• İstanbul 12 °C
  • Ankara 13 °C

Sanat ve Düşünce Dünyasında Sezai Karakoç

M. Ali ABAKAY

DİRİLİŞ EKOLÜ, merkezinde fikir, etrafında medeniyet, çevresinde sanat-edebiyat yer alan, kendi doğduğu toprakların sesi bir düşünce sistemidir.

Suya atılan taşın etrafında büyüyen halkalar misali sinemaya, tiyatroya, musıkîye yabancı olmayan Diriliş, ekseninde hayata dair olması, bilinmesi ve anlaşılması gerekeni inanç mayasıyla sunar. Diriliş, bir ekip çalışmasından öte mimarı Sezai Karakoç’un ömrünü adadığı ve ismiyle anılan bir fikir ekolüdür, çağın handikaplarına karşı.

Şiir Sanatı ve Diriliş Dergisi’ne uzanan yayıncılık, Diriliş Yayınları ile kemâle ermiş, Diriliş Gazetesi’nden Diriliş Partisi’ne uzanan bu çileli aşama, altmış seneyi bulan kararlı ve dik duruş ile Anadolu’da tek bir kalemin düşünen, muhasebe yapan çoğunluğun sesi olmaya çalışmıştır. Bu var oluş, hiçbir zaman maddî destekçi olarak etrafında kimseyi bulmamış, şiddetle bu desteklere karşı çıkılmış, zamana yayılan sohbetlerle, yayınlarla adını duyurmuştur.

Ekolün hazırlayıcısı ve sürdürücüsü Karakoç, ömrünü gayesine adadığı Diriliş için sessizlikte çığlık, yalnızlıkta kalabalık, hüzünde zirve, medeniyette ısrarcı, siyasette öncü, şiirde mümtaz, inançta yol gösterici olma vasfıyla özellikle yaşadığımız yüzyılın son çeyreğinde daha bir anlaşılmış, tespitleriyle ön plânda görünmek istemese de Diriliş’in Mimarı olarak, eserleriyle ortadadır.

İdeal sahibi insanlar, fikirleriyle topluma-cemiyete yol gösterici olur, fazla söz söylemez, anlaşılmayı bekler, zamanı geldiğinde değer-kıymet kazanır. İçindeki kaynayan volkanın patlamasının lavlarını saklayan fikir adamları, yaşadıkları çağın çözüm bekleyen meseleleri üzerinde kafa yorarken, sadece düşüncelerini serdetmez, geçmişten bu güne olana ve bitene dair tahlilleri de verir.

Çoğu zaman derde dermanı dışarıda arayan, böyle yetiştirilmiş, toplumun kaderi üzerinde söz sahibi olan kimileri, kendi içlerinden çıkan cevherleri aldıkları eğitim ve yetiştikleri çevre sebebiyle görmekten uzaktır. Israrla kendilerine yabancı kalmış, tarihine aşina olmasına izin verilmeyen, inancından uzak tutulmuş, coğrafyasını tanımasına izin verilmemiş, verilen emre itaatten öte varlık göstermemiş anlayışların toplumun derdine derman, meselelerine çözümkâr olma durumları söz konusu değildir. Onlar için ithal düşüncelerin yerli düşünce üzerindeki tahakkümü esastır. Kendi benliğini bu şekilde başkasına esaret kılan anlayışlara karşı çıkan kim olursa olsun, tehdit teşkil eder, yaşamasına izin verilmez, varlığı sönük olması için gereken her türlü girişim mubâh görünür, bu serencamda.

Sezai Karakoç, gemileri yakmış biri olarak sadece şair olarak akılda tutulmaya çalışılmış, yalnız bırakılmış, nisyana terk edilmek istenmiştir. Diriliş Ekolü’ne ömrünü sermaye kılmış bu İsim, her türlü engellemeye karşı, fikir teknesinde yoğurduğu gençliğe Diriliş’i maya kılmıştır. Said Halim Paşa ve Mehmet Âkif ile başlayan, Necip Fazıl ile süren mevcut anlayışlara karşı söyleyecek sözü olan anlayışın günümüzdeki donanımlı temsilcisi Sezai Karakoç, edebiyat-sanat-medeniyet-felsefe olmak üzere birçok alanda yayınladığı eserleriyle siyaset çizgisini Diriliş ile belirlerken, esasında mensubu olduğu inancın medeniyetinin sözcüsüdür. Bu sözcüsü olduğu medeniyeti izah eden Diriliş, bu sebeple sabrın-sebatın adıdır. Dirilmenin ruh boyutunda Eyyubî bekleyişin, Yusufî anlayışın, Muhammedî yaşamın tüm ritüellerini bir arada sunan Diriliş, Güneydoğunun-Diyarbakırın bu esmer tenli evladının çabalarıyla son yüzyıla ümmet anlayışının mührünü yaşadığı topraklarda vurmak istemektedir.

O, kendisini gazeteci, dergici, şair, yazar, hikâyeci, edebiyatçı, filozof, araştırmacı, siyasetçi olarak değil, sadece  Diriliş Ekolü’nün Hizmetkârı bilir. Doğduğu toprakları unutmayan, bu esmer bakışlı adam, fikrî yapısının mayası olan İslâmî Anlayışı, önceki isimlerden ortaya koyduğu metotlardan farklı uygular. Gördüğü eksiklikleri tamamlamaya çalışır, gürültü-patırtıdan uzaktır, sadece eserleriyle görünür, medyatik olma hevesinden imtina eder, elinden gelse hemşehrisi Ali Emirî Efendi’nin fotoğrafa yabancılığından uzak düşmez, okuru sadece ismini bilir, fotoğraflarının medyaya-dergilere-gazetelere yansıyanın sayısı yirmiyi bulmaz. Kimseyle kolay kolay fotoğraf çekmez, verilen ödülleri almaz, tasavvufla iç içe bir yaşamdayken entellektuellikte kimse onunla yarışamaz derecede okur.

Diriliş’i siyasî parti konumuna getirirken iki kez seçimlere katılmadığı sebep gösterilerek DİRİ-P kapatılır. O, bu sefer Yüce Diriliş Partisi’ni kurar. Verimliliğin zirvesinde partisi adına cumartesi sohbetlerini gerçekleştirir. Şiirden uzak düşer, fikrî mülahazalara önem verir, İslam Coğrafyasının kanayan yaralarına merhem olmak ister, düşünceleriyle. Ümmet anlayışının gerekliliğini ön plânda tutmaya dikkat çekici konuşmalarıyla herkese olması gerekeni ifade eder.

O, imza günü düzenlemez, yazdıkları eserleriyle. Yayınevi’ne gelir, Diriliş Partisi’ne gider. Çıkan kitaplarını tanıtmak için salon toplantıları yapmaz. O şehir senin bu şehir benim düşüncesiyle dolaşmaz. İltifat beklemekten uzaktır. Diriliş’i benimseyeni, “Diriliş Eri” sayar.

Bu bilgileri, okuduğumuz “Sanat ve Düşünce Dünyasında Sezai Karakoç” adlı eserden aldık. Sezai Karakoç’un manevî evladı-Diriliş Eri Şakir Diclehan, Üstadı için bu eseri kaleme almıştı, 1980’de. Üzerinden 35 sene geçen eser, yeniden şekillendi, ikinci basımla. Sezai Karakoç’a dair yazılan eserleri okurken, diğer eserlerden fazla bir haz aldığımızı belirtelim. Sezai Karakoç ile tanışmaları üzerinden kırk yılı geride bırakan Diclehan, hatıralarını, düşüncelerini, Diriliş’i ele alırken kitap çerçevesinde o dönemlere ait edebî-siyasî durumu ara ara vermektedir. Bu eseri, daha kalıcı yapmaktadır, bir yönüyle. Elbette eserin kimi yerlerinde tashih gerektiren yazım hususları vardır, her eserde olduğu gibi. Bu çalışmanın 1980’de gün yüzüne çıkması ve 2015 içinde ilâveli basımı, eseri kütüphanelerde aramaktan vazgeçirmiştir, okuyucusunu, araştırmacısını.

Dikkat çekici olan husus, Sezai Karakoç’un bir fotoğraf karesinin olmayışı… Sadece kendi iç dünyasından ve Sezai Karakoç’tan dinlediği hatıralarla örülü görünen eserde Necip Fazıl’a da yer verilmiş. Sezai Karakoç’un yetişmesinde önemli payı olan Necip Fazıl’ı farklı yönleriyle tanımakta, okur. Büyük Doğu Dergisi ve Büyük Doğu Cemiyeti ile Diriliş Dergisi ve Diriliş Partisi. Necip Fazıl, bir çok dalda eser vermiştir, piyesler dâhil. Sezai Karakoç, sadece roman kaleme almamıştır. Sezai Karakoç şiir çevirisi yaparken Necip Fazıl’da bunu görmüyoruz. Büyük Doğu partileşmekten çekilirken Sezai Karakoç, partileşmekten uzak durmamıştır. İki isim de tek başına ayakta durmaya çalışmış. Necip Fazıl, Demokrat Parti’den özellikle Adnan Menderes’ten destek alırken Sezai Karakoç Diriliş’i sadece eserlerinden gelen gelirle sürdürmüş. Büyük Doğu ve Diriliş, maddî sıkıntılarla karşı karşıya kapanınca çıkmamış. Dönemlerle yayınlanmış. Her iki dergi de kimi zaman gazeteye dönüşmüş. Her iki isim de fikir boyutludur. Büyük Doğu’da Milliyetçilik kimi alanlarda yoğunken Diriliş’te Ümmet baskındır. Her iki isim de dava bildikleri düşüncelerinden vazgeçmemiş. Necip Fazıl, etrafında kalabalıktan hoşlanırken Karakoç, sessizliği seçmiş. Aslında olanı-biteni kitaptan okumak gerekir. Bizim belirttiğimiz sadece birkaç ayrıntı.

LİM Yayınları’ndan çıkan Sanat ve Düşünce Dünyasında Sezai Karakoç, 668 sayfalık bir başucu eseri. Sezai Karakoç’un yazmadığı, hatıralarına almadığı ikinci hatıra kitabı gibi görünen eser, biyografi olmaktan öte, Diriliş’in Tahlili. İnsan ömrünü adadığı düşüncesi için kaleme alınan eserleri görünce mutluluğun zirvesinde, yalnızlığı, nisyanı unutur. Hayatta iken hakkında en çok eser kaleme alınanlardan olan Sezai Karakoç’un toplum nezdinde daha iyi anlaşılması için Şakir Diclehan’ın ikinci kez kaleme aldığı bu eserin okunması, Diriliş’i tanımak ve anlamak için oldukça önemli.

Kitap Kimliği: Sanat ve Düşünce Dünyasında Sezai Karakoç

Yazarı:  Şakir Diclehan

Basım Tarihi: 2. Basım 2015

Sayfa Sayısı: 668

Yayıncı: LİM Yayınları

Bu yazı toplam 4543 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim