• İstanbul 17 °C
  • Ankara 11 °C
  • İzmir 14 °C
  • Konya 11 °C
  • Sakarya 16 °C
  • Şanlıurfa 16 °C
  • Trabzon 16 °C
  • Gaziantep 9 °C
  • Bolu 11 °C
  • Bursa 16 °C

Şehir Araştırmaları Merkezi’nin Gerekliliği Üzerine

M. Ali ABAKAY

Uzun zamandır Şehir Araştırmaları Merkezi hakkında çalışmaları olan biri olarak tanınmaktayız, tanıyanlar oluyor. Bu merkezin nerede olduğunu soranlar var, gelip ziyaret etmek isteyenler var. Merkezin daha açılışının yapılmadığını, yer temini yapılmadığı için merkezin ancak ileride açılacağını söylemekteyiz, dostlarımıza.

Bu merkez için birkaç eşe-dosta durumu arz ettik, yardımcı olamayacaklarını ifade buyurdular. Resmî manada olmasa da bir kuruma söz konusu çalışmalarımızı ifade ettik, cevap veren olmadı, henüz. Bizim bir ticarî kaygımız, beklentimiz olmadığı için, geç açılsa bile üzerine düşen görevi yerine getirecektir, Şehir Araştırmaları Merkezi.” Geç olsun güç olmasın, hayırlı olsun, geciksin.” Tesellisiyle, bekliyoruz, açıkçası.

9-Haziran-2014’de gelen bir telefonla müjdeli haber vereceğini belirten bir dostumuz, “Mervanî Camii” hakkında çalışmaların resmîleştiğini belirtti. Kendisine teşekkür ettik, katkıları bulunan bu dostumuza müjdeli haberle şehrimize unutulan, alanla ilgili çalıştığını belirtenlerin habersiz oldukları bu mekânın başka amaçlarla kurban edilmeyişinden duyduğumuz memnuniyeti paylaştık.

Sultan Sa’sa’a ile ilgili elimizde bulunan orijinal kareleri, isteyen olmadı, yazdıklarımız sadece arşivimizde kaldı. Bu mekânın şu andaki konumuna dair aldığımız haberler söz konusu. İleride meraklısı varsa-kalmışsa ve doğrunun ortaya çıkması isteniyorsa kendilerine açıklama da yaparız bildiklerimizi de yazılı olarak sunarız.

Hazreti Süleyman Camii karşısında “Kemerli Tarihî Yapı” şeklinde ancak tescillenen Camii için verdiğimiz bilgiler, yazılarımızda kaldı.

Ne ilginç bir durum!.. Sultan Sa’sa’a alanı için Kilise Müştemilatı denildi. İşin ilginci Büyükşehir Belediyesi’nin bastırdığı Siyah Beyaz Fotoğraflardan oluşan takvimde bu yapının yıkım esnasındaki görüntüsü var, Sultan Sa’sa’a Mescidi’nin. Arşivimizde bulunan orijinal kare ile önemli olan bu fotoğraf dışında oldukça bilgi ve belge söz konusu… Hala müze olarak bu alanın kalmasını isteyenler varmış… Doğrusu, ben bu alanda sade bir kabir ve bir tabela ile yeşil alanı düşünüyordum.Günümüzde ortaya çıkan manzara farklı oldu.

Hazreti Süleyman Camii karşısında yer alan ve araştırmacılarımızın içinden çıkamadığı mekâna “Değirmen” diyerek başı dik -alnı ak çıkanların, tarihi kemerlere sahip bu mekânda kemerlerin yıkımına karşı sessizliğine mana veremedik. Burası tarihi alan olarak tescil edilmişse korunmalı değil miydi?

İlgisizliğin olduğu ortamda konu hakkında konuşanların sesi çok yükseliyorsa, biz, kendimize düşen payın suskunluk olduğunu belirtmiştik, geçmişte kalan bir yazımızda. Şehir Araştırmaları Merkezi olsaydı, kurulsaydı, bu şehrin bir çok bilinmeyenine ışık tutmaya çalışırdık, bir araya getirdiğimiz çoğu bilinmeyen, unutulan kitaplarla, dergilerle, fotoğraflarla, belgelerle.

Beklentimiz, bu yazının, açıklamanın ilgililere bir mesaj yerine geçmesi. Çünkü bu merkezin oluşumu her ne kadar alt yapısıyla tamamlanmış olsa bile ihtiyaca cevap verecek mekânın olmayışı, çalışacak personelin giderlerinin karşılanmasında çekilecek zorluk, hiçbir yerden yardım almamış, almayan bizim kendi çabamızla karşılanması zor.

Şehir Araştırmaları Merkezi, bu yüzden ilgi bekliyor, uzatılacak yardım elini bekliyor. Sonuçta çağrımıza cevap bulamadığımızda elbette dar-ihtiyaca cevap vermede zorlanacağımız bir daire içinde, dar alanda çalışacağız. O zaman da şevk kırılacak, azim törpülenecek, istenilen gerçekleşmeyecek. Bu merkezimiz açıldığında şehre yapacağı hizmetler daha bir ortaya çıkacak. Sadece Diyarbakır mı? Hayır, seksen bir ilimizi içine alan ve şimdilik otuza yakın ülkeyi kapsayan, 2014 itibariyle 10 Avrupa Ülkesinin yirminin üzerinde şehrini içine alan yapısıyla, 100 Ülke ve önemli şehirlerini tanıtmayı hedefleyen bir merkez. Biz, üstümüze düşeni yaptık, yapmaya devam edeceğiz. Bu şehrin tanıtımına katkımız devam edecek. Fakat imkân tanınırsa bugüne kadar şehir için yapılan tanıtımların çok çok üstünde bir hizmetimiz gerçekleşecek. İşte bu sebeple bu merkezin sıkıntıları, belirttiğimiz noktada başlıyor.

Sahi biz, Mervanî Mescidi-Camii konusunda adım atmasaydık, ne olurdu? Şimdi bu alanda-mekânda farklı işletmeler boy gösterirdi. Bir masada sohbet ederdi, kimisi. Köpüklü kahvesini içerdi, bazıları. Entellektuel ortamda kimisi, şehre dair ahkâm keserdi. Şehri ne denli sevdiğini belirtenlerin çoğu, övünürdü burasıyla.

Tarih mi kültür mü sanat mı geçmiş mi? Bunlar, şimdilik kaydıyla kimsenin umurunda değil, açıkçası. Karpuz dedik, tadı-tuzu kalmadı, tanıtım adına. Burçlar dedik, turistik kare çekmek isteyince kadrajı yıkıkları, perişanlığı örtme-gizleme adına saklar olduk. Kadayıfla avutur olduk, kendimizi. Bir de Diyarbakır Çöreği’ni icat ettik, birkaç senedir. Bilmeyen Diyarbakırlının her sabah kahvaltısını şiş ciğerle yaptığını sanır, bunca tanıtım içinde. Kelle mumbar ile bir trend yakalanmaya çalışılıyor. Velhasıl birkaç türkü ile taçlandırılmak istenen bu tanıtım içinde sos(!) olarak Peygamber kabirleri, sahabe mezarları katılınca istenilene kavuşulduğu zannediliyor.Ulu Camii için halen katedral-kilise diyenlerimiz var, gördüğümüz kadar.

Bu yazıyı bir fıkra ile bitirelim mi? Vakt-i zamanında anlaşmazlığa düşen iki kişi, kadıya giderler, aralarındaki ihtilafı çözmek için. Yaşlı olan yayadır, genç olan atlı. Yaşlı olan ata binmek ister, genç olandan izin isteyerek. Edeb ve terbiye ile büyümüş genç, haksızlığını bilmesine rağmen yaşlıya hürmeten atını verir, kadının huzuruna çıkıncaya kadar, Yaşlı Adama.

Kadının huzuruna varılır, mesele ortaya atılır, çözüme kavuşması için. Yaşlı aniden bir atakta bulunur, bu arada:

-Kadı Hazretleri, bu genç bindiğim ata da sahip çıkacak, huzurunuzda. Kendisine sorun.

Kadı, gence atın kime ait olduğunu sorunca, genç, “Benimdir.” der. Yaşlı ve tecrübeli ve de haksız olan suçlu, “Kadı Efendi, ben demedim mi, bu genç elimdeki bana ait her şeyi almak istiyor. Bakın binerek geldiğim ata dahi şimdiden sahip çıkıyor. Yaya gelmiş, atımla buradan gitmek istiyorsa yaşlı halimle bu haksızlığa yüreğim nasıl dayanır?”

Sonuç, genç haksız çıkar, suçluluğu at meselesi ile kesinleşir.

Bizim yerleşmiş kanaatleri, yanlışlıkları düzeltme karşısındaki çabamızın karşılıksız kalması, atın sahibi iken suçlu ilan edilmemiz, yaşlı ve tecrübeli olanlar karşısındaki acemî halimiz, bu merkezin yıllardır kurulmamasının önünde en büyük engeldir.

Bilmiyorum, anlatabiliyor muyuz, doğru olanı ve yanlış olanı? Anlıyoruz ve çok iyi anlamaktayız… Yerleşmiş olan, artık kimsece itiraz görmeyen kimi yanlışlıkları her ortaya koydukça, “Bindiğim ata da sahip çıkacak, Kadı Hazretleri”

Meselenin özü bu, sonucu bu. Biz, sadece bir ilin değil seksen bir il ve şimdiden otuz ülkenin onlarca şehrini içine alan bir merkezin alt yapısını eksiksiz hazırladık. Şunun şurasında yetmiş dünya ülkesi kaldı. Dördünü gördüğümüz Avrupa Ülkeleri’nin bu yıl altısını da ekleyerek  Şehir Araştırmaları Merkezi’ne ufuk açmaya çalışacağız:

-Evet Kadı Hazretleri, bu yaşlı adam, yalan söylüyor. Ben edebim ve aldığım terbiye gereği onun yaya yürümesine vicdanım el vermediği için, inancım kabul etmediği için bindiğim attan inerek, kendisinin rahat etmesini istedim. Huzurunuza yorgun-bitkin çıkmasını istemeyişim, bu yüzdendi.

Teşekkür: Bu konuda, Şehir Araştırmaları Merkezi ile ilgili çalışmalarımızı yayınlayan, Türkiye Yazarlar Birliği’ne Sayın D. Mehmed Doğan Beyin şahsında teşekkür ediyoruz. Kimi konularda sitede yazdığımız makalelerimiz, etkileyici olmuştur.

11.06.2014

Bu yazı toplam 949 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim