Şehir Araştırmaları Merkezi (ŞAM) İsminin Kaynağı Üzerine

M. Ali ABAKAY

Bir merkezin faydasını, gerekliliğini, olmasının ehemmiyetini dile getirmenin sadece yazıyla sözle açılmasına vesile olacağını düşünmenin günümüzde gerçekleşmeyecek duaya “Amin!..” deme kabilinden olduğunu bilenlerden biri olarak, mevcut ortamda fazla maddî bir harcama yapmadan, sıradan bir sempozyumun giderlerinin altında bütçeyle gerçekleşebilecek projenin, başkalarınca gerçekleştirilmesi, dev bir bütçeyi gerektirir.

Bir merkezin açılması için komisyon kurulması, komisyon üyelerinin aylarca toplanması, AR-GE  Çalışmaları, merkezin kurulacağı yerin belirlenmesi, etüt çalışmaları, merkezin oluşturulması için harcanacak giderler kaleminin belirlenmesi, yapılacak yerin ihale edilmesi, ihale edilen yerin bitirilmesi, bitme aşamasına gelen mekânın  eksikliklerinin tamamlanması, demirbaşının alınması, dekorasyon-mefruşat-mobilya işlerinin bitirilmesi, merkezin başına daha önce belirlenen değil, istenilen kadronun atanması,…

Uzunca uğraştan sonra merkezin işlerliği açısından son fırça darbelerinin yapılarak, tablonun tamamlanması. Sonrasında devasa büyük açılışın gerçekleştirilmesiyle yazılı-sesli-görsel medyada ilan edilmesi.

Birçok merkezin işlerliğini, kuruluş amacını, günümüzdeki konumunu anlatacak bir makale yazmaktan uzağız,  anlatacağımız kendi hikâyemizdir. Bu sebeple yazılarımızı takip edenlerin, Şehir Araştırmaları Merkezi üzerinde duracağımızı tahmini güç değildir.

Ömür sermayesini harcadığımız ve daima dile getirdiğimiz bu hususun ülkenin her alanda ihtiyacına cevap verecek bir oluşuma zemin oluşturacağını söylersek, bunun dayanak noktalarını merak edenler olabilir.

Şehir Araştırmaları Merkezi düşüncemizi kimi yazılarımızda dile getiren biri olarak, bu merkezin yayınlarının tarafımızdan umuma kitap olarak basıldığını, isteyenlerin bu kitaplardan yola çıkarak, merkezin neden önemli olduğunu yayınlardan araştırması gerektiğini ifade edelim, öncelikle.

Kimi üniversitelerin bu merkez adını kullanarak, daha önce açıkladığımız kısaltmayı da kullandıklarını öğrenince, kimi illerde bu merkez ismindeki “Şehir” yerine “Kent” ibaresinin getirildiğini görmüş biri olarak, üniversitelerimizin açacakları merkezin ismini masraf etmeden bulmalarının ne kadar incitici davranış olduğunu yerinde gördük.

“Diriliş” denince aklımıza Sezai Karakoç gelir, kuşkusuz. Kimisi bir Rus Yazarı’nın eserini de düşünebilir. Romanı düşünenin dünyası, o yazarla çevrilidir. “Sezai Karakoç” denince Dirilişin bir dergi olarak çıktığını, gazete olarak yayınlandığını, yayınevi adı olarak kullanıldığını, siyasî bir parti ismine kaynaklık ettiğini, Sezai Karakoç’un son yüzyıldaki fikir akımlarının bir temsilcisi olduğunu ilk elde düşünüyoruz. Bir gazetenin bu ismi izinsiz kullanarak çıkmasının uzun zaman gündemi meşgul ettiğini, bu davranışın hoş karşılanmadığını söylemeye gerek var mı?

Şehir Araştırmaları Merkezi, etiyle kemiğiyle kendi buluşumuz, kendi evladımız gibi bir idealimizin adıdır. Adına kitapların çıkarıldığı, bir düzine kitabın bu isimle çıktığı ve şartlar elverirse onlarca kitabın da çıkacağı bir merkez adı.

Günümüzde bir çok edebî akım, fikrî oluşum isimlerini resmî kurumlara tescil mi etti, biz bunun patent hakkını alalım? Biz, bir ilaç firması değiliz ve üretilen ilacın adı değil, bu isim. Biz, otomobil üretmedik, ticarî bir kaygımız yok.

Üniversitelerde bu isimle açılacak merkezlere dair bir şerh olarak düşünülmeli, yazımız. Üniversiteler, kimi özel kurumlar böyle orijinal bir ismi kullanıyorlarsa, “A…. Üniversitesi Şehir Kültürü Araştırma Merkezi” desin, “B… Üniversitesi Şehir  Tarihi Merkezi” desin, bir başkası “C… Üniversitesi Kent Merkezi Araştırmaları” desin.

Şimdi biz, bu başkasına ait ismi kullanma gafletine ve delaletine düşersek, üniversiteler mahkemeye koşar, adaletin tecellisi için avukatlarını devreye bırakır.

Özellikle uyarmakta fayda görüyoruz, bu isimle hiç kimse bir merkez açamaz, açmamalıdır, açması mümkün değildir. Yazdıklarımız ve açıkladıklarımız, yayınlarımız bu merkezin kurucusu olarak, tarafımıza ait bir isim hakkının olduğudur. Bunun ihlâl edilmesi durumunda avukat tutacak kadar zengin değiliz, lakin bu yazıyı kaleme aldığımız şekliyle savunmamız, makaleyi mahkemeye belge olarak sunmak olacaktır.

Neden üniversitelerdeki kimilerinin intihalle ünlendiklerini hala anlamadınız mı?

Tezler, intihallerden fıkır fıkır kaynamaktadır.

Üniversitelerimiz, dünya sıralamasında ilk beş yüz arasında kaçıncı sıradadır?

Kuruluşların kimileri böyle bir isim yerine üç kelimelik başka bir isim bulamaz mı?

Düşüncenin kısırlaştığı ortamda üç kelimeden ibaret intihalin önemli bir durum olmadığını söyleyenler çıkabilir.

Biz, böyle bir devranda, ortamda yaşıyoruz.

Sahi Şehir Araştırmaları Merkezi (ŞAM), sıradan bir isim mi?

Çok mu zordur, benzeri bir isim bulmak?

Bunu sorumsuzca kullananlara sormalı!..

Üniversiteler, özel kurumlar-kuruluşlar cevap verme hakkına sahip.

Sahi, bu isimle yıllar önce kurduğumuz sanal-sosyal ortamda Şehir Araştırmaları Merkezi için ne demeli?

Siz, Şehir Araştırmaları Merkezi yazarak, sosyal medyada bir tarama yaparsanız, www.tyb.org.tr ’de yer alan kaç makaleyle, araştırmayla karşılacaksınız? “Şehir Araştırmaları Merkezi”  adıyla sosyal medyada bir grup olduğunu, binlerce üyeye sahip bulunduğunu nasıl izah edeceksiniz? Yayınlanan merkezin kitaplarını, nasıl değerlendireceksiniz?

Bizi meşgul edecek işleri mi sevmektedir, bu zevat?

Şimdi bu işlerin telif hakkıyla uğraşmak için ömrümüzün kalan yıllarını mahkeme kapılarında mı tüketelim?

Maalesef, durum, bu.

Bu yazı toplam 812 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim