• İstanbul 16 °C
  • Ankara 15 °C
  • İzmir 16 °C
  • Konya 14 °C
  • Sakarya 15 °C
  • Şanlıurfa 21 °C
  • Trabzon 17 °C
  • Gaziantep 17 °C
  • Bolu 14 °C
  • Bursa 19 °C

Osman Akkuşak'tan: kısakürek'ten hatıralar...

Osman Akkuşak'tan: kısakürek'ten hatıralar...
sevgili okuyucularım; mayıs ayı bir nevi 'necib fazıl' ayıdır, desek yeridir.. çünkü rahmetli üstad, 1904 mayısının 26 sında doğmuş, 1983 yılının 25 mayısında da öbür âleme göçmüştür..

daha sonraları olduğu gibi gençlik arasında ogünlerde de devrim yobazları eksik değildi.. bu devrimcilerle aramızda epeyi sert münakaşalar cereyan etmişti, ama sonradan çok görüldüğü gibi, kavga etmemiş birbirimize girmemiştik.. yalnız; okul müdürü, devlet talebesi siyasete karışamaz diyerek beni mektepten atmaya kalkmış ve hakkımda soruşturma açmış bulunsa da o günkü milli eğitim bakanı tevfik ileri, buna mani olmuş ve okuldan kovulmama izin vermemişti.. tevfik ileri mert, vatanperver ve yüksek ruhlu bir şahsiyet idi.. hattâ bu yüzden o günün müsteşarı reşad tardu'yu azarladığı hakkında rivayetler kulağımıza gelmişti..

sevgili okuyucularım, bendeniz ogünlerde henüz talebeyim ama, zehir gibi bir kalemim var; hem okulu bitirmeye çalışıyor, hem de gazetecilik yapıyordum.. evvelâ etem izzet benice'nin çıkardığı son telgraf gazetesinde daha sonra da mithat perin'e ait istanbul ekspres gazetesinde yazı yazmaya devam ettim..

bu arada necib fazıl bey, günlük gazeteye başlayınca bana haber göndererek gazetenin 'edebiyat sayfası'nı hazırlamamı istedi.. üstad'la dostluğumuz ve birlikte çalışmamız asıl bundan sonra başladı.. gazeteye gidip geliyor ve edebiyatla ilgili yazılar ropörtajlar, tahlil ve tenkitlerle alıntılarla renklendirilmiş sayfalar hazırlıyordum..

*

üstad sık sık ankara'ya giderdi.. başbakan menderes'le ve diğer temasta bulunduğu bakanlarla görüşmek için... birgün yine hepimizi toplantı masasına çağırdı.. 'ben, dedi ankara'ya gidiyorum.. ya hemen dönerim, yahut birkaç gün kalmam icabedebilir.. size telefonla başmakaleyi yazdırırsam mesele yoktur.. eğer yazdırmayacak olursam, büyük doğu mecmuasında çıkan yazılarımdan birisini başmakale sütununa koyarsınız..' dedi.. ve daha bazı tembihatta bulundu.. o esnada aklıma gelen bir fikri açıkca ortaya attım.. ve 'üstadım, dedim.. siz telefon etmezseniz eğer, hiç merak buyurmayın, başmakaleleri ben yazarım.. bir hatâ yapmayacağımdan emin olabilirsiniz..' dedim..

bir baktım o sakin sakin konuşan adamın yüzü birdenbire alabora oldu: 'anlamadım, anlamadım, dedi.. bir daha söyler misin?..'

masadaki bütün gözler bana çevrilmişti.. iyi niyet ve nefse güven belirten bir söz sarfettiğimin farkındaydım, ama yersiz bir söz söylediğimin farkında olmadığım anlaşılıyordu.. sözlerimi tekrar ettim.. üstadın yüzünde bu sefer buruk bir tebessüm belirdi: 'demek kendine bu kadar güveniyorsun?..'

üstadın bu çıkıştan hiç memnun olmadığı ve şaşırdığı anlaşılmıştı.. bu sefer sustum ve hiç cevap vermedim..

o günden sonra ne zaman kendisiyle karşılaşsak: 'demek benim yerime başmakale yazacaksın?..' demekten hiç vazgeçmedi..

*

aslına bakarsanız 1944-1945 yıllarından hattâ daha evvelden itibaren siyasi, sosyal ve ekonomik hadiseleri günü gününe takibettiğim için yurt ve dünya olayları hakkında derlitoplu mâlumat sahibi olduğuma ve bellibaşlı konular hakkında sarih kanaatlere malik bulunduğuma emin olduğum için çok genç olmakla beraber necib fazıl kısakürek'in yerine başmakale yazma gücünü kendimde görüyordum..

bu gücü nasıl elde ettim?..

kunduracı olan rahmetli babama ve arkadaşlarına dükkânımızda hergün gazete okumak benim için bir vazife idi.. hüseyin cahid yalçın'ın tanin'i, ahmet emin yalman'ın vatan'ı, ziyad ebüzziya'nın tasvir'i, cemaleddin saraçoğlu ve safa kılıçlıoğlu'nun yeni sabah'ı, selim ragıb emeç'le ekrem uşaklıgil'in son posta'sı, daha sonraları ali naci karaca'nın milliyet'i, 1948'den itibaren de sedat simavi'nin hürriyet'i devamlı okuduğum gazeteler olmuştur.. büyük doğu, sebilürreşad (eşref edib'in), millet (cemal kutay), ehli sünnet (abdürrahim zapsu), bizim türkiye (remzi oğuz arık), hüradam (sinan omur), hareket (nureddin topçu) gibi dergiler de takibettiğimiz varakparelerdir.. o zamanki cumhuriyet, yeni sabah ve tasvir'de tanınmış ilim ve fikir adamları, ikinci sayfada değerli kaliteli makaleler yayınlamakta idiler.. ismail hâmi danişment, ali fuat başgil, ziyaeddin fahri fındıkoğlu, ebülûlâ mardin, kâzım ismail gürkan, ahmet hamdi tanpınar hatırıma gelen isimler arasındadır.. türk basınının en güçlü kalemlerini devamlı okursanız, hem türkçeniz, hem de fikir ve düşünce gücünüz muntazaman inkişaf edecektir..

sevgili okuyucularım, bugünbenim dilimde ve fikirlerimde okunmaya, ciddiye alınmaya değer unsurlar varsa eğer, bunu, tâ ilkokul çağlarından itibaren derlediğim, biriktirdiğim kültür malzemesine ve teşekkülüne imkân bulduğum düşünce mekanizmalarına borçlu olduğuma şüphe yoktur..

bu vesile ile ikidebir tekrar ettiğim ve pek sevdiğim bir atasözünü size haber vereyim: 'aczini itiraf eden ehliyetini isbateder'

*

rahmetli üstad kendine güvenmekte ve inanmakta haklıdır.. kendini eşsiz kabul etmekte de haklıdır.. kalemi, şiiri ve eserleri meydandadır..

birgün ecnebi bir kaynak, türkiye'de iki büyük şair bulunduğunu ileri sürmüş.. bunu necib fazıl bey'e haber vermişler.. reaksiyonu şu olmuş: '- ötekisi kim?'

28.05.2012 Yeni Şafak
Bu haber toplam 460 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim