• İstanbul 17 °C
  • Ankara 20 °C

Şehir Araştırma Merkezi Hayali Bir Uğraş Mı?

M. Ali ABAKAY

Bir şehirle başladık, Şehir Araştırmaları’na. Şimdi suya atılan taşın halkaları gibi gittikçe büyüdü, seksen bir ili kapsayan çalışmamız, yüz dünya şehrini içine alarak, kendi alanında bir ilki oluşturmanın hazzıyla devam ediyor.

                Her hafta temin ettiğimiz eserlerle zenginleşen bu şehir kitapları sayımız arttıkça, elbette giderleri karşılamamız zaman içinde güçleşiyor, durduğumuz yerde tekrar güç kazanarak bu ideali gerçekleştirmeye çalışıyoruz.

                Şehir Araştırmalarımızın devamlılığında öncelikli olan konu hakkında yazdığımız eserlerin okur bulmasıdır. Daha önce de belirttiğimiz hususta, maalesef kitap okumanın rafa kalktığı söylenen ortamda biz, başkalarının yerine de okumaya devam ediyoruz, gibi. Ayda en az yüz adet kitap satın aldığımız Şehir Araştırmaları Merkezi’ne katkı amaçlı kaynak eser sunan dostlar olur, arada bir. Sahaflardan temin ettiğimiz kaynak eserler, oldukça toplam tutmaktadır. Bu yoğunluk içinde söz verdiğimiz kimi dostlarımıza yazdığımız kitapları göndermede bile zorluk yaşadığımızı belirtelim.

                Kimi illerde yayınlanan kaynak eserlere ulaşmanın güçlüğü söz konusu. Şehir Araştırmaları Merkezi’nin Diyarbakır kaynaklı oluşu, kimi ön yargıların sahibi olanların olumsuz bakışlarına muhattab oluşumunuza sebebiyet verdi.

                Bu merkezin Diyarbakır’da oluşu, İstanbul’a ilişkin beş yüzden fazla eserin bir araya getirilmesine engel değildir.

                Bu merkezin Diyarbakır’da oluşu, Ankara’ya ait yüzleri geçen kitabın temin edilmesine engel teşkil etmemiştir.

                Bu merkezde Muğla, Mardin, Manisa, Muş, Mersin, Malatya birer kitaplıkta yerini almıştır.

                Bu merkezde Sakarya’ya ait yüze yakın kaynak eser, Siirt, Sinop, Sivas, Şırnak, Samsun, Şanlıurfa ile yan yana durur.

Şehirleri ele alan kitapların kavga etmediği kitaplıklarda, insanların kendi aralarındaki meseleleri çözüme ulaşmamışsa, problem kendi mantığımızda çözümlenmedikçe, ön yargılar ortadan kalmayacaktır.

                Erzurum’a dair yüzü aşkın kaynağa sahip Şehir Araştırmaları Merkezi’nde yüz yirmi eseri daha katacağız, yakında.

                Kahramanmaraş ile ilgili kitaplık, yüz kaynağı aşmış durumdadır, fazla çalışma yapmadığımız halde.

                Sadece Çanakkale ilimizle ilgili yüzün üzerinde kaynak temin etmişliğimiz, Çanakkale Kitaplığı’nın tamamlandığını göstermez.

                Bu kitapları, kaynak eserleri hangi ilde bir araya getirirseniz, aynı ön yargılar ortaya çıkar. Ardahan’da kurarsanız, Artvin, Ağrı daha eski geçmişe sahip olduğunu ifade eder.

                Gümüşhane dururken, dün ilçesi olan Bayburt, Siirt dururken dün ilçe olan Batman’a itirazların önü kesilir mi?

                İstanbul’da Diyarbakır ile ilgili, iki yüz, üç yüz kaynak esere rastlamanız mümkün değildir. İstanbul’da fazla bulunmayışımıza rağmen, Diyarbakır’da beş yüzü aşkın İstanbul kaynağını ve çoğunu parasıyla temin etmemizin nesi sorgulanabilir? Beher kitabın adedi bazen 500 TL’yi geçmektedir, 1000 TL’yi bulan kitap yok değil.

                Seksen bir ili bir araya getirme çalışmamız, önceden belirttiğimiz gibi, her hangi bir destekle, projeyle ortaya çıkan çalışma değildir.

                Biz, karşılık beklemeden, bir maaş almadan, her ay kendi maaşımızdan kesinti yaparak,  kaynaklarla zenginleştirdiğimiz merkezde, okur bulan kitaplarımızın gelirini de dönüşü olmayan bu yola harcamaktayız.

                Biz, ticarî düşünmediğimiz alanda, istemiş olsaydık kırk bini aştığını varsaydığımız merkez materyaline otuz sene içinde günümüz parasıyla yüzbinlerce lira harcamazdık, milyarca liralık tutara denk gelen günümüz toplamla istediğimiz gibi yaşar, istediğimiz işletme sahibi olur, istediğimiz şehirlerde tatile gider, istediğimiz evlerde otururduk.

                Bunların hiçbirini yapmadık, yapmaya niyetimiz olmadı. Merhum Ali Emirî Efendi’nin izinden giderek, kendi çerçevemizde tespit ettiğimiz ilklere bağlı kalarak, kütüphaneciliğin her alanını, Şehir Araştırmaları Merkezi’ne okurun, araştırmacının ihtiyaç duyacağı eserleri de temin ederek, mevcut olan kaynakları güncelleştirmeyi de ihmal etmemeye çalışıyoruz.

                Büyükşehirlerde olmayışımız nedeniyle kaynak eserlere sahip olmamız, bize eserlerin çoğunu indirimli almamıza engel teşkil etmekte, ulaşma imkânı bulamadığımız eserleri, çok sonra iki-üç katına bir fiyatla sahip olma mecburiyetindeyiz. Kimi Belediyelerin ve Valiliklerinin yayınları da ücretli olduğu için, onları temin etmemiz güçleşmektedir. Mevcut diğer Belediyelerle Valiliklerden gelen ücretsiz yayınların birçoğu, broşür, kitapçık, tanıtım rehberinden ibarettir. Özel yayın evlerinden temin ettiğimiz kitapların şehirle sınırlı oluşu, her yayını alma isteğimizi maddî sıkıntılardan dolayı etkilemektedir.

               Dernek oluşumuna girmemek, şirketleşmemek, belli bir adreste bulunmamak bu alanda muhattabına güvensizlik vermektedir. Kişinin eğitimci oluşu, bu alanla ilgili kitaplar yazması, sempozyumlara iştiraki, gazete ve dergi yazarlığı, TYB gibi seçkin bir sitede yıllarca yazmakta oluşu, yerel ve ulusal televizyon programlarına katılmamız fazla önemsenmedi. Birçok kurum resmî yazı talep etmekte, faks, site, mühürlü antentli yazılar istemektedir.

Bu işte dikiş tutturmanın, çağın hastalığı olan reklâm ve pazarlamayla mümkün olduğunu bilmiyor, değiliz. Bu tarifin dışında olan kişiliğimiz, belirtilen elbiseyi giymekle deli gömleği giyme arasında fark görmemektedir. 

                Biz, bu yola koyulurken tüm gücümüzle, alnımız açık başımız dik çalıştık, çabaladık.  Tüyü bitmemiş, doğmamış bebekten öksüz ve yetim çocuktan, yaşlı, çaresiz insanımıza kadar herkesin hakkı bulunan, devletin projelerle dağıttığı paraya, desteğe sıcak bakmadık.

Bir dönem projeler üzerinden kâğıt üstünde trilyonlarca liranın nasıl hebâ edildiğini gördük, parası alınan projelerin aslında hak edilenin çok üstünde meblağlar olduğuna tanıklık ettik. Fakirin ve fukaranın hakkı olan, iyi niyetle yola çıkılmış, sosyal riskleri azaltma, toplumlarda dengeleri sağlama amaçlı projelerin har vurup harman savurma anlayışıyla nasıl istismar edildiğine vakıfız, hepimiz gibi.

Biz, istedik ki ortaya bir eser çıkaralım ve beğenilen bu çalışmanın her ilde yaygınlaşmasının önünü açalım.

Ne yazık ki büyükşehirde böylesi bir çalışmaya, üniversitesi dâhil, belediyesi eksik değil, diğer kurumlardan bir yakınlık duymadık, üç yüz- beş yüz metrekarelik alandan ibaret yapılardan birinin tashihi yapılmadı. Tahsis taleplerimizin kimisi için referans istendi, milletvekili baskısının olması istendi, “Ankara’dan iş bağlanmasa bir şey yapılmaz.” denildi.

İstediğimiz, yerinde görülseydi, bizi yarım saat dinleyen olsaydı, bu merkezin ortaya çıkışı en az beş sene önce gerçekleşirdi.

Bu merkezin kurulmasında destek kabul etmeyişimiz, kimsenin gölgesinde kalmama isteği oldu. Anlaşılmama kadar zor bir durum olmaz, ilgilendiğimiz sahada. Anlayan çıkıncaya kadar, eşi-benzeri bulunmayan bu merkeze hayatiyet vermek için sağlığımızdan da taviz vereceğiz, bir mal-mülk sahibi olmayı reddettiğimiz gibi.

Bu merkezi, olumsuzlukların önüne geçmek için mekân olarak, farklı bir şehir düşünmedik, değil. Bilmediğimiz, uyum sağlamakta zorlanacağımız, giderlerini karşılamakta güçlük çekeceğimiz büyükşehirde destek bulmama endişesi, mekân değişikliğinin olmasını gerçekleştirmedi.

Biz, tarihi, kültürü, sanatı, edebiyatı, mimarîyi, musıkîyi ve onlarca alanla ilgili çalışmayı tek bir çatı etrafında buluşturarak, son yüzyıldaki en önemli yatırımın medeniyetin yeniden ihya ve inşâ hareketi olarak gördüğümüz Şehir Araştırmaları Merkezi’nde şekillenmesini arzuladık.

İkide bir yetkililer demiyor muydu, “Bu şehirlerin eksik kalmış, tamamlanmamış yönlerde objektif olunmadığı için gelişmeleri, istenen yönde değildir.”

Biz, trilyonlarca liralık AR-GE çalışmasıyla bile varılmayacak aşamaları geride bıraktık, trilyonlarca liraya alınması mümkün olmayan kaynakları temin ettik, birkaç yüz bin lira tutan mekân sağlayamadık. 

Kültüre, sanata, edebiyata, tarihe, mimarîye, musıkîye ve onlarca alanı içine alan Şehir Araştırmaları Merkezi, bir otele verilen, çimentoya-demire dönüştürülen teşvik kadar mı kıymete haiz değildir.

Bu merkezin yarın her ilde açılacağına kendi ismimizin ne olduğu kadar eminiz. Şehir Araştırmaları Merkezi’nin ne olduğunu bilmeme ayıp değildir, yıllarca yüzü aşkın makaleye bu köşede, sayfada, kitaplarımızda yer verdik.

Ya biri bize “Deli” desin ya biri insafa gelerek, yaptığımızın memlekete, millete ve devlete faydalı bir iş olduğunu söylesin. Seksen bir ilin ve yüz dünya şehrinin kardeşliğine kimsenin itirazı olmamalı. Bu şehirlerin tümü bizimdir, aslında; kendi coğrafyamızın şehirleri.

Bekliyoruz, Efendim!..  

Biz, çalışacağız sizden ses gelinceye kadar.

Millî Piyango Bileti almadık, almayacağız.

Bahis, İddia gibi kumar oyunlarına bulaşma niyetimiz olmadı, olmayacak.

Hiçbir holding sahibine açmadık, yüreğimizi.

İş adamlarının etiketini kabul etmedik, hiçbir zaman.

Bekliyoruz, Efendim, bu kitaplar sahaflara düşmesin, değerinin çok altında. Hayal ülkemizin bilgi ve erdem çeşmesi kurumasın.

 “Bu ülkenin çocuğu, genci, yetişkini, yaşlısı, öğretmeni, avukatı, işsizi, güçsüzü, akademisyeni, ilme ve irfana gönül vermişi, müşterisi olacak bu merkezden ücretsiz faydalansın.” diye bizi geciktirme, zamanımız oldukça dar.   

Bu yazı toplam 1267 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim