• İstanbul 14 °C
  • Ankara 15 °C

ŞEHİR ARAŞTIRMALARINDA SAMİMİYET ve ŞEHİR YAZARLARI BİRLİĞİNİN GÖREVİ

M. Ali ABAKAY

Şehir araştırmalarında başta gelen en önemli husus, yapılan işte samimiyettir. Şehirlere dair yapılan araştırmalarda ortaya konulan araştırmanın eser halinde ortaya konuluşunda dikkat edilecek başta gelen araştırmanın kaynak zenginliğine dayanılarak, hatadan, eksikliklerden oldukça uzak olma vasfıdır.

 

Araştırmacı, şehrin ilgi alanına giren konuda, oldukça kaynağa sahip olma yanında konu hakkında mekâna dair bilgi sahibi olmalı, ilgi alanına giren konunun şahısları hakkında bilgilere ilk elden sahip bulunmalıdır.

 

Eser olarak ortaya çıkacak araştırmalarda, o araştırmaları okuyanlara verilecek mesaja dikkat etmelidir.

 

Yanlışlıklara çelişkilere okuru yöneltmemeli, araştırmalarının ileride başlı başına kaynak olarak kullanılacağının fevkinde, şuurunda, bilincinde olmalıdır.

 

Araştırmacı, konu hakkında bilgilerini sunmadan önce, konu üzerine kaleme alınmış eserleri tanıtarak, eserlerde öne sürülen iddiaları karşılaştırmalı biçimde vermeli, vardığı sonucu belirterek, kendince doğru olanların ileride eleştirilebilir olduğunu gözden kaçırmamalıdır.

 

Konusuna dair belge niteliğinde metinler, tercüme edilmeli, aslıyla sunulmalıdır. Kimi belge özelliğine sahip fotoğraf karelerinin tarihini, fotoğraflardaki mekânları, şahısları isim olarak belirtmelidir.

 

Konu mimarî ise, mimarî alanla ilgili danışılacak uzmanların görüşlerini almalı, yapının öncesine ve sonrasına dair bilgileri toparlamalı, yapıyla, yapılarla ilişkili araştırmalarında yapıyla ilgili kişilerin görüşlerini, düşüncelerini kayıt altına alarak, olabilecek restorasyona-onarımlara, tadilatlara ileride yardımcı olacak malzemeyi bir araya getirmelidir.

 

Konu musıkî ise, musıkîye dair kaynaklar yanında, o alana ilişkin bilgi verenleri, verilen bilgileri, vardığı sonuçları okurun aklında çelişki doğurabilecek yanlışlıklardan, tezatlardan arındırmalı, net bir tablo ortaya koyarak, ilgilenenlere faydalanacakları bir eser sunmalıdır. Konuya ilişkin benzer çalışmalardan farklı olmadıkça araştırmalarını kitaplaştırma yoluna gitmemelidir.

 

Konu tarihe dayalı ise, alanla ilgili taraf ve karlı taraf kaynaklarını okumalı, birinci elden kaynakları araştırmalı, tarihî kişiliklerle mekânlara dair bilgileri yerinde incelemeli, yaşadıkları alanları yerinde görmelidir. Bilgilerin belgelere dökülmüş halinin dışına çıkmamalı, afakî yaklaşımlardan kaçınmalı, bu araştırmalarını şekillendirirken o dönemin şartlarını göz önünde bulundurarak, vardığı sonucun müspet taraflarını şekillendirmeli, tenkit-eleştiri hususunda yerel kaynakları ön plâna alırken, yabancı kaynakları, yazıldığı ülkenin perspektifi içinde değerlendirmelidir. Başkasının tarihî, dinî, an'anevî, örfî bakış açısından değerlendirdiği aynı konuyla uyuşmayan iddiaları, görmemezlikten gelmemelidir. Tarihe mal olmuş kişileri ele alırken hamasî davranmamalı, kaynakların bilgi aydınlığında ele alınan meseleye açıklık getirebilecek araştırmalarda ayrıntılara kadar varmalıdır.

 

Konu, inançla ilgili olduğu vakit, alanla ilgili birçok dilde yazılmış kaynaklar titizlikle ele alınmalı, el yazma eserlere daha önem verilmeli, konunun gözden kaçmış olabilecek hususlarına değinilerek, olabilecek eksikliklerle yanlışlıklar, tarafları incitmeyecek biçimde sunulmalı, doğruya varma noktasında inanç kaynakları etrafında gelenek, örf, coğrafya gibi etkileyici öğeler gözden uzak tutulmamalıdır.

 

Konu sosyolojik alana meyilli ise, araştırma alanı geniş tutularak, seyyahların geçmişte verdikleri bilgilerle, dünle bu günün karşılaştırması yapılarak, olanla olması gereken birlikte karşılaştırılarak verilmelidir.

 

Şehir Araştırmacısının işi oldukça zor ve çetindir. Bir şehri ele alırken biyografileri bilmesi, konuya hâkim olması, mekânları yerinde görmesi, konuyla ilgili yazılanları, söylenenleri, görünenleri ve çoğunlukla belgelerde kalmış kimi bilinmeyenleri bir araya getirme mahareti bulunmalıdır.

 

Şehir Araştırmacısı, araştırmalarını ortaya çıkartırken, bilinmedik bir şey yok ise, yapılan öncekilerin tekrarıysa, ufuk açıcı yenilikler söz konusu değilse, yapılanın, yapılanların sadece suya atılan imza hükmünde olduğunu bilmelidir.

 

Bir ömür verilen alanlarla ilgili çalışma ortaya koymuş isimlerin günümüzde gör ardı edildiğine tanıklık ettiğimiz İstanbul konulu eserlerde aynı konuların farklı isimlerle kitaplaştığını görüyoruz. Bazen fotoğraflar, alt yazılarla kitaplaşmakta, bazen yazıların ana eksende olduğu fotoğraflar kitapları süslemektedir. İki yüze varan kaynak içinde yer alan kimi ansiklopedik eser maddelerinin birkaç kitap değerlendirmesiyle yeni kitapların oluşturulduğu (!) ortamda kişi ya da kişilerin bilgisine bilgi katmayan araştırmaların masa başı hali, araştırmacılıktan izler taşımamaktadır.

 

Şehir Araştırmacısı, ortaya yeni eser çıkarmıyorsa, bu eserler şehrin ismi dolayısıyla yayınlanıyorsa, araştırmacı vasfına gölge getirebilecek, araştırmacılığı ayağa düşürebilecek halle davranışlardan kaçınılmalıdır.

 

Her şehirle ilgili yayınlanacak eserlerin öncelikle şehre dair çalışmaları bulunan, şehre hizmet etmiş isimlerin incelenmesinden geçirilmesi ilke olarak kabul edilmelidir. Bu komisyonların şekillenmesi, ancak Şehir Araştırmaları Merkezlerinin her şehirde hayat bulmasıyla mümkündür. Bu merkezlerde şehir konulu araştırma yapanlarla şehirleri akademik biçimde ele alanlar arasında sayıca denge sağlanmalıdır. Bu dengenin oluşması sonrası gönüllü olarak komisyonların bulunduğu şehirlerde, şehirlerle ilgili eserler ele alınmalı, eseri ya da eserleri hazırlayan kişi veya kişiler, çıkacak sonuca göre hareket etmelidir.

 

Bizim düşündüğümüz başka bir ölçü ise, her şehirde merkeze bağlı Şehir Yazarları Birliği’nin kurularak, Şehir Araştırmaları Merkezi’nde çalışmalarını yürütmesidir.

 

Elbette bu düşündüğümüz, seksen bir ile seslenecek, yüzlerce kişi ve kurumdan müteşekkil bir çalışmadır. “Ha!..” demekle olacak iş değildir. Biz, yazılarımızda önemine sıklıkla değindiğimiz çalışmamızın meraklıları varsa kendilerinin tayin ettiği zamanda ve mekânda bilgi sunmaya hazırız; üç-beş dinleyenimiz olsa bile.

 

Bakalım ve görelim, hayırlısıyla!..

Bu yazı toplam 770 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim