• İstanbul 12 °C
  • Ankara 11 °C

Şiir üzerine kendimle muhasebem

M. Ali ABAKAY

Arada bir şiir yayınlardık, dergilerde. Şimdiki kimi dergiler, çerçevesi çizilmiş şairlerle sayfalarını tezyin ederken, bir-iki şiir göndermemize kapılarını kapatır oldu.

Şiirin az sattığını çok okunmadığını, yine şairlerin ödül üstüne ödül aldığı ortamda tezat durumlar yaşanmaya devam ediyor.

Farklı bir şiir tekniğiyle yazdım, iki şiir kitabını çıkardım, en son. Fakat daha önce yazdıklarımızın unutulma ihtimali, gönlümüze dokundu. Bu yazımızı şiire ayıralım dedik, kendimizce.

Dörtlükler halinde yazıp defterler arasında kalan kimi kalem çalışmaları… 1980-1985 dönemine baktığımda hatırı sayılır bir çizgi tutturduğumuzu söyleyebilirim. Şimdi birkaç dörtlük sunalım ki mahcubiyet içinde kalmayalım, okura.

SİLMEKTEYİM

Suçumu gizleyemem affımı istemeye yüzüm yok suçluyum ben
Sitemim yok kimseye kendi halimde biriyim izlerimi silmekteyim
Bilmekteyim sorgumu yapsam kendi cezam ah mutlak idamdır
Yaşamam ne ola yaşamadıkça insan olan bu kuralı silmekteyim

BİLMEKTEYİM

Senin adınla başladım yolculuğuma hayatın senin adınla bitecek
Kaç kez suçlu ilan edildim ismine sığındım suçumu bilmekteyim
Seslen su veren yok kalmadı misafir eden insanlık yekten göçtü
Kitaba saygı gitti yaşlı-genç unutuldu istenen hususu bilmekteyim

ŞAŞIRMIŞIM

Şaşsın istemem kimse yolunda yürüsün işler derim şaşırmışım
Kimse bilmez ahvali devr-i devran nasıl işler ahvale şaşırmışım
Elde kalem yazar dururuz güzelliğini çirkinliğiyle yaşantılarımızın
Yazılan kitabı okumaz ahkam keser tiplere bakıp daim şaşırmışım

VURGUNUM

Ne desem beyhude ne söylesem nafile kararını vermişsin sen vurgunum
Ömrüm senin zaman törpüsünde yaşanan güne damgan düşer vurgunum 
Bilse gönül sana erişmek için kalan ömründen vaz geçer dünya hayatının
Şiire akseder temayül sensiz olmak ölüme eştir ben bu yüzden vurgunum

ANARIM

Hakkımda söz söylenmiş gücenmedim aynamdın seni anarım
Seninle dostluk güzeldi yokluğunda yalnızım hatıranı anarım

Bakma devrana söz olur iyiliğimiz saklı kalsın izharı kıymetsizdir
İsmine kasem olsun kötülükler beni bulsun o anları daima anarım

 

Divan şiiri için kimseden ders almadım, sadece bu şiirden nefret babından ders kitaplarında kimi akl-ı evvellerin  aldıkları numuneler var. Bu şiirleri okurken, divanî şiirin ne denli güç anlaşıldığına, yabancı kelimelerden mürekkep olduğuna, toplumsallıktan uzak düştüğüne, şarap-kadın-aşk üçgeninde dünyevî arzuların-heveslerin şiirinin okunmaması gerektiğine yer veren dergiler vardı, bunu derste anlatan öğretmenler az değildi.

            Bu tarz şiirleri okurken duyduğum mana zenginliğini dile getirmem çok zor. Aslında günümüzün ekâbir şairleri ile o dönemlerin kimi isimleri eşleşir. Şişirilmiş-pohpohlanmış-ulufelerle toplumun benimsemese dahi ismine şair denilenleri bu gün yok mudur? Bunların hormonlu şiirleri ve sadece kendilerinin yazdığı GDO’lu dergileri inkâr mı edilecek?

Aruz vezniyle değil, hece kaygısı ile değil, ilk yazılmış haliyle duran bu ham şiirler, üzerinden otuzu aşkın sene geçtikten sonra olgunlaşmıştır, düşüncesindeyim.

AĞLARIM

Suskunum acımı gömdüm kalbime kimseye yok mihnetim ağlarım
Ahvalim perişan sözüm bana döner aksi yok kendi halime ağlarım

Ne günaha bulaştık suçumuz neydi şehri sevmekti ah kabahatimiz
Geçmişten bu güne neden düşman kesildik ben bir buna ağlarım

Mimarîye taşın can verdiği yapılar gözden düştü her yer betondur
Sengine acem mülkünün feda edildiği şehir hazin ondandır ağlarım

Efkarım dert saçar sevimsiz kılar beni şiirimi yoktur beni anlayan
Kanlı gözyaşı süslerse yanaklarımı istihzaya bakıp ben ağlarım

Gevherin kıymeti na-malûm herkes sanki inci boncuk peşindedir
İstanbul'u sorma bana terk-i diyarındayım ben ahvaline ağlarım

BAKARIM

Acıya ıstırabı katık kederle kardım gamla sarmaladım bakarım
Menzile varmak için yollar uzundur yola rahvan çıktım bakarım

Vaha görsem gölgesinde ağacın geçmiş ömre teessüf ederim
Kalan ömre hayır olsun der hamd eder ilerisine daim bakarım

Gül yaprağına düşen çiğ damlasında görür kendimi ağlarım
Bülbül olmak kolay mı sanır ahvalime düşmana hep bakarım

Devranın çarkında öğütülen buğday danesi ne ruh toz olmuş
Menfaat önünde eğilen gördüm mabud para olmuş bakarım

Kendini yorma endişe duyma doğru ol dürüst yaşa sen şair
Sen çizginden çıkma şaşma tevekkül et daim sana bakarım

SARARIM

Nerede kanayan yara görsem içim incinir ellerimle sararım
Hayata bakışımız budur acıyı içime gömer derdimizi sararım

Ağacın gölgesine sığınır insan dahil canlı ne varsa demde
Dallar ki kuşlara yuvadır dillerini bilmem merhametle sararım

Merhamet çeşmesinde daim damla olmak idealimizdir bizim
Kine öfkeye zulme hevesimiz yok mazlumu daima sararım

Bilmez kendini insan olmayan bize dert üstüne dert verir hep
Acı keder gam üzüntü ömrümüzün rengi oldu söze sararım

Bak etrafına nice devran değişti saltanatlar yerle yeksandır
Tesbihin ipine birer dane acılar söz meclisinde sabır sararım

ARARIM

Mal û mülkü neyleyim sen olmasan yanımda gölgeni ben ararım
Gün ortasında vahada gibiyim senin ayak izini daim ben ararım

Damla misali muhtacım nasıl isterse çatlayan toprak dudağına
Senin dilinden düşene hasretim bağışla beni seni sende ararım

İnsanlık per u perişan ben pejmürdeyim tanınmayacak haldeyim
Bana beni sorma kendimi kaybettim kaybettim ben yitiğimi ararım

Şehre aşina değildir kimliğim bozuldu insicam derde giriftarım ah
İnsan içine çıkamam utanırım insanlıktan çıktı devran seni ararım

Nicedir yazar-söylerim duyulmaz sesim yankısı aksi yok sedamın 
Ben sana kurbanım senin yoluna can verenim ben hayalimi ararım

SORARIM

Elimde adressiz mektuplar sahibini arar ben kime sorarım
Boynu bükük ahvalimle gezdiğim yerler bana eldir sorarım

Sevdiğini kaybetmişim deryada balık misali sudan habersiz
Tek başınayım evvel âhirde aşık ne bilir demi seni sorarım

Benim derman arayan derdim var lokmanı belirsizdir deva
Sevgiliye ulaşamam kolum kanadım kırık divanelere sorarım

Fatihteyim Süleymaniyedeyim Beyazıttayım yabancı eller 
Bana uzanacak dal lazım gamdayım kederliyim seni sorarım

Ben yaşadım ömrü zaman geçti beklemedeyim son demimi
Artık vuslata hakkım var sitemim sana değil kendime sorarım

KANARIM

Devrana tahammülüm azaldı şiirle hemhalim kanarım
Ben sözüne müştakım bendenim kesildim ben kanarım

Bir dikene tahammül etmeyen gülün kıymetini ne bilsin
Ben o güle ömrümü verdim bağrım hundur dost kanarım

Almış serimi giderim uzaklara yaran habersizdir benden
Seyrine temaşa bana derman endamına daim kanarım

Serimden vazgeçmişim cananım için baş ne ola bedende
Taze yarada bıçak hasretim kan damlar yürekten kanarım

Gel gör eşk ne hale kor ruhu divanesi oldum ey şehr-i rana
İstanbul ruyalarımın beldesidir görmeden gönül ona kanarım

SINANIR

Kalemden damıttığım hüzündür ruhumdan devran sınanır
Ne olmuş ben kulun sıkıntıya düşmüşse ol sabrım sınanır

Nice ehl-i hüner göçmüştür dünyadan kalan tereke kıymetli
Ben deryada damla olamam bak zatına Nuhun baran sınanır

Gülün usaresine kendisini kaptıran bülbül rayihadan serhoş
Bilmez mi ehl-i irfan ıstırab boşuna değil peygamber sınanır

Ger istersüz deyip yazılmış mevludu yeniden yazmak nedir
Çelebi ruhumuza sual etme sen bununla Süleyman sınanır

Edvare bakıver nice saltanat sönmüştür hırsından nefislerin
Bakma ben garibe sual etme ahvalimi her dem şair sınanır

KINANIR

Sevdama hasret libası giydirdim özlemim kınanır
Bilmez kalp ağrısını çekmeyen ruh dilim kınanır

Derdi bilmeyenler derman takdim eder utanmaz
Özüme gariptir söylenenler bak benliğim kınanır

Aşkı bilmez teres yağmurda boşuna ıslanır hep
Gözyaşım çeşme dönüşür ah gözlerim kınanır

Mecnun'a dönüşen kimlik aslını kaybeder sanma 
Leyla der Kays'ı tanımayan hep ahvalim kınanır

Ben ne acılar çekerim sancılarım dinmek bilmez
Ruhuma düşer gölgesi aşkın ıstırabım kınanır

İNCİNİR

Söylesem içimdekini kim dinler Züleyha incinir
Derdimi aşikâr kılsam ah bilirim Yusuf incinir

Devrane kul olmak fıtratımda olmamıştır hiç
Köle kalmaya niyetim olmadı ruhum incinir

Söylense hakikat karanlıkta olan itiraza hazır
Demem çok zor değil söylenmezse dil incinir

Dost kapısında gedayım istediğim güzel söz
Avucum açık da yok merhamet sözler incinir

Şehrine bende kıldım bedenimi bu az gelir
Dursam kaldığım noktada bil ki kalem incinir

Şimdi bu şiirleri kitaplaştırmak zor değil. Yayıncılık dünyasında pazarlama-satış-reklâm oldukça önemli. Bu şiirler kitaplaşmaya kitaplaşır da yayınlayacak olan bulunur mu bulunmaz mı? Bu hafta gençlik şiirlerini ilk yazıldıkları gibi paylaşırken, hatasıyla sevabıyla kelimelere karışmadım. Elbette düzeltilecek yönleri vardır, bu şiirlerin. Ben, buna kendimi ehil görmekten uzağım. Şimdi, bu tarz şiirleri yazabilme yeteneğinde görmeye yakın değilim, kalemimi.  

 
 
 
 
Bu yazı toplam 1399 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim