Yazarken zorluk çekmektedir, kalem. Çoğunlukla yazma dünyası(!)nda herkes bir şeyler kaleme alır. Okumak ve takip etmek oldukça zor, yazılanları. Yazılanlar o kadar çok ve yazılanların konusu o kadar çeşitli ki...
Hayata dair her şeyin kaleme alındığı dünyamızda şiire dair boynu büküklük, yetim ve öksüz olma hali, şairlerin ruh âleminde yalnızlığı...
Şiirde anlaşılmak oldukça zor...
Şairin dünyasına kapı aralamak ve yazdıklarını anlayabilmek konusunda el yordamıyla bir yazı kaleme almak istedim. Ağuşumda topladıklarım ya kaçtı ya gündemden uzak düştü.
Şiire ve şaire ait değerlendirmelerin çabucak uçuştuğu, buharlaştığı ortamda bize düşen kaleme aldıklarımız oldu, paylaşma adına.
Her zaman yazacak konu bulamıyoruz, bağışlayın.
Yazdıklarımız şekil olarak düne, mana olarak bu güne ait.
Okumanız bizi mutlu kılacaktır.
BENİ UNUTMA
Söz vermişken hatırlatayım ben daha ölmeden gömüldüm beni unutma
Hayatın serencamında ben kimdim anlamadın anlatamadım beni unutma
Şirazesi kopmuş kitabım dağıldım dehrin açmazında suskunum şimdi
Toparla kaldır beni yerden tut elimi âlem gülmesin bana beni unutma
Zulmüne uğradım zamanın acılar çektim katmerli ellerim boş beni unutma
Nicedir zehrini sağaltırım demin kalmadı takatim güçsüzüm beni unutma
İhanetler yaşadım hain ilan edildim cezam yaşarken kesildi idam denildi
Gülü dalından koparamam acırım solar öyledir yüreğim artık beni unutma
Bir şarkı sözünden aldım derim ismini şiirimin hırsızlıkla suçlama beni sen
Kapında kulunum ayağının turabına yüz sürem perişanım ben beni
unutma
DERİM
Yaşama veda etmek oldukça zor bekleyen günahları kim çekecek derim
Anlaşılmazam söylesem bana el uzatacak kimler var kendime ben derim
Aç çıplak yetim, öksüz sayılmaktan uzak çevremde dünya desen çokçadır
El uzatacak kim vardır riyasız şeksiz şüphesiz varsa onlara efendim derim
Hayata küsmedim içinde yaşamın karamsar olmadım asla dem-i ömürde
Bakınca devrana intihar geçmez değil inadına dört elle sarılsam derim
Bakınca edvara nelere tanıklık eder tarih yaşanan ibret vermez mi insanlığa
Bunca ölüm bunca savaş değer mi onca yaşanana bu vahşettir ben derim
Muhîbba bilmez mi çektiğim acıları ızdırabı kaleme almak gereksiz değil mi
Söylerim sesimi duyan biri olur belki tesellim bu beni anlayan bulunur derim
GİDERİM
Uzak diyardan gelen ziyaret için gelmiş ben ayağına giderim
Bizi seven olursa sevdiğiçin yüzüstü sürünsek revadır giderim
Devran mal û mülk bırak hem mal onların olsun hem de mülk
Ben seven oldukça sevilen için canı feda eder canana giderim
Hakk'ı hukuku bileniz bende oluruz varsa imkan esirgemeyiz
Borcumuzu vermesek bile ele düşünce ifa etmek için giderim
Bakarız etrafımıza boynumuz bükük kolumuz kanadımız kırıktır
Verdiğimiz söz götürse de dar ağacına göz kapalı halde giderim
Tanımaz ehil olmayan kadr û kıymet bilmezse ne yapalım demde
Ehibba üzme kendini gama değmez bu ölüm olsa durmaz giderim
NE DER
Zamana muhalifim kim söyler kim ne hüküm yürütürse der
Acı şerbeti içen dışa vurmaz zehri başkası bilmem ki ne der
Hekim-i Lokman değilem reçete sunam derdi olana canım
Kendini tabib fehmeden derdine dermansız bilmem ne der
Hayatın gayesini anlamaz gününü gün edene sorma zahmet
Feylesof çözer mi dersin derun-i ahımı başkası ıstıraba ne der
Çıkmış dut yeyen bülbül gülden habersiz şakıyıp durur acemice
Devranın işine bak ehil olmayan ehliyet için bilmez misin ne der
Hayata bakarım elim kolum bağlı sanki kahkahaya yabancıyım
Tebessüme hasret kaldık gülmek nedir derim başkası ne der
SÖYLER
Hayatı yaşamak zor sayfalarında ömür sermayesinin tükenişini söyler
Başucumda kitap sana anlatamam okuman lazım oku bak neler söyler
Yaşama dört elle sarılana sordum yaşamak güzel imiş dediler sadece
Değirmendir dünya öğüttüğü insan ömrüdür dön geçmişe ne söyler
Nerede eserin deyu bıraktığın miras var mıdır ismini demde yaşatacak
Görmez misin etrafını ne yapılar vardır çağlardan çağlara ismi söyler
Köprü mü yaptın hayrat mı var çeşmeden su mu sundun vakıf kurdun
İnsan ölür eseriyle yaşar devranda bıraktığın ne var o daim eseri söyler
Hayat ırmağından geçtin şiir kaleme aldın seni anlayan kaç kişi var şair
Sessiz kimsesiz göçersin devranda ardından şiirlerin her dem seni söyler
AĞLAR
Bakma bana silme gözyaşımı benim kaderim ağlar
Devran haşin dostlar gaddar halime ahvalim ağlar
Sevmeden yaşamak zor sevilmek lazım demde gül
Benim derdim çok yeğindir ahvalime sümbül ağlar
Her dem sabrı meslek edindim zaman en iyi tabib
Tabib derde derman eylemedi ruhum hep kül ağlar
Sırrımı verdim ele şiir yaz denildi bana eyvah dedim
Mısralarımda ızdırab üstüne ızdırab kalem zül ağlar
Ne eylerim bu yaşımda gençlik göçmüşken diyarımdan
Sesime yankı vermez dağlar suyun aksinde hayal ağlar
YANAR
Gönül perişan devran zalim etraf haşin dost yok düşman gaddar
Yaşamak oldukça zor konuşmak güç ruh her daim ateşlerde yanar
Huzur mahpus sevinç tutsak hüzün mayası oldu tefekkürün ah
Hayat emaresi çölde vaha aramak denli dert alev kumlarda yanar
Elimden al beni çıkar gayya kuyusundan zemzemle yedi kez yıka
Yüreğim yanık kokusunu taşır dem be dem günah ruhlarda yanar
Tatlı tebessüm taze yarada bıçak gözyaşı tablonun boyasıdır vah
Hazan demi yağmur meyve ağacında diken acı yüreklerde yanar
Beni zemmetme girme katlime al çek elini gıybetten biraz az utan
Şiir iklimine rahmet yağsın örtme üstüne çulları ruh şiirlerde yanar
DÜŞER
Devrana kırgınım dost ehibba sual etmez hatır düşer
İnsan hüzne gark olunca elbette gözden yaş düşer
İnsan rızık peşinde kimine az kimine çok dengesizlik
Bakarsın bir kişiye oldukça kimisine sadece aş düşer
İnsan hayatını yaşar iyi kötü bir ömrü sürükler ayaklar
Zamanı belli değil bir baktın ki bükülmüş baş düşer
Şükretmeyen doymaz dünya onun olsa fayda etmez
Haline bakarım devranın korkarım gökten taş düşer
Ölüm herkesin başına der şair kısmet ne zamanadır
Devran kötü felek döner toprağa bakarsın nâş düşer
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.