• İstanbul 20 °C
  • Ankara 21 °C
  • İzmir 20 °C
  • Konya 23 °C
  • Sakarya 22 °C
  • Şanlıurfa 29 °C
  • Trabzon 18 °C
  • Gaziantep 26 °C
  • Bolu 20 °C
  • Bursa 22 °C

Şehri tanımamak kimin ayıbı?

M. Ali ABAKAY
İnsanın şehrine dair bilgi sahibi olmamasını utanç olarak görmemek oldukça zor. Kişinin okuduğu o kadar kitap arasında mutlaka şehrine dair kitap sayısı, en azından onu geçmelidir. Günümüzde şehir konulu değerlendirmelerde bulunan kimi zevatın, şehrini tanımaması hususunu gündeme taşıyan açıklamaları, ”Doğduğu şehrine yabancı olanın şehrine ne faydası dokunabilir?” sorusunu akla getirmektedir.
 
Özellikle siyasîlerin kendi şehirleri hakkında bilgi sahibi olmayışı, yaptıkları gaflar, önü alınmaz hale gelmiştir. Şehrini tanımayanın şehir hakkında sahip olduğu bilgiler, herkesin bildikleriyle sınırlıdır. O, şehri hakkında açıklamada bulunurken temkinli davranmalı, şehrin tarihiyle, kültürüyle, sanatıyla, mimarisiyle ilgili en az bir düzine kaynak eseri okumalı, kendi alanıyla ilgili bilgilerde hata yapmadan konuşmalıdır. 
 
Kimi şehirlerde o şehirli olmayan kimselerin mebus seçilmesi, bu tür bilgi yanlışlıklarında kişinin mazur görülmesine, hoş karşılanmasına cevaz vermez. İstanbul olmak üzere birçok büyükşehirde seçilen mebusların, o şehirden olması söz konusu edilmez. Esas amaç bu şehirlerde çalışan, yerleşmiş olan hemşehrilerin oyuna talip olmaktır, onların reyine sahip çıkmaktır. Onun için bu şehirlerde doğmuş olmak, çocukluklarını geçirmek önemli değildir. Yine de metropol şehirlerde mebus seçilecek olanların o şehirler hakkında bilgi sahibi olması esastır.
 
İşin ilginç yanı, seçime az kala şehre yabancı mebusun şehir hakkında vatandaşla kurması gereken bağlantıların sağlıklı olması için, irtibatı sağlayan kişilerin de şehre dair bilgi sahibi olduktan sonra gereken yönlendirmeyi yapmalarıdır. 
 
Gördüğümüz kadarıyla yapılan açıklamalarda, vatandaşla karşılıklı görüşmelerde beyan edilen sözlerde olan bilgi yanlışlığı, sanal ortamın kaynak olarak belirlenmesinden kaynaklandığı gibi kimi yazarların yazdığı eserlerin de bu vahim yanlışlıklara katkı sunmasından ileri gelir.
Daha önce kaleme aldığımız bir makalede Fırat Nehri’nin Diyarbakır’ın yanı başından geçtiğine yer veren bir yazarın, şehri görmeden yazdığı şehir konulu eserde bir çok bilgi yanlışlığını ortaya çıkartmış, bu eserde yer alan bilgi yanlışlıklarının şehir tanıtma rehberi’nde yer alan diğer kitaplara da aynen sirayet ettiğinden bahsetmiştik.
 
Kimi eserlerde görülen bu tür affedilemez hataların üstesinden gelebilme adına şehirleri tanıtan eserlerin öncelikle işin erbabı olanlarca gözden geçirilmesinde büyük fayda vardır. Bu böyle olmadığında Batman’da olan birisinin il haline gelen Batman’ı, “Siirt ilimizin güzel bir ilçesi” olarak takdimi hayal değildir. Adıyaman sınırlarında yer alan Nemrud’u, “Malatyamızın turizm merkezi” şeklinde tanıtması, akla ziyan bir durum olarak görülmez. 
 
Diyarbakır sınırlarında yer alan Zerzevan Kalesi’ni, Mardin’i tanıtan bazı kitapları okuyarak, “Mardinimizin son dönemde en önemli kaleleri arasında yer alan Zerzevan Kalesi’ni turizme kazandıracağız.” ifadesini tebessümle karşılamak gerekir.
 
İstanbul’da da durum aynıdır, Ankara’da da durum farklı değildir. İsterseniz sadece Gaziantep ilimizin sembolü haline gelen fıstığı aklında yer etmiş siyasetçinin Siirt ilinde, “Siirtin en önemli gelir kaynakları arasında olmasını arzuladığımız Antep Fıstığı için elimizden geleni yapacağım.” demesi, ne kadar anlamlı olur?
 
Bizce siyaset içinde gafların şehir için affedilmez olduğudur. Siyasetçi gafları için birçok kitap yazıldığını biliyoruz. Mebus seçileceği şehrini tanımayan siyasetçinin Diyarbakır merkezde, “Diyarbakırın 16 kalesini onaracağız. Bu şehir, turizmle kalkınacaktır. ” demesi karşısında ne yapabiliriz? Biliyoruz ki şehir merkezinde yek- bir- adet- tane kale vardır ve kimi kitaplarla sanal ortamda şehir merkezinde on altı kale olduğu yer almaktadır. Şimdi bu suç, tümüyle siyasetçinin midir? Özellikle belirtelim ki vakt-i zamanında resmî bir kurumun şehri tanıtan sayfasında bu tür açıklamayı, yazılı müracaat ile kaldıran biri olarak belirtiyoruz, bu açıklamayı.
 
Yarın biri çıkar da “Sevgili Mardinliler, Kızıltepe ilçesi nüfusuyla, yatırımlarıyla şehir olmayı çoktan hak etti. Bakın Nusaybin de az nüfusa sahip değildir.“ demesi ne denli akılcı ifadedir?
 
Biri de çıkar, “ Şehr-i Nûh “ olarak bildiğimiz Şırnak’ta, “ Nuhun Gemisi Ağrı’daymış. Fakat ben Şırnak’ta olduğunu ülke çapında yayınlarla ispatlayıp Ağrı tezini çürüteceğim.” dese ne olur? 
 
Biri çıkar “Şırnak” ile “Şehr-i Nuh” arasındaki ilişkiyi sorsa, hemencecik google’ye mi danışacak?
 
Milletvekillerimizin mebus seçildiği şehirler için öncelikle bilgi sahibi olmasının artık bir zorunluluk olduğunu belirtiyoruz. Böylelikle ithal milletvekili anlayışı, zihinlerden silinecek, dün yapılan hatalara düşülmeyecektir.
 
Bu devam ederse Akşehir-Kırşehir-Nevşehir birbirine karıştırılmaya devam edilecektir. Yarın biri, bu üç şehir ismi ile ilgili bir hata yaparsa kendisine bir de Sivas’ta bir “Suşehri “ olduğunu hatırlatan da çıkacaktır. 
 
Bir şehir araştırmacısı olarak, mizahın gölgesinde ciddî bir makale yazarken kimseyi incitmiyor ve yapılan gafları, yazımıza konu etmiyoruz. Belki bizi anlayan çıkar. Şehir konulu araştırmacılığın merkezinde yıllarını vermiş araştırmacılardan-yazarlardan şehir hakkında bilgi sahibi olmayı gerekli görenler olabilir.   
Bu yazı toplam 936 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim