ŞİİRE; ŞAİRE ve ELEŞTİRİYE DAİR

M. Ali ABAKAY

“Şiirdir, bazen acılarını dindiren, Şairin.” Şeklinde okuduğumu hatırlarım, bir şiirden. Şairin şiir yazmaya başlamadan önce şiirin malzemelerini temin etme, oluşturma, buna hazırlıklı olma hali söz konusudur.

Şairin şiir yazmaya başlamadan önceki halinden habersiz olanların, kendisini bir hikâye yazarına, roman yazarına benzetmesi haksızlıktır. Şair, şiirini yazarken bir hikâyeciden, romancıdan daha fazla yük omuzlanır, emek harcar.

Günümüzde herkesin şiir yazdığını iddia ettiği, şarkı sözlerini kaleme aldığı, şiirlerini kitaplaştırabildiği ortamda, maalesef şiire emek verenlerin isimlerinin daha bir unutulmasına sebep oluyor.

Ezberinde yüz şiir olmayan, iki yüz şair ismini bırakın onunun biyografisini bilmeyen, kitaplığında yüz şiir kitabı yer almayan, sadece sanal ortamla su üzerine atılan imza misali şiir bilgisine sahip şairlerin, tarihle, kültürle, gelenekle bir alakasını düşünmek, cinnet halidir.

Şiire olmaması gerekeni yerleştiren, olması gerekeni şiirden mahrum eden anlayış, şiirin benimsenmemesinin suçunu kendisinde aramazken, halen her taraftan saldırdığı dünün şiirine, belden aşağı vururken, çirkinliklerini yarasaların kan emiciliğiyle emsal ruhundan atmamanın eşiğinde, tarihe yabancı, kültüre aşinasız, inanca düşman tavrıyla elit tabakanın esaretini kabul ettiği akıl hocalarının bir dediğini iki yapmadığı üniversite koridorlarında hâkimiyetini muhafaza derdine düşmüştür.

“Bizim” diyebileceğimiz antika hüviyetinde olanlar, şiir alanında ortaya koydukları eserlerle söyledikleri gibi yaşamamışlığın insan ruhuna vermiş olduğu eziklik dışında, kendisini bir şey sananların da merkezinde olduğu şiir mahfilleri oluşturmuştur.

Yıllardır şiire şagirdlik yapan biri olarak, şeklen geçmişe, mana itibariyle anlamını bugünden alan şiirle uğraş içindeyiz.

Şiirde ilk yazılanı muhafaza ve olduğu gibi koruma anlayışı çerçevesinde yazılana müdahale etmeme anlayışımız sebebiyle kimi şiirlerde çocuksu kimi şiirlerde vasat, bazısında çırak olma halimizin görüldüğünü belirten dostlarımız oldu.

Elbette taşrada olmanın vermiş olduğu uzaklık, bazen şiir ufkumuzda rahatlığın müsebbibidir. Şairi yerden yere vuran kişilerle karşılaşmıyorsunuz, yazdıklarınızdan dar bir çevre haberdardır. Çıkardığınız şiir kitaplarını okuma zahmetine erişmek istemeyen beyler, kendilerine kitap gönderdiğiniz vakit, uygun bulur ve eşref saatine denk gelirse, sizin çalışmanızdan daha fazla önemli bir mevzuu yoksa, yazdığı gazetesinde sizi ve şiirlerinizi o günün malzemesi olarak kullanır, dergisinde sizden gelenler adıyla maruf kısımda satırlarda görünür, gazete kitap eklerinde ek hazırlayan tanıdığınızsa yerinizi almanız mümkün.

Şimdi “ Sitem dolu sözler” olarak yorumlanabilen ifadelerimizi, vicdanlarında paylaşmayacak insan sayısı oldukça az iken, okları karaladığımız mısralara yöneltecek olanlar, kendilerini eleştirdiğimiz için, hıncını sakın ola bizden almasın.

Şiire ve şaire dair bir eleştiriyi başlatmak üzere yazdığımızı belirtelim. Şiirin üvey evlad konumundan çıkması lazım. Okumasak bile çıkan kimi şairlerin kitaplarını almak gerekir. Şairini beğenip kitabından uzak düşenlerin iyi düşünmesi lazım.  Bir şiir kitabı 500-1000 arası basılıyorsa rakamın 2000 olması lazım. Fakat şairinin de senede iki-üç kitap yayınlamaması esastır.

Sizi dört şiirler rahatsız etme fırsatını yazının sonunda yakalarken, umarız, yaptığımız eleştirinin oklarını üzerimize çevirmiş olmayız.

 

YANAR

Gönül perişan devran zalim etraf haşin dost yok düşman gaddar
Yaşamak oldukça zor konuşmak güç ruh her daim ateşlerde yanar

Huzur mahpus sevinç tutsak hüzün mayası oldu tefekkürün ah
Hayat emaresi çölde vaha aramak denli dert alev kumlarda yanar

Elimden al beni çıkar gayya kuyusundan zemzemle yedi kez yıka
Yüreğim yanık kokusunu taşır dem be dem günah ruhlarda yanar

Tatlı tebessüm taze yarada bıçak gözyaşı tablonun boyasıdır vah
Hazan demi yağmur meyve ağacında diken acı yüreklerde yanar

Beni zemmetme girme katlime al çek elini gıybetten biraz az utan
Şiir iklimine rahmet yağsın örtme üstüne çulları ruh şiirlerde yanar

 

***

 

AĞLAR

 

Bakma bana silme gözyaşımı benim kaderim ağlar

Devran haşin dostlar gaddar halime ahvalim ağlar

 

Sevmeden yaşamak zor sevilmek lazım demde gül

Benim derdim çok yeğindir ahvalime sümbül ağlar

 

Her dem sabrı meslek edindim zaman en iyi tabib

Tabib derde derman eylemedi ruhum hep kül ağlar

 

Sırrımı verdim ele şiir yaz denildi bana eyvah dedim

Mısralarımda ızdırab üstüne ızdırab kalem zül ağlar

 

Ne eylerim bu yaşımda gençlik göçmüşken diyarımdan

Sesime yankı vermez dağlar suyun aksinde hayal ağlar

 

***

 

BAĞLAR

 

Demde yok ardımdan ağlayanım yasımı tutarsa anam ağlar

Defter-i kebirde hayr u hasanatım şiir borcumu onlar bağlar

 

Şaire sual edilmez yazarken ne denli acılar üretir bağrında

Kalem kâğıd der anlamayan buyursun şiir kendisini bağlar

 

Mevsimler eskidi alnımızda kırışıklıklar yaşlılığın davetkârıdır

Bakarsın ölüm kapıda söylenecek söz kalmaz dilimizi bağlar

 

Okuruz bir çok şairi hüzünden eser kalmamış mısralarında

İnsanlık neden ağlar sıkıntı ne için bizi susmakla kim bağlar

 

Hayatın kahrını çektim bin bir eza ve cefa benim mükafaatım

Ölür her insan kalemim keskin ol ölüm varsa söyle beni bağlar

 

***

 

DÜŞER

Devrana kırgınım dost ehibba sual etmez hatır düşer
İnsan hüzne gark olunca elbette gözden yaş düşer

İnsan rızık peşinde kimine az kimine çok dengesizlik
Bakarsın bir kişiye oldukça kimisine sadece aş düşer

İnsan hayatını yaşar iyi kötü bir ömrü sürükler ayaklar
Zamanı belli değil bir baktın ki bükülmüş baş düşer

Şükretmeyen doymaz dünya onun olsa fayda etmez
Haline bakarım devranın korkarım gökten taş düşer

Ölüm herkesin başına der şair kısmet ne zamanadır
Devran kötü felek döner toprağa bakarsın naş düşer

Bu yazı toplam 883 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim