• İstanbul 19 °C
  • Ankara 14 °C

ŞEHİR ARAŞTIRMALARINDA NEREDEYİZ?

M. Ali ABAKAY

Bu ülkenin bir Şehir Araştırmaları Merkezi olmadı, hiç.

 

Her ay şehir konulu basılan eser sayısını, şehirler hakkında düzenlenen sempozyumları takip etmek, oldukça güçleşti.

 

Bu alanla ilgili yayınlanan eserleri-kaynakları bir araya getirmek, kolay değil.

Her ile ait kitap, dergi, gazete, fotoğraf ve diğer malzemeleri temin, maddî doygunluğa ulaşmamış olanlar için sıkıntılı.

 

İstanbul konulu kaynakları bir araya getirmek için 365 gün çalışmak yetmiyor.

Ankara’ya dair yayınlanan eserleri, bir çırpıda temin etmek, mümkün değil.

Oturduğumuz yerde bunları konuşmak için bir elin parmağı adedine ulaşan kimse bulunmuyor.

 

Mardin’e dair kaynak eserleri, hakkıyla temin güç.

 

Diyarbakır’a dair kaleme alınan kitaplar için dünden bu güne uğraş, seneleri bulur.

 

Siz, İzmir için çaba harcarsanız, en azından bir-iki hafta kalmalısınız, İzmir’de.

 

Bir şehri ilçeleriyle ele almak için uğraş verirseniz, seksen bir ili en azından iki sene dolaşmak, her ilde bir hafta kalmayı göze almak zorundasınız.

 

Gittiğiniz ili, ilçeleriyle birlikte gezip dolaşmak, fotoğraflamak mecburiyetindesiniz.

 

Vardığınız her ilde tanıdıklar olmalı ki rahatça bir çalışma ortamında istediğiniz zaman diliminde yetkililerle görüşme imkânınız bulunsun.

 

Vardığınız ilde ulaşım için probleminiz olmamalı.

 

Vardığınız ilde kalacağınız yerin olması şarttır.

 

Üniversiteleri dolaşırken kaale alınmanız gerekir.

 

Kitapçıları dolaşırken bulamadığınız kaynak eserleri temin babında kişiler yol gösterici olmalı.

 

Kütüphaneleri dolaşırken, mevcut eserlerden fazla olanını alma konusunda yetkililerle görüşmeniz, olumlu sonuçlanmalı.

 

Seyyah olup yollara düşünce geride bıraktıklarınızı merak etmemeniz gerekir.

Bulunduğunuz şehirde temin ettiğiniz eserler için gerekli maddî kaynağınız bulunmalı.

 

Aldığınız eserleri, zamanında adrese göndermeniz gerekir. 

 

Her şehirden yaklaşık 50 kaynak eser aldığınız zaman, bunu seksen il olarak hesaplarsanız, ortaya çıkacak sayıyı siz düşünün.

Bazı şehirler için bu sayı 100’ü, 200’ü geçer. 

Bu durumda ülke çapında iki senelik dolaşmanızla işinizin bittiğini sanmayınız.

İlçeler vardır ki bağlı oldukları şehirleri yayınlar konusunda fersah fersah geçer. O ilçeleri, şehir konumunda değerlendirirseniz, sayıyı en azından 300 olarak düşünün.

 

Bu kaynaklara ayırdığınız zaman, ulaşım, konaklama, harcama için ne yapabilirsiniz?

 

Aldığınız bu eserlerin yeni veya eski olması önemli değil.

 

 

Bazı kaynaklar, çok nadir olduğu için bir eser için istenen bedel, 1000 TL’yi geçebilir.

 

Sanal ortamda temin etmek istediğiniz kimi kaynaklar düşünüldüğünde hesaplarınız alt-üst olmaya başlar.

 

Böylesi bir çalışma için öncelikle esnek bir bütçe hazırlamalısınız.

 

İstanbul, Ankara, Bursa, İzmir misali şehirlerde sahaflara uğradığınız vakit, yanınızda bir iki yardımcınız olmalı. Araç sürücünüzü üzmemeniz gerekir.

Bir bankanın, holdingin desteğini almadığınız için, bunu bir proje kapsamında yapamadığınız zaman elleriniz böğrünüzde kalır.

 

Kendi yağınızda kavrulmanız yetmemiş gibi, sizden beklenenler, adeta devletten beklenenler misalidir.

 

Yaptığınız yazışmalar, ettiğiniz telefonlar, gönderdiğiniz e-mailler hak getire!..

Kargolara ödediğiniz bedeli, üç ayda bir hesapladığınızda size gönderilen ücretsiz kitapların bedelinin çok üstünde bir toplamla karşılaşırsınız.

 

Temin ettiğiniz kaynakları, bir yerde depolamanız gerekir. Bunun için kira ideal bir yol görülse dahi gönlünüz razı olmaz. Mülkiyeti size ait yer olmalı, kesinlikle.

 

Temin edilen kaynak eserleri, bir bir kaydetmeniz gerekir ki yeni alımlarda mükerrerlik olmasın.

 

Nerde bir sempozyum varsa takip etmelisiniz, nerede bir etkinlik yapılıyorsa bilmelisiniz. Bunun için bir sekreteriniz, yardımcınız olmalı.

 

Kitapevleriyle uyum içinde çalışmanız şarttır. Gönderilen kitaplar içinde istemediğiniz kitapların olmasına razı olmalısınız, rıza göstermediğiniz vakit, taşrada olduğunuz için kaynaklar kurur.

 

Sahaflarla aranız oldukça iyi olmalı. Onların belirttiği çerçevede davranmanız gerekir. Senede en azından sahaflarınıza şeref verme ziyaretleriniz beşten eksik olmamalı, her gittiğinizde şehrinizden belirgin bazı hediyeler götürmelisiniz.

 

Bulunduğunuz ilden oldukça uzak yerlerden gelen istekleri geri çevirmemeniz gerekir. Vatandaş kitap dışında peynir mi ister zeytin mi sipariş verir, kadayıf-baklava mı arzular? Sizin göndermeme diye bir lüksünüz olamaz.

 

Ardına düştüğünüz bir kitabı temin için hem naza hem cilveye tahammülünüz olmalı.

 

İstediğiniz plâk olsun, misalen. O plâkları temin etmek için istek gönderirseniz, fiyatlar artar da artar.

 

İstediğiniz yıllar öncesinde yayınlanan bir dergi koleksiyonu ise yandığınızın resmidir, yaşayacağınız.

 

Görmediğiniz, gitmediğiniz bir ile ait o ili tanıtıcı kaynaklar değere biner, antika hüviyetine bürünür.

 

Bir akademisyenle merhabalaşmanız, sizin öncelikle kaynak eser siparişlerine cevap vermenizi gerekli kılar. Bir koyup üç almanız hayaldir. Beş kaynak gönderip iki kaynak temin etmeniz, mucize kabilindendir.

 

Siz, bu yoğun tempo içinde çalışırken, gecenizi gündüzünüze katarken, istediğiniz kimi kaynak eserler yerine birkaç broşür gönderenlere kızma hakkına sahip değilsiniz.

 

İstediğiniz yerlerden kitap beklentiniz, bazen hayal kırıklığına uğrar. 

 

Belediyelerin, valiliklerin şehir tanıtımını eksen alan prestij yayınları sahaflarda fahiş bedellerle satılırken ilgili kurumlar, bu eserleri neden niçin istediğinizi sorar. Siz, yaptığınız telefon görüşmelerinden sonra hayal kırıklığına uğrarsınız, sahaflara düşen kendi şehrinizi tanıtan eserleri şehrinizdeki kurumlardan almak yerine hafakanlar yaşarsınız.

 

Hele bir de yazıp çiziyorsanız, birkaç kitabınız varsa işiniz gücünüz sağa sola yazar olduğunuzu ispatlamak için en ucuz kargo olan PTT’ye gidip gelirsiniz, gittiğiniz asfalt yolda işiniz yok, ayakkabı eskitin.

 

Vatandaşa şehrinizi tanıtmak için yardımcı olursunuz da postadan gelen kargoları beklersiniz. Ne gelen var ne ilgilenen.

 

Siz, başınıza belayı alır, işin içinden çıkmazsınız.

 

Arada bir dostlardan gelen kitaplarla teselli bulursunuz, mahcubiyet içinde gönderilenleri alır, teşekkür etmek için telefona sarılırsınız.

 

İşte size hayat hikâyemiz!..

 

Üniversitelerle diyalog kurar, bu çalışmalarınızı yetkililere iletirken suç işlemiş mücrim misali, kendinizi ifade edemezsiniz.

 

Size sorulan sorularla bunalırsınız.

 

Yaptığınız çalışmaları anlamayanlar muhattabınız ise, kitapların artık okunmadığını duyarsınız, usulcacık.

 

Bu dönemde kütüphanelerinin herkese açık olduğunu, akademisyenlerin eserlerinin  olduğunu duyarsınız, sempozyumların yapıldığı söylenir, size.

Oturmanızla kalkmanız bir olur, bu sırada. Anlattığınız hikâyedir, aslında.

Randevu aldığınız yetkililer gereken biçimde size çay ikram eder, sonrasında kalkıp gidersiniz.

 

Dışarda ne mi yapacaksınız?

 

Acele etmeyin, eve dönersiniz hışımla.

 

Başınızda saç telleriniz kalmışsa yollarsınız, masanızda kitapların istifi varsa sağa sola savurursunuz.

 

Biz böyle yapmıyoruz, yıllardır.

 

Yola çıktığımız 1990’dan beri ısrarla çabalayıp, bu gayya kuyusundan çıkmak istiyoruz, günahlarımızın çokluğu sebebiyle.

 

Amacımız, bu ülkede bir Şehir Araştırmaları Merkezi’ni her ilde kurulur görmek.

 

Tatlı bir düşle uyuyoruz, her akşam.

 

Bizi anlayabilecek olanları arıyoruz, gündüz ortası elimizde fenerle dolaşarak.

Bilmem anlatabiliyor muyuz?

Bu yazı toplam 1801 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim