• İstanbul 15 °C
  • Ankara 18 °C

Musıki Araştırmaları ya da Şehir Araştırmaları Merkezi

M. Ali ABAKAY

Boşu boşuna!.. Tanıdık bir ifade, gelir size. Bir de “Parsel Parsel Eylemişler Dünyayı” desem, Mahzunî Şerif’ten söz açacağımız anlaşılır.

Şehir Araştırmaları Merkezi’ni kurarken yalnızlığın dayanılmaz anlarında pikaba bırakılan plâktan yükselen sesle kendime gelmeye çalışırdım.

Sadece Mahzunî Şerif mi?

Anadolunun Tezenesi’ni Neş’et Ertaş’ı unutmamak lazım. Kendisi hayatta iken, memleketinin kitaplığı’na kimi eserlerini kazandırdık.

Malatya’dan Sami Kasap’ı, Fahri Kayahan’ı şimdi sevenleri hatırlar, sadece. Malatya Kitaplığı’nda hem plâkları hem o dönemde çıkardıkları kasetler, bulunduğu oranda bir araya getirildi.

İsot Diyarı’nın sesi güzel insanlarından Bakır Yurtsever, Kel Hamza, Seyfeddin Sucu  ve onları izleyen diğer isimlerden kimilerinin plâklarının kaybolmasına gönlümüz razı olmadı, kasetlerden temin edilebildiklerimizi aldık, Şanlıurfa Kitaplığı’na.

Diğer şehirlerden bahsetmemize gerek var mı?

Biz, Şehir Araştırmaları Merkezi kapsamında sadece kitapla uğraşmıyoruz, dergiyle gazeteyle, fotoğraf, uğraştığımız diğer alanların yanında sadece birkaç kalem.

Her şehri doyasıya gezip dolaşamamanın ezikliği içinde olan ruhuma, ellisinden sonra laf dinletmek, oldukça zor.

  Han da serhoş Hancı da serhoş olunca yoldan geçen serhoş olmaz mı, içimizdeki sancının serhoş olmaması mümkün değil, dostlar!..

AR-GE’miz yok, aslında.

Ulaşım dense her geçen araba, bizim için özeldir.

Öyle bir dükkânımız yok, elde avuçta fazlasını kitaba devşirmek için.

Bazen tanışmak isteyenler, beş yüz metrekarelik iş yeri tahayyül eder, durur, bir çay ocağında gönül sıcaklığını artıran cam bardaklardan çayımızı yudumlarken.

“İşte gidiyorum çeşm-i siyahım” desek, bizi kim anlar?

Sermayemiz derdimiz, servetimiz ah olduktan sonra, enin-î ahımızı duyacak kim var, etrafımızda?

Kitapları temin etme meşgalemizde kolu kanadı kırık bir kuşun uçmaya hasretini duyumsuyoruz, içimizden.

***

Bir şehri, her yönüyle ele almaya gayret gösteriyoruz.

Bu bir yörük dokumasıdır, bu çadırıdır.

Bak, bu teşbih, Oltu Taşı’dır.

Kesinlikle şu bakır işi Maraş, bu Antep’tir.

Yemeniyi giyen Antepli’dir, çarığı giyen Karacadağlı’dır.

Lazın konuşmasının hareketliliği, oyunlarındaki canlılık, bulundukları coğrafî şartlardan oldukça kaynaklıdır.

Türkmenin Barağı’nda gönle düşen hüznü, Elazığ Horyatı ile demle, Kerkük’le mayala.

Diyarbekir’in Velimesi’ni, Konyanın Oturak Meclisi ile karıştırma, Elazığın Kürsü Başı ile bir tutma, Urfanın Sıra Gecesi’yle karşılaştırma.

***

Muharrem Ertaş’ın dışlanmışlığında ruhun duyduğu yoksulluktan izleri Neş’et Ertaş’ta gör ve yüreğine bir taş bas.

Aşık Veysel’in görülmeyen dünyasında sezdiğinin sırrına var, kendi asıl yârinin kara toprak olduğunu unutma!.. Dikilecek heykelinin masrafının yarısıyla başını sokacak bir evin hayaliyle yanıp tutuşan Aşık’ın varsılların sofrasında Ankara’ya sokulmadığını unutma ve üstündeki elbisenin, giydiği şalvarın bizim nazarımızda daha değerli olduğunu bilmen lazım.

İstersen Çobanoğlu ile Kars’a yolculuk başlatır, Kiziroğlu Mustafa’yla dolaşırız,  yamaçlarında, bembeyazlığını görürüz, Kars’ın.

Zaralı Halil’in son demlerindeki yalnızlığından habersiz olmadığımız gibi, Diyarbekirli Celâl’in söylediklerine yabancı olmadık.

Özetle Musıkî alanında belli başlı isimlere değinebiliriz, şehir şehir. Belki ilçeleri de içine alabilecek, sayfalarca sürecek bir yazı.

Aşık Ömer’den, Gevherî’den, Dertli’den, Karac’oğlan’dan, Sümmanî’den, Dadaloğlu’ndan, Köroğlu’ndan, Kul Nesimî’den, Aşık Hudaî’den, Davud Sularî’den, Taşlıovalı Şeref’ten, Muhlis Akarsu’dan, Posoflu Zülâlî’den, Yusufelili Huzûrî’den, Ahmet Çıtak’tan, Şavşatlı Deryamî’den, Aşık İhsanî’den, Gürünlü İlhamî’den Ali Ercan’a ve yüzlercesine uzayıp giden sıralamada her ilin ve çoğu ilçenin ses yapmış, nam salmış, yaşamış, bilinen, saygıya ve hürmete layık emek verenleri, uzak değil Şehir Araştırmaları Merkezi’nden.

***

Kuru, bir kütüphaneden ibaret değil, Şehir Araştırmaları Merkezi.

Yüzleri çoktandır geride bırakan plâk arşivi, daha büyüyecek, çoğalacak, merkez açılınca.

Bu akşam, Urfalıların Musıkî Gecesi’nde Bekçi Bakır’ın Plâkları çalınacak.

Yarın Karslı Murat Çobanoğlu’nun plâkları ve yaşam hikâyesi, belgeselle birlikte ele alınacak.

Önümüzdeki hafta Zaralı Halil ile Sivrialanlı Âşık Veysel Buluşması olacak.

Gelecek ay, Elazığlı Paşa Demirbağ ve Enver Demirbağ anılacak.

***

Aslında şansızlığımız bu merkezin Diyarbakır’da ısrarla açılmasındaki inadımızdan kaynaklanmaktadır.

Uzanacaksınız, bu isteklerinizi gerçekleştirmek için İstanbul’a ve elinizden tutan birkaç kişi olacak.

Yahu nedir, bu çektiğimiz sıkıntı ve kahır?

Önemli, kültüre ve sanata hizmet için yapılan çabalar boşu boşuna.     

Oda kireç tutmuyorsa, elde kum yoksa İstanbul’un rezidansları ne güne duruyor?

Efendim, sanat reklâm sektörüne dönüşmüşse sanata ve emeğe değer veren kim?

Kitaba saygı duyanı gösterin!..

Sanatçı adıyla bilinen şarkıcılar-türkücüler, halkın aklına radyolarla televizyon kanallarınca kazılmışsa, halkın anlamadığı sanattan varsıllar-zenginler ne anlayacak?

***

-Hangi orotoryoya giderdiniz?

-Bu akşam soprano kim?

-Ben, Saraydan Kız Kaçırma Müziğini çok beğendim.

***

Hey Allahım, sen akıl ve i’zan ver.

Bizim Musıkî ayağa düştü, yıllar yılı.

Musıkî’yi icrâ edenlerin özel hayatları, gazete, dergi sayfalarında, televizyon ekranlarında.

Bilir misiniz, önceki ustaları?

Onlar, sanatlarını ayağa düşürmemişlerdi.

Onlar, sanata önce senelerini vermiş, ustalarından izin çıkınca çalıp söylerlermiş.

İşte, Şehir Araştırmaları Merkezi Musıkî Kitaplığı bu doğrultuda kuruldu.

Ne zaman açılacağı belli olmayan merkezin kendisine ayrılan kitaplığında hem kitaplar var hem plâklar hem kasetler hem CD’ler hem belgeseller…

***

“Mevla gül diyerek iki göz vermiş

Bilmem ağlasam mı ağlamasam mı?”

Emin olun biz ağlıyoruz!..

Yiğit kuru soğana muhtaç olunca söylense ne olur söylenmezse ne yazar.

Her şeyin hayırlısı olsun!..     

Bu yazı toplam 703 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim