• İstanbul 15 °C
  • Ankara 17 °C

Sayın Cumhurbaşkanımıza Açık Mektup

M. Ali ABAKAY

Sayın Cumhurbaşkanımıza Açık Mektubu yayınlayıp yayınlamamak arasında oldukça tereddüt içinde kaldım.

İşimiz-gücümüz, yoğunlaştığımız Şehir Araştırmaları Merkezi. Bir dönemin Kültür ve Turizm Bakanına Açık Mektup’u yayınlamamız üzerinden yıllar geçti.

Sayın Cumhurbaşkanımız, “Eğitim” ve “Kültür” üzerinde durmuştu, bir konuşmasında. Biz, Şehir Araştırmaları Merkezi ile bu eksikliğin her ilde, tabandan tavana doğru gelişmeye ivme kazandıracağına ve tavandan tabana doğru bir değişimi sağlayacağına inanıyoruz.

Bu mektubu yayınlarken, samimî duygularla hareket ediyoruz. Şehir Araştırmaları Merkezi'ne dikkât çekiyoruz. Ülkemize yönelik kültürel projemizi, herkesle aynı anda paylaşmak istiyoruz.

AÇIK MEKTUP

Sayın Cumhurbaşkanımız;

Her şehirde en az birer üniversitemiz mevcuttur. Bu üniversitelerimizin her birinde o şehre ait bir Şehir Araştırmaları Merkezi maalesef bulunmamaktadır. Hiçbir üniversitemizde o şehre dair mimarî, tarihî, kültürel seçmeli derse rastlamıyoruz.

Şehirlerle ilgili araştırmaları bulunan isimlerin, yayınları olanların üniversitelerde bu bilgilerini paylaşma şansı bulunmamaktadır. Kişi, onlarca sempozyumda bildiri sunmuş, ALES- Yabancı Dil gibi engellerle üniversitede yerini bulamamaktadır.

Üniversitelerde yerleşik bir çok akademisyenin ürettiği makale sayısı, üniversite hayatı boyunca on beş- yirmi adedi bulamazken, şehirlerle ilgili araştırmacıların onlarca şehir konulu çalışması-kitabı mevcuttur.

Bir şehirle ilgili araştırmaları bulunan, kitaplaşan, sempozyumlara katılan, makaleleri yayınlanan kişi ya da kişilerin üniversitelerce aranması gerekirken, maalesef akla, hatıra gelmeleri söz konusu değildir.  

Şehir Araştırmaları Merkezi Projesi'ni medeniyetin yeniden ihyası şeklinde düşünüyoruz. Şehrin ve dolayısıyla şehirlerin toplamı eserlerin bir araya getirilerek, yazılı-görsel-sesli malzemenin her konuda isteyene açık olması, kültürel zenginliğin dünden günümüze yansıması olacaktır.

El yazmalarının çoğunun yitiklere karıştığı ortamda gazetelerin, dergilerin kültürel hayatımızdan el-etek çektiğini, sahaflarda sürekli dışarıya satılan eserlerden anlıyoruz.

Her şehire ait yazılı-sesli- görsel malzemenin bir araya getirileceği birer merkezin, eserlerin ait olduğu şehirde açılmasını arzuluyoruz.

Milli Eğitim Bakanlığımıza bağlı okullarda kütüphanelerin faal hale getirilerek şehirlerle ilgili çalışmaların başlatılmasını istiyoruz.

Her şehirde, şehrin birçok yönden ele alınıp tanınması ve tanıtılması, sosyal ve kültürel etkinliklerin gerçekleşmesi, toplumun küçüğünden büyüğüne, bilgesinden profesörüne, her yaşa ve mesleğe hitap edecek yapıya sahip Şehir Araştırmaları Merkezi, eğitimle kültürün herc û merc olduğu, bundan bilginin nevş û nema edileceği mekândır.

Her şehirde mevcut Kültür ve Turizm Müdürlükleri, şehri kuşatıcı müdürlük vasfından azat edilerek, resmî işlerle işlemlerin gerçekleştiği müdürlük konumuna dönüştürülmelidir. Her şehrin kültür ve turizm müdürünün o şehirle ilgili eserler yazmış, konferanslar vermiş, sempozyumlara katılmış olması şartıyla müdür olması gerekir.

Devletin kültür ve turizm alanında temsilcisi olan Kültür ve Turizm Müdürlükleri’ne getirilecek isimler, hakikaten siyasetten bir parça uzak olmalıdır, yerel alanda halka, şehirle, yazarlarla şairlerle çizerlerle ilişkileri iyi olanlar arasından seçilmelidir. Kültür ve Turizm Müdürünün alanında devletin temsilcisi olduğu şehirde şehri, ilçeleriyle, köyleriyle çok iyi bilen turizm rehberinden fazla bilgisi olmalıdır.

Kültür ve Turizm Müdürünün çok bilgili kimse olmasının yanında çalışacağı şube müdürleri, çalışanlar aynı oranda bilgiye bilgi katmalıdır. Şube Müdürleri ve diğer çalışanlar, masa başı görevlerinde yazışmalardaki maharetlerini, şehre dair araştırmalarda göstermelidir.

İl Kültür ve Turizm Müdürlükleri’nin yayınladıkları çoğu broşür ve kitapçık, adeta her sene yazısı aynı, fotoğrafları değişken halde yayınlanıp durur. Bilgi yanlışlıklarını görmeyen, on seneden beridir yayınlanan bu broşürlerde ve kitapçıklarda mevcut hataların farkına varılmaması ne acı bir durumdur.

Bir ara bu yanlışlıkların yerine doğrularını ikâme etmek istedim.

Bulunduğum ildeki müdürlüğün birkaç kez yayınladığı bir kitapta mevcut hataları-affedilmez yanlışlıkları listeledim. Gelen cevabî yazıda bu kitapçığın toplatılacağına dair rivayet söz konusu idi. Yanlışlıklarla dolu kitapçıkla bir şehrin tanıtımı olamazdı.

Bu kitapçıkta Şehrimizin bir ilçesindeki camiin 1500’lü yıllarda Selçuklularca yapıldığı yer alıyordu. 1091-1092’de dünya değiştiren Selçuklu Hükümdarı Sultan Melikşah’ın Diyarbakır Kalesi’ndeki burcu 1298’de yaptığı yer alıyordu. Hani’de mevcut su kaynakları aynı şekilde Çermik’te gösteriliyordu. Diğer hususları belirtmiyorum.

Bakanlığın şehre dair sitesinde Diyarbakır Merkez’de on altı (Rakamla 16) kalenin yer aldığı söyleniyordu. Yazdığımız bir itiraz üzerine bunun araştırılacağı ve sonucun bildirileceği ifade ediliyordu. Nihayetinde tek kalenin bulunduğu şehir merkezinde 15 hayalî kalenin siteden kaldıırlmasını sağladık.

Diyarbakır’ın Müslüman Araplarca işgal edildiğine yer veren siteye yine itirazımız oldu. Şükür ki bu hata da yıllar önce düzeltildi.

Bunları yazarken belgelendirmemizi isteyenler olabilir, aslında. İlgili İlden gelen yazı, tarafımızdan dosyalandı.

Ashab-ı Kehf’e dair araştırmalarımız oldu, Ulu Camiin kilise-katedral olmadığı belgelendirildi, İslâmın ilk Valisi Sultan Sa’sa’a hakkında en çok yazan biz olduk, kabrinin daha önce olduğu alana iş yeri yapılmasını engelleyici yazılarımız oldu.

Şehrin ilk Sahabe Valisi Sultan Sa’sa’a’nın naaşının defnedildiği ikinci mekân hakkında yer bilgimiz olmasına rağmen, nokta bilgimiz olmadı. Vakıfların el koyduğu şu andaki mekânın garip şekilde düzenlenmesi o denli iç acıtıcı oldu.

Diyarbakır’da Mervanî Dönemi Camii’n yerine turistik tesis yapılacakken itiraz sesimizi yükselttik. Şehrin merkezinde Dağ Kapı 1. Burç ikinci katında bulunan mekânın ibadete açıldığını günümüzde gördük. Lakin bu burcun onarımı sonrası turistik tesis için hazırlandığını çok önceleri bilen biri olarak, dönemin kimi şahıslarıyla ters düştüğümüzü ifade edelim.      

Diyarbakır’da Sur İlçesi’nde yer alan yapıları, kültürel durumu, sosyo-ekonomik yapıyı içine alan birçok kitabımızı kendi imkânımızla yayınladık.

Bir konu hakkında oldukça üzüldüğümüzü ifade edelim. Hazreti Süleyman Camiine giderken solda yer alan kısmın kentsel dönüşümle yıkıldığını öğrendiğimizde açık alanda bir mescidin ortadan kaldırıldığını, yeri satılmış olmasına rağmen “Hamza Beg” olarak bildiğimiz Camii’nin yıktırılacağını haber aldık. Bu camii hakkında birçok yazı kaleme aldık, yerele ve ulusala taşınan makalelerimiz oldu. Nihayetinde bu yer, tarihî yapı olarak tescil edildi de bir gecede kemerli bölümleri yıktırıldı, kapısı taş duvarla örüldü.

Geçenlerde Sur’daki Temel Atma Töreni veya Surdaki Hz. Süleyman Camii Çevresinin Düzenlenmesi amaçlı toplantıda STK Temsilcisi olarak bulundum. Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Mehmet Özhaseki’yi dinledik.

Bu alana dair zor dönem içinde yazdıklarımızı göz önüne getirdik, yaptığımız çalışmalarda ne denli yalnız kaldığımızı düşündüm.

Elbette Sur’da acı veren durumlar, ayrı konu değildir. Nihayetinde sadece Sur kapsamında on kitap kaleme almış biri olarak, sessizliğe, nisyana itirazımız olmadı, bu arada. Madem “Sur” yeniden inşâ edilecek, bizim de söyleyecek sözümüz olmalıdır, bu arada.

Yazdıklarımız içinde sadece bu konular yok, elbette.

Şehrimizde Bir kütüphanenin-külliyenin açılacağını belirtmiştiniz, Sayın Cumhurbaşkanım.

Bu çalışmada şehrimizde yapılan iki toplantıda çağrılı olarak bulundum. Birçok güzel kararlar alındı. Ali Emirî Külliyesi içinde “Şehir Araştırmaları Merkezi” ismini verdiğimiz projemizin detaylarını yetkililerle paylaştım. Şehrimiz için bir Basın Müzesi, Fotoğraf Müzesi, Mutfak Müzesi, Tarih Müzesi, Hattat Hamid Müzesi ve Atölyesi olmak üzere birçok konuda fikir belirttik.

En son 18 Mayıs 2016’da İstanbul Süleymaniye El Yazmaları Kütüphanesi’nde yapılan toplantıya çağrıldık. Konu Hattat Hamid Aytaç idi. Bu toplantıya Diyarbakır’dan katılan biri olarak düşüncelerimizi talebeleri huzurunda belirttik.

Kültür ve Turizm Bakanının değişmesiyle birlikte yapılan toplantılarda alınan kararların hayatiyet bulmasını bekledik. Yaptığımız çalışmaların neticelenmesini arzuluyorduk. Bakanın değişmesiyle birlikte bu projenin durdurulduğunu öğrendik.

Bizim ısrarla “Esfel” olarak adlandırdığımız, projede “Hevsel Bahçeleri” olarak geçen alanla ilgili bir sempozyuma katılmış, yıllar öncesinden günümüzdeki durumu hayal etmiştik. Ne yazık ki soran yok, bilgi sahibi olmak isteyen yok.

Kırklar Dağı’na dair çok geniş bir araştırmamız oldu. Bu tepelik alanla ilgili birçok makalemiz yayınlandı. Hatta orada bulunduğu söylenen Kırklar Kilisesi’nin yerinin tepelik alanda olmadığını yayınladığımız bir fotoğraf karesi ile tespit ettik. Kırklar Dağı, halen bir ur misali şehir gündeminde yapılacak ameliyatı bekliyor.

Sayın Cumhurbaşkanım!..

Bunları size, neden yazıyorum?

Elbette bu güne kadar, otuz seneden beridir sürdürdüğüm çalışmalarımızı anlatmak için değil.

“Şehir Araştırmaları Merkezi” ismini verdiğim seksen bir ilimizi aynı çatı altında toplayan bir projemiz var. Bu projeyi günümüze kadar tek başımıza yürütmeye çalıştık. 

“Yüz Dünya Şehri” adını taşıyan ve Şehir Araştırmaları Merkezi ile aynı özelliği taşıyan tamamlayıcı çalışmamıza devam ettik.

Türkiye Yazarlar Birliği Sitesi’nde bu güne kadar yüze yakın makalemiz, sadece Şehir Araştırmaları Merkezi ekseninde yayınlandı.

Bu açık mektubu yayınlamamızdaki amacımız, kültüre ve eğitime dair yapmak istediklerimizin önemini gündeme taşımaktır.

Sizin samimî olarak ifade ettiklerinize bir şehir üzerinden kültüre ve eğitime önem veren Şehir Araştırmacısı olarak şehrine, insanına, memleketine özellikle milletine faydalı çalışmalar sunma idealini hafızamızda “Şehir Araştırmaları Merkezi” adıyla canlı tutmaya çalışıyoruz. 

Özetle istenildiği zaman, Şehir Araştırmaları Merkezi Projesi için isteyen kamu kurumları ve kuruluşları için üzerimize düşen görevi yerine getirmeye hazırız. Mevcut kaynaklarımızla pilot bir merkezin açılması için mekân ve imkân sağlanması halinde, Şehir Araştırmaları Merkezi'nin ilkini kısa sürede kurmaya başlarız.

Bu merkezin her ilde yaygınlaşmasıyla ülkemiz, insanımız için hayırlara vesile olmak istiyoruz. 

Saygılarımla

Bu yazı toplam 1759 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 1
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
    Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim