Tapşırma, iğreti ad, takma ad, takma isim olarak da kullanılan mahlas ve müstear kelimelerinden mahlas daha çok şairlerin şiirlerinde, asıl isimlerinin yerine kullandıkları müstear isim, bir nevi lakap, rumuzdur. Halk edebiyatı (Âşık edebiyatı) ve Divan edebiyatında birçok şair mahlas kullanma yoluna gitmiş; mahlas kullanmaya tahallus, mahlasın geçtiği beyite ise mahlas beyiti denmiştir.
Bazı şairler, bir rumuz olan mahlasları kendileri belirlerken, bazıları ya bir büyükten (usta, pir, âşık, mürşit) ya da gördükleri bir rüya üzerine almışlardır. Günümüzde şiir dışındaki türlerde yazanlar da çeşitli mahlaslar kullanmaktadır.
Müstear da aynı şekilde şair ve yazarların, gerçek isimlerini gizleyerek kullandıkları takma isim demektir. Nâm-ı müstear da denir.
Divan Edebiyatı: Şeyhî (Yusuf Sinâneddin), Avnî (Fatih Sultan Mehmet), Adlî (Sultan II. Bayezid), Selimî (Yavuz Sultan Selim), Fuzulî (Mehmet), Hayâlî (Mehmet), Muhibbî (Kânûnî Sultan Süleyman), Selîmî (Sultan II. Selim), Bâkî (Mahmud Abdülbaki), Bağdatlı Rûhî (Osman), Nef’î (Ömer), Nâbî (Yusuf), Nedîm (Ahmed), Fitnat Hanım (Zübeyde), Esrâr Dede (Mehmed), Şeyh Galib (Mehmed Esad), Tahirü’l-Mevlevi (Mehmet Tahir Olgun)…
Tasavvuf Edebiyatı: Mevlâna (Muhammed Celaleddin), Sultan Veled (Bahaeddin Muhammed), Nesîmî (İmamüddin), Hacı Bayram Velî (Numan), Ümmî Sinan (Yusuf), Aziz Mahmûd Hüdâyî (Mahmud), Niyâzî-i Mısrî (Mehmed)…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.