DEMOKRASI
Demokrasi, eski Yunanca “halk” anlamına gelen “demos” ve “yönetmek, hükmetmek” anlamına gelen “kratein” kelimelerinin birleştirilmesiyle oluşmuştur. Demokrasi, kelime anlamıyla “halkın yönetimi” demektir. Kelime anlamı bu şekilde olan demokrasinin ne olduğu konusunda çeşitli tanımlar bulunmaktadır. Demokrasinin en kapsayıcı ve açık tanımlarından biri, Abraham Lincoln’ün meşhur tanımıdır. Lincoln’e göre demokrasi, “halkın, halk tarafından, halk için yönetimidir”.
Tanımından hareketle, demokrasinin ideal anlamına en uygun olan hükümet şekli, halkın egemenliğini bizzat ve doğrudan doğruya kullandığı, devlet hakkındaki bütün kararların yurttaşlar topluluğu tarafından aracısız ve temsilcisiz olarak alındığı doğrudan demokrasi sistemidir. Ancak günümüz modern devlet hayatında halkın sahip olduğu egemenliğini bizzat kullanması, fiilen zor ve hatta milyonlarca nüfuslu bir ülkede imkansız olması sebebiyle bugün istisnai bir iki örnek hariç, demokratik siyasi sistemlerde halk, bu egemenliğini doğrudan doğruya kullanmamakta, müdahale hakkı saklı kalmak kaydıyla temsilcileri aracılığıyla kullanmaktadır. Bu manada demokrasi, en yalın bir şekilde halkın seçim yoluyla siyasal iktidarı belirlemesi ve seçilmiş kişiler aracılığıyla devleti yönetmesi olarak ifade edilebilir.
Bir devlete demokratik devlet, bir siyasi rejime demokratik siyasi rejim diyebilmemiz için bünyesinde belli başlı özelliklerin bulunması gerekmektedir. Bunlar şu şekildedir:
1. Etkin siyasi makamlar seçimle işbaşına gelmeli;
2. Seçimler serbest olmalı;
3. Seçimler düzenli aralıklarla tekrarlanmalı;
4. Siyasi çoğulculuk ve çok partili siyasi hayat olmalı;
5. Muhalefetin iktidar olma şansı mevcut olmalı;
6. Temel hak ve hürriyetler tanınmış ve güvence altına alınmış olmalı.
Demokrasi doğası gereği iktidar için kurumsallaşmış bir yarışma sistemidir; yarışma olmaksızın demokrasi olmaz. Bu nedenle demokrasinin en önde gelen şartlarından biri, etkin siyasi makamlara gelecek kişilerin seçimle diğer ifadeyle kurumsallaşmış bir yarışmayla belirlenmesidir.
Etkin siyasal makamlar, toplumun ve ülkenin bütününü ilgilendiren siyasi kararları alabilen makamlardır.
Demokrasilerde bu makamlara gelecek kişileri belirlemenin aracı seçimdir. Bir ülkede, halkın seçimler yoluyla yöneticilerini serbestçe seçme imkanı yoksa, orada demokrasi yok demektir. Seçim ve temsil, çağdaş demokrasilerin ortak özellikleridir. Günümüz demokrasi anlayışında halk, kendi adına egemenlikten kaynaklanan yetkileri kullanacak kişileri seçimle belirlemektedir.
Demokratik bir sistemde halkın siyasi temsilinin sağlıklı bir şekilde gerçekleşebilmesi, dolayısıyla seçiminin bir anlam ifade edebilmesi için yapılacak seçimlerin belli başlı asgari kriterlere uygun olması gerekmektedir.
Demokratik seçim ilkeleri olarak adlandırılabilecek bu ilkeler Anayasamızın 67/2. maddesinde şu şekilde düzenlenmiştir: “Seçimler ve halkoylaması serbest, eşit, gizli, tek dereceli, genel oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre, yargı yönetim ve denetimi altında yapılır.”
SEÇİM SİSTEMİ
Seçim sistemi, bir ülkedeki yöneticilerin belirlenmesi amacıyla yapılan seçimlerde uygulanan yöntem ve kurallar bütününü ifade eder. Seçim sistemi kavramı dar ve geniş olmak üzere iki değişik anlamda kullanılmaktadır.
Geniş anlamda seçim sistemi kavramı, seçme ve seçilme hakkı, seçim ilkeleri, seçim çevreleri, adaylığa ilişkin kurallar, oy verme usulleri, oyların tasnif ve açıklanması, seçimlerin düzenlenmesi, parlamentonun yapısı ve büyüklüğü, seçim barajları ve seçimlerin yönetim ve denetimi gibi seçimlerle ilgili bütün kavram ve kurumları kapsar.
Dar anlamda seçim sistemi ise, seçmenlerce kullanılan oyların değerlendirilmesine ilişkin yöntem ve teknikleri ifade eder. Diğer ifadeyle dar anlamda seçim sistemi, kullanılan oyların bir parlamentoda sandalyelere dönüştürülmesine veya seçimler sonucu belli makamlara gelecek kamu görevlilerinin belirlenmesine ilişkin uygulanan yöntem ve teknikler bütünüdür.
Seçim sistemi denildiğinde akla ilk gelen dar anlamda seçim sistemi kavramıdır.
Seçim sistemleri, kullanılan oyların değerlendiriliş şekline göre,
Çoğunluk
Nispi temsil sistemi
Karma seçim sistemleri
olmak üzere temelde üçe ayrılmaktadır.
Seçim sistemi tercihi, oyların temsilciliklere dönüştürülmesini sağlayan basit bir teknik tercih değildir. Her seçim sistemi siyasi hayat üzerinde farklı etkiler ortaya çıkarmaktadır. Seçim sistemi tercihinin esas itibariyle iki farklı amaca hizmet etmesi beklenir. Bunlardan birincisi parlamentoda yeterli çoğunluğu sağlamak suretiyle istikrarlı yönetimlerin oluşturulmasını sağlamak; ikincisi ise toplumda var olan değişik görüşlerin parlamentoda adil bir şekilde temsilini sağlamaktır.
Bunlardan ilkine “fayda ilkesi”, “istikrar ilkesi” veya “yönetimde istikrar”
ikincisine ise “adil temsil”, “demokratik temsil” veya “temsilde adalet” ilkesi
gibi adlar verilmektedir.
Çoğunluk sistemleri, oyların basit veya mutlak çoğunluğunu elde eden siyasi partilere artık temsil sağlayarak parlamentoda güçlü çoğunluk oluşturmalarına buna paralel olarak da güçlü ve istikrarlı hükümetlerin kurulmasına imkan sağlar. Küçük partilerin parlamentoda temsiline büyük ölçüde imkan vermez. Bu nedenle yönetimde istikrar ilkesine hizmet eder.
Nispi temsil sistemleri ise, her partinin oyu oranında parlamentoda temsilini amaçlar bu nedenle de temsilde adalet ilkesine hizmet eder.
Çoğunluk sistemi basit bir mantığa dayanır. Bir seçim çevresinde geçerli oyların çoğunluğunu alan parti veya aday seçimi kazanmış olur. Çoğunluk sistemleri,
- “salt (mutlak)-basit (nisbi)-nitelikli (mevsuf) çoğunluk sistemleri”,
“tek isimli-listeli çoğunluk sistemleri (dar bölge-geniş bölge)”
gibi çeşitli açılardan sınıflandırmalara tabi tutulmaktadır.
Salt (Mutlak)-Basit (Nispi)-Nitelikli (Mevsuf) Çoğunluk Sistemleri
a) Salt (Mutlak) Çoğunluk
Salt (mutlak) çoğunluk yarıdan az olmayan veya diğer ifadeyle yarıdan fazla olan çoğunluk demektir.
Fakat günlük dilde genellikle salt (mutlak) çoğunluğu ifade etmek üzere “yarıdan bir fazla” ifadesi kullanılmaktadır.
Bu sistemde yapılan seçimde bir parti veya adayın seçimi kazanabilmesi için kullanılan geçerli oyların yarıdan fazlasını almış olması gerekmektedir. Eğer hiçbir parti bu çoğunluğu elde edemezse bu durumda belli bir süre sonra (örneğin bir hafta) ikinci tur oylama yapılır. Ülke genelinde seçim iki turda tamamlanma ihtimali olduğu için bu sisteme, “iki turlu çoğunluk sistemi” de denilmektedir.
b) Basit (Nispi) Çoğunluk
Basit (nispi) çoğunluk, elde edilen oyların birbiriyle kıyaslandığında, diğerlerine nispetle en büyük olanını ifade eder. Burada mutlak çoğunluğun aksine oyların yarıdan fazlasının alınmış olunması aranmaz.
Bir parti veya adayın kazanabilmesi için almış olduğu oy sayısının diğer parti veya adayların almış olduğu oylardan fazla olması yeterlidir.
b) Basit (Nispi) Çoğunluk
Basit (nispi) çoğunluk, elde edilen oyların birbiriyle kıyaslandığında, diğerlerine nispetle en büyük olanını ifade eder. Burada mutlak çoğunluğun aksine oyların yarıdan fazlasının alınmış olunması aranmaz.
Bir parti veya adayın kazanabilmesi için almış olduğu oy sayısının diğer parti veya adayların almış olduğu oylardan fazla olması yeterlidir.
Mesela, A partisinin 7.500, B Partisinin 6.500, C Partisinin 6.000 oy almış olduğunu varsayalım.
Bu durumda seçimi A partisi kazanmış olacaktır. Zira A partisi, oyların mutlak çoğunluğunu değilse de diğer partilere nispetle en çoğunu yani basit çoğunluğunu elde etmiştir. Bu sonucun ortaya çıkması için seçmenlerin bir kez oy kullanması yeterli olduğu, diğer ifadeyle seçim tek oylamada yani tek turda tamamlandığı için sistem “tek turlu çoğunluk sistemi” olarak da adlandırılmaktadır.
c) Nitelikli (Mevsuf) Çoğunluk
Bu usulde, bir siyasi parti veya adayın seçilebilmesi için önceden tespit edilmiş ve mutlak çoğunluktan yani yarıdan fazla çoğunluktan daha yüksek, mesela 2/3, 3/4, 3/5 gibi bir çoğunluk elde etmesi gerekmektedir.
Nitelikli (mevsuf) çoğunluk sistemine seçim hukuku açısından uygulamada pek rastlanmamaktadır.
Nitelikli çoğunluk sisteminin bazı devletlerde, cumhurbaşkanının parlamento tarafından seçilmesi, devlet başkanının bir kanunu veto etmesi, anayasa değişikliği gibi durumlarda uygulandığı görülmektedir.
ÇOĞUNLUK SİSTEMİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Çoğunluk sisteminin çeşitli olumlu olumsuz yönleri diğer ifadeyle faydalı ve sakıncalı yönleri bulunmaktadır.
Belirtmek gerekir ki çoğunluk sisteminin faydalı yönleri, nispi temsil sisteminin sakıncalı yönlerini, sakıncalı yönleri ise nispi temsil sisteminin faydalı yönlerini oluşturmaktadır. Zira bu iki sistem birbirine alternatif olarak üretilmiş ve tamamen birbirine zıt bir takım düşüncelerden hareket etmektedir.
Çoğunluk sisteminde temel amaç istikrarlı ve güçlü bir yönetim oluşturmakken nispi temsil sisteminde toplumda var olan bütün düşünce ve kanaatlerin parlamentoda mümkün olduğu kadar temsilini sağlamaktır.
Çoğunluk sisteminin en olumlu yönlerinden biri olarak, siyasi partilerin sayılarının suni bir şekilde artmasını engellemesi ve genellikle iki partili bir sisteme yol açması, en azından aşırı çok parti sistemini frenlemesi gösterilmektedir.
Çoğunluk sisteminin yol açtığı iki parti sistemi, doğal olarak iki büyük partiyi gerçekçi ve sorumlu politika üretmeye sevk eder.
Çoğunluk sisteminin ikinci olumlu yönü aslında iki parti sisteminin doğal bir sonucu olan istikrarlı ve güçlü hükümetlere yol açmasıdır.
Çoğunluk sisteminin özellikle de tek isimli çoğunluk sisteminin diğer bir olumlu yanı seçen ile seçilen arasındaki ilişkilerde görülür. Seçmenin seçtiği kişiyi seçilen kişinin de kendi seçim çevresini ve seçmenlerini yakından tanıması, sorunlarını bilmesi gerekir.
Çoğunluk sisteminin bir diğer olumlu yanı iki parti sistemine yol açmasına paralel olarak nispi temsil sisteminin aksine, seçmenin doğrudan hükümeti belirleme şansına sahip olmasıdır. Buna “dolaysız demokrasi” adı da verilmektedir.
Çoğunluk sisteminin olumsuz ve eleştirilen yönleri de bulunmaktadır.
Çoğunluk sisteminin özellikle de tek turlu çoğunluk sistemlerinin en önemli olumsuz yönü adaletsiz sonuçlara yol açmasıdır. Zira seçim çevrelerinde çoğunluk ile azınlık arasındaki fark genellikle çok azdır.
Listeli tek turlu (basit) çoğunluk sistemi Türkiye’de 1946-1960 yılları arasında uygulanmış gerçekten de adaletsiz sonuçlara yol açmıştır. Örneğin 1954 milletvekili seçimlerinde oyların % 56.6’sını alan Demokrat Parti, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki sandalyelerin % 91.6’sını elde ederken, oyların % 34.8’ini alan Cumhuriyet Halk Partisi ise milletvekilliklerinin ancak % 5.6’sını elde edebilmiştir.
NİSPİ TEMSİL SİSTEMİ
Çoğunluk sistemleri, uygulama kolaylığı ve istikrarlı yönetimlerin oluşturulması açısından olumlu olmakla birlikte temsilde adalet açısından bazı sorunları bünyesinde barındırmaktadır.
Çoğunluk sistemlerinin bünyesinde barındırdığı temsilde adaletsizliği ortadan kaldırmak üzere nispi temsil sistemleri geliştirilmiştir.
Özellikle oy hakkının genişlemesi, sınıfsal farklılaşmanın artması, çoğunluk sistemlerinin olumsuz etkileri yüzünden yasama meclislerinde temsil edilemeyen önemli bir kitlenin ortaya çıkması gibi nedenler seçim sisteminde yeni arayışları ortaya çıkarmış, nispi temsil sistemleri ile karma sistemlerin tasarlanmasına ve uygulanmasına yol açmıştır.
Nispi temsil sistemi mantığı gereği listeli yani çok isimli seçim usulüdür. Partilerin aldıkları oy oranında temsilcilik elde edebilmeleri için seçim çevrelerinin her zaman çok isimli, yani geniş bölgeli oluşturulması zorunludur.
Sistemde nispilik (orantılılık) seçim çevrelerinin genişliği ile doğru orantılıdır. Seçim çevrelerinden çıkartılacak temsilci sayısı arttıkça partilerin güçleri oranında temsil edilme ihtimalleri de artar.
Nispi temsil sistemi açısından ideal olan bütün ülkenin tekbir seçim çevresi olarak kabul edilmesidir. Bununla birlikte uygulama zorluğu sebebiyle İsrail ve Hollanda gibi nüfusu az olan istisnai devletler hariç birçok devlet ülkelerini seçim çevrelerine bölmek suretiyle nispi temsil sistemini uygulamaktadır.
NİSPİ TEMSİL SİSTEMİNİN TÜRLERİ
Orantılılığı amaçlayan her usul nispi temsil sistemi içerisinde kabul edildiğinden kural olarak sonsuz türde nispi temsil sistemi üretilebilir ve söz konusu edilebilir.
Günümüz dünyasında yerel ve ulusal düzeyde en çok uygulanan nispi temsil modelleri şunlardır:
Milli bakiye sistemi,
en büyük artık usul,
en kuvvetli ortalama usulü ve
bizim ülkemizde de halen uygulanmakta olan d’Hondt usulüdür.
D’HONDT USULÜ
Bu usul, Belçikalı bir matematikçi ve vergi hukukçusu olan Victor d’Hondt (1841-1901) tarafından geliştirildiği için d’Hondt usulü veya d’Hondt sistemi adıyla anılmaktadır.
D’Hondt usulünde, seçime katılmış olan siyasi partilerin ve bağımsız adayların adları alt alta, almış oldukları geçerli oy sayıları da hizalarına yazılır. Sonra her parti veya adayın aldığı geçerli oylar, sırasıyla önce bire, sonra ikiye, sonra üçe… o çevrenin çıkaracağı milletvekili sayısına ulaşıncaya kadar bölünür. Bölme sonucu elde edilen sayılar ayırım yapılmaksızın en büyükten küçüğe doğru çıkarılacak milletvekili sayısı kadar sıralanır. Bu sıralamadaki rakamlar hangi partinin veya bağımsız adayın payı ise büyüklük sırasına göre milletvekillikleri tahsis olunur. Son kalan milletvekilliği için birbirine eşit rakamlar bulunduğu takdirde, bunlar arasında ad çekme gibi ilgili devletin seçim kanununda belirlenen bir yöntemle tahsis yapılır.
- Sistemi bir örnek üzerinden açıklayalım. 120.000 geçerli oyun kullanıldığı ve 6 temsilcinin seçileceği bir seçim çevresinde;
- A Partisinin 48.000,
- B Partisinin 33.000,
- C Partisinin 27.000,
- D Partisinin de 12.000 oy aldığını varsayalım.
- D’Hont usulüne göre bu seçim çevresinde milletvekillikleri aşağıdaki şekilde paylaştırılır:
PARTİLER | 1’e Bölme | 2’ye Bölme | 3’e Bölme | 4’e Bölme | 5’e Bölme | 6’ya Bölme | ||
A Partisi | 48.000 | 24.000 | 16.000 | 12.000 | 9.600 | 8.000 | ||
B Partisi | 33.000 | 16.500 | 11.000 | 8.250 | 6.600 | 5.500 | ||
C Partisi | 27.000 | 13.500 | 9.000 | 6.750 | 5.400 | 4.500 | ||
D Partisi | 12.000 | 6.000 | 4.000 | 3.000 | 2.400 | 2.000 | ||
|
|
| ||||||
NİSPİ TEMSİL SİSTEMİNİN OLUMLU TARAFLARI
Nispi temsil sisteminin çeşitli olumlu olumsuz yönleri diğer ifadeyle faydalı ve sakıncalı yönleri bulunmaktadır.
Nispi temsilin en faydalı yönlerinden biri temsilde adaleti sağlamasıdır. Gerçekten de nispi temsilin çeşitli modelleri farklı derecelerde de olsa, toplumda var olan çeşitli siyasi görüşlerin ve bunları savunan siyasi partilerin az çok adil bir şekilde temsilini mümkün kılmaktadır.
Nispi temsil sisteminin çeşitli olumlu olumsuz yönleri diğer ifadeyle faydalı ve sakıncalı yönleri bulunmaktadır.
Nispi temsilin en faydalı yönlerinden biri temsilde adaleti sağlamasıdır. Gerçekten de nispi temsilin çeşitli modelleri farklı derecelerde de olsa, toplumda var olan çeşitli siyasi görüşlerin ve bunları savunan siyasi partilerin az çok adil bir şekilde temsilini mümkün kılmaktadır.
Nispi temsilin bir diğer faydası çoğunluk sisteminde olduğu gibi oy kaybına yol açmamasıdır. Çoğunluk sisteminde az bir farkla oyların çoğunluğunu elde eden parti temsilciliklerin tamamını kazanırken diğer partilerin almış oldukları oylar ne kadar olursa olsun hesaba katılmamaktadır. Halbuki nispi temsilde, her partiye almış olduğu oy oranında temsilcilik verilmesi nedeniyle temsilcilikler dağıtıldıktan sonra çok az bir oy kaybı söz konusu olmaktadır.
Nispi temsilin bu olumlu taraflarına karşılık olumsuz dolayısıyla eleştirilen tarafları da bulunmaktadır.
Nispi temsil sitemine yöneltilen eleştirilerin başında suni olarak siyasi partilerin sayısını arttırması yolundaki eleştiri gelmektedir. Nispi temsil sistemi mantığı gereği özellikle de milli bakiye sistemi gibi türlerinde çok küçük partilere de parlamentoda temsil imkanı verdiği için uzun vadede partilerin ufalanmasına buna paralel olarak da suni bir şekilde partilerin sayılarının artmasına yol açmaktadır.
NİSPİ TEMSİL SİSTEMİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Nispi temsil sistemine yöneltilen önemli eleştirilerden biri de milletvekilliklerinin çok sayıda parti arasında paylaştırılması sebebiyle parlamentoda güçlü bir çoğunluğun oluşturulamaması dolayısıyla da böyle bir çoğunluğa dayalı istikrarlı bir hükümetin kurulamamasıdır.
Nispi temsilin uygulandığı devletlerde çoğu zaman koalisyon hükümetlerinin kurulması gerekir. Koalisyon hükümetlerinin kurulması zor olduğu gibi kurulmuş olan koalisyon hükümetlerinin yürütülmesi de zordur. Bu nedenle ülke sürekli hükümet krizleriyle meşgul olmak zorunda kalır. Bu durum ülkenin ekonomik, sosyal ve siyasi krizlere giderek de rejim krizine sürüklenmesine yol açabilmektedir.
Nispi temsil sadece istikrarsız değil güçsüz ve zayıf hükümetlere de yol açar. Nispi temsil sisteminde genellikle iki veya daha fazla partinin bir araya gelmesiyle oluşan koalisyon hükümetleri görülür. Bu şekilde oluşan koalisyonlar ülkenin köklü sorunlarının üzerine kararlı ve güçlü bir şekilde gidemezler.
Zira bu sorunların çözümüne ilişkin koalisyon ortağı olan partilerin farklı görüş ve programları vardır. Bu nedenle köklü sorunların çözümüne yönelemezler. Bu sorunlara yönelecek olurlarsa aralarındaki bakış açısı farkları ön plana çıkar bu defa da koalisyon ortaklığının dağılması riski ortaya çıkar. Koalisyonu dağıtmamak için sorunlar sürekli ötelenir ve bir müddet sonra sorunlar rejim krizlerine dönüşmeye başlar.
Nispi temsil sadece istikrarsız değil güçsüz ve zayıf hükümetlere de yol açar. Nispi temsil sisteminde genellikle iki veya daha fazla partinin bir araya gelmesiyle oluşan koalisyon hükümetleri görülür. Bu şekilde oluşan koalisyonlar ülkenin köklü sorunlarının üzerine kararlı ve güçlü bir şekilde gidemezler.
Zira bu sorunların çözümüne ilişkin koalisyon ortağı olan partilerin farklı görüş ve programları vardır. Bu nedenle köklü sorunların çözümüne yönelemezler. Bu sorunlara yönelecek olurlarsa aralarındaki bakış açısı farkları ön plana çıkar bu defa da koalisyon ortaklığının dağılması riski ortaya çıkar. Koalisyonu dağıtmamak için sorunlar sürekli ötelenir ve bir müddet sonra sorunlar rejim krizlerine dönüşmeye başlar.
Aslında nispi temsil sistemlerinde tek parti hükümetleri de çok güçlü değildir. Çünkü çoğunluk sistemlerinde olduğu gibi nispi temsil sisteminde genellikle tek parti açık sandalye farkıyla değil az bir sandalye farkıyla hükümeti kurar. Bu da her an siyasetteki dengelerin değişmesi halinde bir grup milletvekilinin saf değiştirerek parlamenter sistemlerde hükümetin düşmesine yol açabileceği anlamına gelir.
Bu nedenle tek parti hükümetleri dahi halkı dolayısıyla bir daha seçilme hesabı yapan milletvekillerini rahatsız edici bir şekilde ülkenin köklü sorunlarının üzerine gidemez.
Aslında nispi temsil sistemlerinde tek parti hükümetleri de çok güçlü değildir. Çünkü çoğunluk sistemlerinde olduğu gibi nispi temsil sisteminde genellikle tek parti açık sandalye farkıyla değil az bir sandalye farkıyla hükümeti kurar. Bu da her an siyasetteki dengelerin değişmesi halinde bir grup milletvekilinin saf değiştirerek parlamenter sistemlerde hükümetin düşmesine yol açabileceği anlamına gelir.
Bu nedenle tek parti hükümetleri dahi halkı dolayısıyla bir daha seçilme hesabı yapan milletvekillerini rahatsız edici bir şekilde ülkenin köklü sorunlarının üzerine gidemez.
NİSPİ TEMSİL SİSTEMİNDE SEÇİM BARAJI UYGULAMASI
Belirtildiği üzere nispi temsil sistemine yöneltilen en temel eleştiri, her partinin almış olduğu oy oranında parlamentoya girebilmesi sebebiyle parlamentonun çok parçalı hale geldiği ve bu parçalılık dolayısıyla genellikle bir partinin hükümeti tek başına kuramadığı, sıklıkla koalisyon hükümetlerinin görüldüğü, bu hükümetlerin de güçsüz ve istikrarsız olduğu, ülkenin sorunlarını çözmede zorlandığı eleştirileridir.
İşte bu eleştirileri bertaraf etmek, nispi temsil sistemi içerisinde de güçlü ve istikrarlı hükümetlerin kurulmasını sağlamak amacıyla, nispi temsil sisteminin uygulandığı bazı ülkelerde küçük partilerin parlamentoya girmesini engellemek üzere seçim barajı uygulamalarına başvurulduğu görülmektedir.
Seçim barajı, bir bağımsız adayın seçilebilmesi, bir siyasi partinin ise temsilcilik elde edebilmesi için alması gereken asgari oy miktarını ifade etmektedir.
Seçim barajı, seçim çevresi düzeyinde veya ülke genelinde olmak üzere iki şekilde uygulanabilmektedir.
ÇEŞİTLİ ÜLKELERDE UYGULANAN
ÜLKE BARAJ ORANLARI
ORAN % | ÜLKE |
0,67 | Hollanda |
2 | Danimarka, Meksika |
3 | Yunanistan, Ukrayna, Japonya, Bolivya |
4 | Avusturya, Bulgaristan, Moldova, Slovenya, İsveç, Norveç, Sırbistan, Yenizelanda |
5 | Ermenistan, Almanya, Hırvatistan, İzlanda, Letonya, Lüksemburg, Fas, Mozambik, Peru |
7 | Rusya |
8 | Azerbaycan, Lihtenştayn |
7 | Türkiye |
SEÇİM BARAJI VE TÜRKİYE
Seçim kanununda 2022 Nisan ayında yapılan değişiklikten önceki ülke baraj oranı olan %10 ülke barajı, seçme ve seçilme hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin önüne götürülmüştür.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 30 Ocak 2007 tarihli kararında, Türkiye’de uygulanan ulusal barajın diğer Avrupa sistemleri ile karşılaştırıldığında en yüksek baraj olduğunu tespit etmiştir. Ancak bu tespite rağmen, ülke barajı konusundaki takdir yetkisinin devletlere ait olduğu gerekçesiyle söz konusu başvuruda ihlal bulunmadığı sonucuna varmıştır.
KARMA SEÇİM SİSTEMLERİ
Yukarıda da anlatıldığı üzere çoğunluk sistemi temsilde adalet ilkesi, nispi temsil sistemi de yönetimde istikrar ilkesi açısından bazı sıkıncalar doğurmaktadır. İşte bu sakıncaları ortadan kaldırmak amacıyla her iki sistemden de bazı unsurlar alınarak karma seçim sistemleri geliştirilmiştir. Hayal gücü zorlanarak çoğunluk sistemi ile nispi temsil sisteminin birleştirilmesiyle çok sayıda karma seçim sistemi üretilebilir.
TÜRKİYE’DE MİLLETVEKİLİ SEÇİMLERİ
(Kanun Değişikliği Öncesine ve Sonrasına İlişkin Örnek Hesaplamalar)
GENEL OLARAK
7393 Sayılı Kanunla geçtiğimiz Mart ayında “Milletvekili Seçimi Kanunu’nda bazı değişiklikler yapılmıştır.
Bu değişikliklerle birlikte öncelikle seçim barajı %10 ‘dan %7’ye düşürülmüştür. Dolayısıyla alınan oyların milletvekili sayısına dönüştürülmesi için partilerin veya ittifakların artık %7 barajını aşmaları yeterli olacaktır.
Kanunda yapılan diğer değişikliklerle ise ittifakı oluşturan partiler açısından yeni sonuçlar ortaya çıkmıştır:
Önceki halde ittifak tek bir parti gibi kabul edilmekteydi. Buna göre partilerin çıkaracağı milletvekili sayısının tespiti ise üç aşamadan oluşmaktaydı:
1. Parti ve İttifakların Oylarının Milletvekili Sayısına Dönüştürülmesi
2. İttifakı Oluşturan Partilerin Oylarının Tespit Edilmesi
3. İttifak İçerisindeki Partilerin Aldığı Oyların Milletvekili Sayısına Dönüştürülmesi
Kanun değişikliğinden önceki düzenleme çok küçük partilerin aldığı oyların bile ittifak oyu olarak milletvekili sayısının belirlenmesinde etkili olmasını sağlamaktaydı. Ancak değişiklikle birlikte bu durum büyük ölçüde ortadan kalkmıştır.
Değişiklikten sonra da ittifakı oluşturan partilerin oyları baraj hesaplamasında bir bütün olarak hesaplanır.
Ancak artık milletvekili sayısının tespitinde ittifakın bileşeni olan her parti kendi aldığı oylar üzerinden hesaplamaya dahil edilir.
Bu nedenle hesaplama iki aşamadan ibaret hale gelmiştir:
1. İttifak İçerisinde Yer Alan Partilerin Aldığı Oyların Belirlenmesi
2. İttifak İçerisindeki Partilerin Aldığı Oyların Milletvekili Sayısına Dönüştürülmesi
Görüldüğü gibi ittifak oyunun önce milletvekili sayısına dönüştürülmesine, ardından ittifakın kazandığı milletvekili sayısının partiler arasında paylaştırılmasına gerek kalmamıştır.
Şimdi örnek hesaplamalarla görelim:
- ÖNCESİ (Baraj %10)
1. Parti ve İttifakların Oylarının Milletvekili Sayısına Dönüştürülmesi:
120.000 geçerli oyun kullanıldığı ve 6 milletvekilinin seçileceği bir seçim çevresinde,
A Partisi 48.000,
B Partisi 33.000,
C ve D Parti İttifakı 39.000 oy almıştır.
İttifakın içerisinde de C Partisinin 21.000,
D Partisinin 11.000 oy aldığını,
ittifaka verilen oyun da 7.000 olduğunu düşünelim.
Bu durumda önce C ve D Parti ittifakı tek parti gibi kabul edilerek D’Hont sistemine göre seçime katılan siyasi partiler ile ittifakın almış olduğu oylar alt alta yazılarak aşağıdaki gibi hesaplama yapılı
- 48.000 A Partisi
- 39.000 C-D İttifakı
- 33.000 B Partisi
- 24.000 A Partisi
- 19.500 C-D İttifakı
- 16.500 B Partisi
- SONUÇ: A Partisi = 2 Mv. B Partisi = 2 Mv. C ve D İttifakı = 2 Mv.
2. İttifakı Oluşturan Partilerin Oylarının Tespit Edilmesi
- Bu aşamadan sonra, C partisinin 21.000 oy, D Partisinin 11.000 oy aldığı ve 7000 ortak oyun bulunduğu ittifak partileri arasındaki milletvekili dağılımı, 2839 sayılı Kanunun 29. maddesi gereğince ikinci aşamada şu şekilde hesaplanır:
- Öncelikle ortak oydan gelen payın partinin tek başına aldığı oya eklenmesiyle ittifaktaki her partinin toplam geçerli oyu bulunur. Ortak oydan gelen pay da şu formülle bulunur:
- Ortak Oydan Gelen Pay = (Partinin Aldığı Oy : Partilerin Toplam Oyu) x İttifakın Ortak Oyu
- Sonra her bir partinin tek başına almış olduğu oyuna ortak oydan gelen pay eklenerek partinin geçerli oyu bulunur.
- Partinin Geçerli Oyu = Tek Başına Aldığı Oy + Ortak Oydan Gelen Pay
- Şimdi örneğimizdeki partilerin geçerli oylarını 2839 sayılı Kanunun 29. maddesinde öngörülen formüllere göre hesaplayalım.
İttifak Partilerinin Ortak Oydan Gelen Payların Eklenmesiyle Tespit Edilen Geçerli Oyları |
C Partisinin ortak oydan gelen payı, (21.000 : 32.000) x 7000 =4593
C Partisinin toplam geçerli oyu, 21.000 + 4593 = 25.593’tür.
|
D Partisinin ortak oydan gelen payı, (11.000 : 32.000) x 7000 = 2406
D Partisinin toplam geçerli oyu, 11.000 + 2406 = 13.406’dır
|
3. İttifak İçerisindeki Partilerin Aldığı Oyların Milletvekili Sayısına Dönüştürülmesi:
İttifakın ortak oylarından gelen payın eklenmesiyle tespit edilen partilerin geçerli oyları dikkate alındığında ittifak partileri arasında ittifakın elde etmiş olduğu milletvekillikleri D’Hont sisteminin uygulanması suretiyle aşağıdaki gibi dağıtılır:
- SONUÇ: C Partisi = 1 Mv. D Partisi = 1 Mv
B. SONRASI (Baraj %7)
1. İttifak İçerisinde Yer Alan Partilerin Aldığı Oyların Belirlenmesi:
C partisinin 21.000 oy, D Partisinin 11.000 oy aldığı ve 7000 ortak oyun bulunduğu ittifak partileri arasındaki milletvekili dağılımı da 2839 sayılı Kanunun 29. maddesi gereğince ikinci aşamada şu şekilde hesaplanır:
Öncelikle ortak oydan gelen payın partinin tek başına aldığı oya eklenmesiyle ittifaktaki her partinin toplam geçerli oyu bulunur. Ortak oydan gelen pay da şu formülle bulunur:
Ortak Oydan Gelen Pay = (Partinin Aldığı Oy : Partilerin Toplam Oyu) x İttifakın Ortak Oyu
Sonra her bir partinin tek başına almış olduğu oyuna ortak oydan gelen pay eklenerek partinin geçerli oyu bulunur.
Partinin Geçerli Oyu = Tek Başına Aldığı Oy + Ortak Oydan Gelen Pay
Şimdi örneğimizdeki partilerin geçerli oylarını 2839 sayılı Kanunun 29. maddesinde öngörülen formüllere göre hesaplayalım.
(Değişiklikten sonra MSK m. 29’da bir değişiklik yapılmamıştır. Bu nedenle ittifak içindeki partiler arasında milletvekili dağılımı önceki usulle yapılmalıdır.)
İttifak Partilerinin Ortak Oydan Gelen Payların Eklenmesiyle Tespit Edilen Geçerli Oyları |
C Partisinin ortak oydan gelen payı, (21.000 : 32.000) x 7000 =4593
C Partisinin toplam geçerli oyu, 21.000 + 4593 = 25.593’tür.
|
D Partisinin ortak oydan gelen payı, (11.000 : 32.000) x 7000 = 2406
D Partisinin toplam geçerli oyu, 11.000 + 2406 = 13.406’dır
|
2. İttifak İçerisindeki Partilerin Aldığı Oyların Milletvekili Sayısına Dönüştürülmesi:
İttifak içerisindeki partilerin aldığı oylar tespit edildikten sonra ittifakta yer alan her bir parti seçime ayrı ayrı girmiş gibi hesaplamaya dahil edilir.
PARTİLER | 1’e Bölme | 2’e Bölme | 3’e Bölme | 4’e Bölme | 5’e Bölme | 6’ya Bölme |
A Partisi | 48.000 | 24.000 | 16.000 | 12.000 | 9.600 | 8.000 |
B Partisi | 33.000 | 16.500 | 11.000 | 8.250 | 6.600 | 5.500 |
C Partisi | 25.593 | 12.796 | 8.531 | 6.398 | 5.118 | 4.265 |
D Partisi | 13.406 | 6.703 | 4.468 | 3.351 | 2.681 | 2.234 |
- A Partisi = 3 Mv.
- B Partisi = 2 Mv.
- C Partisi = 1 Mv.
- D Partisi = 0 Mv.
Yapılan bu değişikliğin genel olarak küçük partilerin aleyhine olduğunu söylemek gerekir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.