• İstanbul 16 °C
  • Ankara 14 °C
  • İzmir 15 °C
  • Konya 14 °C
  • Sakarya 15 °C
  • Şanlıurfa 20 °C
  • Trabzon 15 °C
  • Gaziantep 15 °C
  • Bolu 11 °C
  • Bursa 15 °C

Şehrin Halleri veya Şehri Kirleten Durumlardan Bazıları

M. Ali ABAKAY

Sabahleyin otobüste veya minibüste tanıdık simalar görürüz, birbirimizi tanımadan, konuşmadan.

Bazen bir günaydın, süsler yüz yüze tanıklığı.  

Bazen, yerini bize veren olur, orta yaş kuşağından çıktığımız için.

Elbette ne ekersen onu biçersin.

***

Bademin yaprak açmadan çiçek açtığını bilmeyen ağacını dut sanır. Kimi sabit fikirliler, akıllarında yer almış önyargılardan kendisini kolay kolay kurtaramaz.

***

Bir litre sıvının her zaman 800 gr-1000 ml olduğunu sananın civa alış-verişinde sonu zararla biten bir ticaretle karşı karşıya olduğunu bilmekten uzaktır. Hadi diyelim sıvı yağ satışında olsun, iflâh olması mümkün değildir.

***

Her süt paketinde 1LT yazısını gören, aklından bu süte 200 milligram su katmanın peşinde olan şahsın işinde muvaffak olması düşünülemez.

***

Şehir içi Otobüsü iki-üç dakikada bir, “Müsait yerde inecek var.” Emr-i vak’isiyle durduran yolcunun, adeta verdiği minik paralarla anlık imparatorluğunu düşünmek, beni arada bir ürkütüp durur. Böylesi insanın bir de otobüs sahibi olduğunu düşünün. Durak dışında yolcu indirmeyeceği kesin.

Ne yazık ki kurallar belli olmasına rağmen sürücü, durak dışı yolcu aldığı için durak dışı durmak mecburiyetinde.

***

Şehri tanımak ve bilmek için şehirde yaşamak yetmiyor, açıkçası; gezmek, görmek ve bakmak, yerinde gözlem yapmak şarttır.

Şehirden yüz elli kilometre uzak bir köye gideceğimi, bu köyde yer alan bir köprüyü göreceğimi ifade edince, muhatabım, “Ne gerek var, ilçenin sanal sitesine gir ve köprüyü gör, bunca masrafa ne gerek var?” dedi.

İyi güzel de sanal ortamda görünenle gerçekte görünen arasındaki farkları bilmeden ve fotoğraflarını gönlünce çekmeden, köprüyü bir-iki kareden bilmenin insana vereceği ne olabilir?     

***

Kimi zaman şehrin ara sokaklarını gezip dolaşırım. Muhtarlık seçiminde bulunduğum mahallede geçmişten kalan yirmiyi aşkın muhtar adayının güler yüzlü, mütebessim fotoğrafları, “Ben hizmet için varım.” Diyor.

Mahallemizin eve yakın bakkalının adaylığını yansıtan fotoğrafları halen duruyor, elin yetişemeyeceği, zor olduğu binaların dışında, bahçe duvarlarında.

***

Yakında milletvekili seçimleri var ve aday adayları şehri şimdiden fotoğraflarıyla hizmete talip olduklarını göstermeye başladı.

İstediğimiz kim olursa olsun, şehri seçim öncesi bu afişlerle boy gövde gösterisine sahne olan fotoğraflarla süslemesinler. Bir önceki seçimden kalan bu tür afiş reklamlar halen duvarlarda, elektrik direklerinde durmaktadır.

Seçim sath-ı mahalline girildiğinde her adaya belli sayıda reklam panolarında düşün ücretle afişlerini asma izni verilsin, bunun dışında her şey yasaklansın.

***

Panayır havasında her yerlerin bayraklarla-flamalarla-renk cümbüşü içinde süslendiği mahallelerimizin sokaklarında, şehrin ana caddelerinde bunca masrafın seçime katılanlar tarafından karşılandığı sadece bir hayal.

Bunca masrafın seçime katılacak partilerce hazineden alınan yardımlarla karşılandığını bilmeyenimiz yok.

Ben, cebimden verdiğim vergiyle hiç kimsenin, oy verdiğim-vereceğim  partinin bile reklamını  yapmasını istemiyorum, şehrimi bu tür afişlerle kirletilmesine gönlüm razı değil.

***

-Merhaba, ben milletvekili aday adayı Fikret Gürbüzcan!..

-Hayırlı Cumalar, ben halkın adayı Mehmet Memiş!..

-Efendim, öz be öz bu şehrin evladı, hizmetkârı sizin için meclise gitmek istiyor!..

-Halkın seçmek istediği aday: Doğukan Hoşgör!..

Hakikatten kimi samimî olanları biliyorum, memlekete faydalı olacaklarına inanıyorum. Fakat bu koltuk sevdası, insanı rahat bırakmaz.

Bu şehri bu denli sevmekte iseniz, sevilmeniz için ortaya konacak bir eseriniz var mı?

Milletvekili olmak güzel bir duygu, bir görev… Bunu anlamaktayız… Seçildiğinizde sizi bir ordu korumayla görecek miyiz?

Siz, şehre gelince size ulaşmak için kaç kapı çalmak gerekir?

Siz, bu şehre dair eser veren yazarlarla kaç. Kez görüştünüz?

Siz, şehre dair eser veren yazarların ve şairlerin kitaplarını alıp okudunuz mu?

Siz, bu şehrin sokaklarında dolaşacak mısınız?

Siz, fakirin ve fukaranın sofrasına konuk olacak mısınız?

Siz, toplantılarınızı lüks otellerin restorantlarında yemekli yapmaya devam edecek misiniz?

Siz, bu şehrin eğitim ve öğretim veren, zor şartlarda ayakta duran okullarına ne gibi katkılarda bulunacak, kaç öğrenciye eğitim imkânı sunacaksınız?

Siz, bu işe başlarken ve göreviniz bitince aynı şekilde başladığınız gibi bir hayata devam edecek misiniz?

Siz, kimi emsalleriniz gibi seçildikten sonra arada bir görünüp yerel gazete sayfalarında yer alarak, bir iki hayır işini fotoğraflarınızla süsleyip rahatınıza mı bakacaksınız?

Siz, etrafınızda olan birkaç kişiye mevkiî-makam dağıtarak, on beş-yirmi işsize kapı aralayıp, vicdanen rahat olacak mısınız?

Siz, dile getirmediğim diğer hususları da bilirsiniz… Biz nice mebus gördük ve görmeye devam edeceğiz.

Mebusluk hayalini bir kenara bırakınız… Zaten gidecek olanlar gidiyor.   Seçilmediğiniz takdirde aşağıda belirttiğimiz görevleri yapacak mısınız?

Harcayacağınız trilyon parayı, on aday bir araya getirerek fabrika açın. İnsanlara istihdam oluşturun. Zaman içinde hizmetinize karşılık, zaten başkası teklif eder, sizi. Gelin, memleketinize, şehrinize hizmet etmek istiyorsanız, başka işlerde bulunun.

İki milyona dayanan şehrimin milletvekili aday adayları görünenle görünmeyen toplamında 360 civarında söyleniyor.   Bunlardan seçilecek sayı, rakamla 11, yazıyla on bir…

Diğer isimlerin seçilmeme durumundaki hallerini düşünmek istemiyorum.

Yoksa reklamın iyisi-kötüsü olmaz düşüncesiyle, ileride isim yaparak, çevre edinmek, iş dünyasına girmek, mevcut iş kapasitesini artırmak, iş-ihale peşinde koşmak, köşe dönme gibi durumlar mı düşünülüyor?

Bunun bu faslı bizi ilgilendirmez de şehrimin caddelerinde, sokaklarında ve hatta evimin bulunduğu apartmanın girişinde artık kirlilik istemiyorum. İsteyenler varsa şehrin herkesin ortak kullanım alanlarından ibaret olduğunu, bu tür kampanyaların kimseyi rahatsız etme üzerine kurulmaması gerektiğini bilmeli.

***

Şehir ile ilgili konularda yazarken bakın söz nereden nereye geldi. Demek ki şehri araştırmak, incelemek, bilmek sadece kitaplardan araklanan bilgilerle olmuyor. Bizden söylemesi!..

 Belki bu yazıyı okuyan, bize hak vermeyebilir.

“Şehir Araştırmacısı’nın bu konulara aklı mı erer? O, gitsin han, hamam, köprü, camii, kilise araştırsın. ”  buyurur, kimileri.

                O da onların düşüncesi… Doğru görmezsek bile saygı duyarız!..

***  

Şehir Araştırmacısı, didinir, çabalar, ortaya güzel çalışmalar çıkartmak için gecesini gündüzüne katar. Sonuçta ne bir destek  ne bir teşvik ne bir güzel söz …

Sahi bu şehri tanıtan, ele alan ve sürekli kitap yayınlayarak, şehrin tanınması ve tanıtılması için çalışan kaç  kalem bulunmaktadır?

Bu sayı şimdilik bir elin parmaklarını geçmezken, ne diyelim?

                Şehir Sevdalısı kesilenler iyi saatte olsunlar!..

                Şehri bu yazarlardan fazla sahiplenenler, ortaya bir şey çıkarmadıkları için ne yaparlar?

                Tarih, Kültür ve Sanat Şehri olan bu şehir, günümüzde geçmişin ne kadar gerisinde durur?

Bu yazı toplam 1164 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim