlar ve alnına sürülen bir parmak sımsıcak kan:

-Allah sizi başımızdan eksik etmesin!..

Alkış sesleri, kulak zarlarını patlatmaya birebir.

***

Ankara’dayız, bir fuar alanı. Önümüzde kitaplarımız var, dizi dizi:,

-Sizinle bu önemli konuyu memlekete gelince konuşalım.

-Evet vekilim, isabetli olur. Keşke ev ortamında konuyu size detaylı anlatabilsem, memleket için önemlidir.

-Olur olur… Size de gelebilirim, aslında. Saatler boyunca bu önemli konu hakkında görüş-alışverişi yapmak lazım.

Haftalar, aylar, seneler geçiyor, mesele için aranmıyoruz, birkaç kez yüz yüze karşılaşırız, konuşmama adına hızlı bir geçiş.

Anlaşılan, bizim tavrımız hoşuna gitmemiş, vekilin. Biz, “memleket” derken samimiyetimize inanmamıştır.

*** 

Yüzlerce aday adayının içinden seçilecekler belli. Oy dağılımlarına göre hangi sıradan hangi kişilerin seçilebilme olasılığı da belli. Bunca insan, milletvekili olma adına, uğruna neden aday adayı olur? Bu da belli aslında da söylenmiyor, çoğunlukla.

Çocuklarına iş bulmadan tutun, fabrikasını zenginleştirmeye, teşvikleri almaya, arazisini güvenceye almaya, arsalarını değerlendirmeye varıncaya kadar, ihalelerde aday adayı olma durumunu hatırlatmak, reklâmın iyisi-kötüsü yok misali altına hücum!...

***

Şükür ki şükür… Biz şükürsüz şükrü de değiliz, hamd eder, kıt-kanaat olsa da geçinip giden insanlarız.

-Abi, milletvekilimiz gelmiş. Görüşmek istiyor.

-Şu anda şehir dışında bir toplantıda olduğumuzu söyle…

Yeniden milletvekili olmayacaklar, kendilerini bilir. Kalan son aylarını kalp kırdıklarından gönül almaya ayırır ve yeni milletvekili olacaklarla bir arada bulunarak, varlıklarını hissettirmeye çalışırlar:

-Abi, ben onu bıraktım, o beni bırakmıyor!... Kurbanın olayım ne diyeyim?

-Anlaşıldı, projeyi hatırlamış. Yarın gelsin, görüşelim!..

***

Dost meclisinde bunları konuşmam, iyi mi oldu kötü mü?

Biliriz ki seçilen seçildikten sonra sadece kendisini destekleyen çevresini tanır, doğruyu söylemek şimdiden yanlış olsa bile.

Biliriz ki milletvekili seçilen kişinin zaman içinde değişken bir hayat yaşayacağını.

Biliriz ki ondan herkes mecliste iken yardım bekler, seçilmemeye doğru yaka silker.

***

Israr eden, mal varlığım olan iki evimi bana sattırmak ve sonuçta seçilmesem beni kirada yaşamaya mahkûm edecek dostlarımıza daha bir şey söylemedim.

Biliriz ki seçilme durumumuz olsaydı, kültürden sanattan edebiyattan konuşur, yine aynı kitapçılara uğrar, aynı kahvede oturur, aynı arkadaşlarla görüşürdük.

Biz, yüzlerce araba ile karşılanmayı hoş görmezdik.

Biz, şehrin ortasında cadde akışına karışmazdık.

Biz, arkamızdan bir insan seliyle dolaşmazdık., gezmezdik…

Biz, sıra dışı bir hayatı yaşayan insanlar olarak, kendi halimizden memnunuz, kitaplarımızı yazarız, kitapları okura beğendirmek için çalışır, yazarlıktan gelecek para ile çoluk-çocuğumuza sağlıklı bir gelecek ve yeni kitaplar için kaynak oluşturma derdindeyiz.

***

-Sayın vekilim, selam söyledi. Bir takım kitabınızı imzalı istiyor.

-Git vekiline söyle parasını şu hesaba yatırsın, kitaplarını adresine biz yollarız.

-Aman ha imzalı olsun, öyle söyledi, parasını ben veririm.

-Vekiline söyle fuarlar dışında kitap imzalamam, ben.

***

Şimdi Allah aşkına, böyle davranan biri olarak, sosyal hayatın içinde başarı basamaklarını nasıl çıkacağız ve vekilllerle aramız iyileşecek?

Sayın vekil adaylarımız, seçildiğinizde edebiyattan, sanattan, şiirden, şehirden yana ömrünü bu ideale adayanları siz ziyaret edin, onları ayağınıza çağırmayın.

Kendisini tanıyan, kendisini taşıyan gelmeyecektir, siyasî düşünceniz ne olursa olsun.

Sakın, bunu unutmayın ve aklınızda tutun; sanatkâr ruhlu insan, sanatının inceliği olan saygıyı hak eder ve bunu kim olursa olsun, sanatından anlayan herkesten bekler. 

Bu yazı toplam 899 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 2
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
    Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim