• İstanbul 14 °C
  • Ankara 15 °C

Prestij Kitaptan Tadımlık Eleştiri ya da Şam İşimiz Olmaktan Çıktı!..

M. Ali ABAKAY

Kendi halimizde şehir konulu kaynak eserleri, öncelikle bulunduğumuz şehirden toplamaya başladık. Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin derken suya atılan taşla büyüyen halkalar misali, şimdilik seksen bir ili içine alan ve alanında kendince kayda değer olgunluğa doğru, mükemmele yakın hüviyete büründü, Şehir Araştırmaları Merkezi (ŞAM).

Yeri ve yurdu belirsiz, ismi var, kendisi ortada olmayan, adına 12 kitap yayınladığımız Şehir Araştırmaları Merkezi, yer bulamamanın sıkıntısı içinde açılacağı zamanı bekliyor. Dernek kurmayla nihayete eren keşmekeş, devam edecek mi? Birçok derneğin kâğıt üzerindeki hali, şehir isimleri üzerinden rant devşirmeye devam edenlerin ahvâlinin resmi olarak, gözümüz önünde levhalaşıyor.

Sanal ortamı arada bir yoklarız, bu konuda. İstanbul’da, Kırıkkale’de ve en son Ankara’da birer merkez açıldığını öğrendik.

Doğrusu şehir hakkındaki kitapları, dergileri, gazeteleri bir araya getirmekten ibaret değil, merkez anlayışımız.

Türkiye Yazarlar Birliği Sitesi’nde konu hakkında onlarca makalemiz, yazımız yer aldı.

Bu ismi bir yerlerden duymuş kimilerinin hemencecik isim hakkına konmaları, aslını sormamaları-soruşturmamaları bizce “etik” dedikleri, bizim ahlâkî olarak belirttiğimiz hususla biraz çelişmektedir.

Bir üniversitemiz, bu isimle bir merkez açmış, İstanbul’da. Başka bir üniversitemiz yetkilileriyle görüştüğümüzde konunun önemini belirttik, koca bir dosya ile. Ne yazık ki kendileri sadece şehrin adına bir araya getirdikleri kitapları, “D…… Kitaplığı” şeklinde değerlendirdiler. Mevcut kitapları, bir araya getirmenin merkezle alakası ne kadardır? Bunu bilmekten ve idrak etmekten uzağız.

Şehir Araştırmaları Merkezi’nin her ilde ve üniversitede kurulmasını teklif ettik, uzun zaman. Kültür ve Turizm Bakanlığı’na açık mektup yayınladık, sitemizde, gazetede, kitaplarımızın birinde. Çevre derslerinde o ile ait bir ders konulmasını teklif ettik. Üniversitelerin bulundukları ilde bir merkez açmalarını belirttik.

Seksen bir ile dair çalışmalarımız, kendi çerçevesinde, proje destekli olmaksızın, yağımızda kavrularak devam ederken, sadece geliri bu merkez adına yayınladığımız kaynak eserlerin satışından ibaret. Bir-iki kitap fuarına katılımın dışında davet edildiğimiz Kitap Festivalleri(?) olmadığı için, okurla kitap düzeyinde alaka kuramamanın üzüntüsü ile hem hâliz.

Her sene, yaz mevsiminin bir ayını, şehirleri dolaşarak geçirir, gidilen şehirlere dair fotoğraflar çeker, kitapçılardan şehirlere özgü yayınlanan kaynakları satın alır, illerin kültür ve sanat müdürlüklerinden de şehri tanıtma amaçlı, çoğu bakanlık broşürleriyle zenginleştiririz, arşivimizi.

Sahaflara uğrayacak denli bütçeye sahip olamadığımız için, Ankara ve İstanbul olmak üzere gidilen şehirlerde evdeki yapılan hesabın sınırlı rakamlarını aşmamaya dikkat ediyoruz. Sahaflara girerken kitapları görünce duyduğumuz mutluluk, sahaflardan çıkarken burukluk duymamıza, üzülmemize sebep olduğu için, sahaflara dair defterini kapattık, Şehir Araştırmaları Merkezi’nin.

Şehirlerle ilgili belediyelerin tanıtım amaçlı prestij (Ne demekse) adı altında basılı görselliği ağır basan, yazısı az kitaplarını çoğunlukla okumaktan haz etmeyenler için hazırlanmış fotoğraf albümlerine benzetirim.

Kimi valiliklerin prestij kitapları, şehre gelen misafirler için hazırlanan hediyelik kitaplardır.

Hem valiliklerin hem belediyelerin bu tarz prestij kitapları, genelde kitaplıklarda çok yer kapladığı için eninde sonunda sahaflara yolu düşen yayınların başlıcasıdır.

Çoğunlukla gelenin görevde bulunduğu süre içinde yayınladığı eserlere yaptığı başkasınca muhtemel hazırlanan önsözüne, mukaddimesine imza atmaktan öte değil.

Şehir Araştırmaları Merkezi’nde bulunan çoğu prestij kitabın sevimsiz, abus çehresini güzel ciltler içinde görmem, bu tarz kitapları sevmeme sebep olmuyor. Olan, halkın vergisine oluyor, erki elinde tutanların boy boy fotoğraf kareleri, yönetim değişikliğiyle eserlerin genelde depolarda çürümesine zemin hazırlıyor.

Kimi zaman ücretsiz dağıtılan ve isteyenin ulaşamadığı bu eserleri, şimdi Kültür A.Ş. adıyla yayınevi konumunda paralı satan yerel yönetimler bulunmaktadır. Kültürün paraya endekslendiği günümüzde fazla yapraklı, oldukça boyalı, çok cilalı, müthiş pahallı bu kaynak kitapların alıcısı olmak, kimi zaman dar gelirli olanlar için işkenceyle muadildir.

Biz, ŞAM ( Şehir Araştırmaları Merkezi) İsim Babası olarak kendimizi görmüştük. Patent almanın resmiyetteki dayanağını sorgulamıyoruz. Bunu noter marifetiyle belgelemeye gerek yok, aslında. Fikrî hakların teminatı olarak yayınlanan kitaplarımız mevcut. Yazdığımız sitedeki makalelerimiz, gazetelerle dergilerde yer alan yazılarımız bunun şahididir.

Belki bir ses, derinden şunu fısıldar, yüreğime zamanın geceye bürünen kuytu deminde:

-Başına bela mı arar, durursun? Adam, “Kent Araştırmaları Merkezi” der, açar rant kapısını!..

Efendim, mesele bu kadar basit, ülkemizde.

Hele siz İstanbul’dan uzakta iseniz, Ankara’ya yakın değilseniz, işiniz oldukça zor.

Sahi Kültür ve Turizm Bakanlığı, her ildeki İl Kültür ve Turizm Müdürlükleri’ni neden Şehir Araştırmaları Merkezi’ne dönüştürmez?

Üniversitelerde neden böyle birer merkez açılmaz?

ŞAM işimiz olmaktan çıktı ve memleket meselesi haline gelmeli.

Biri fakiri çağırsa ve dese ki, “Gel, bunu bize anlat, neyin ne olduğunu senden öğrenelim!..”

Çağrılmamıza gerek yok, aslında. Bu işin fırıldakları, takla atıcıları, rol kapıcıları çoktandır yolunu bulmuş.

-İstemezük, devletlûm!..

Bu yazı toplam 772 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim