Öğretmenlikte bilgi ve bilgiyi muhâtaba aktarma becerisi mühimdir ama daha da mühimi kişilik husûsiyetleridir. Çünkü öğretmen yeni nesillerin rol modelidir.
KPSS gibi test sınavlarının kişilik husûsiyetlerini göstermediği de ortadadır. Yıllarca herkes “Sırf KPSS ile öğretmen alınmaz, testten çok yüksek puan tutturduğu hâlde asla öğretmen olmaması gereken kişiler vardır” dedi durdu. Bu durumda öğretmenlik yapabilecek kişilik husûsiyetlerini taşıyanları nasıl belirleyeceğiz? Bunu da mı test sınavlarıyla yapacağız? Bu mümkün olmadığına göre başka bir mekanizma bulmamız gerekmektedir. Şu anda eksiği fazlasıyla elimizde “mülakat”tan başka bir vâsıta yok maalesef. Mülâkat tatbîkatının da birçok kusûrları olduğu ortada olmakla birlikte onu mümkün olan en adâletli, insâflı, vicdânlı şekilde kullanmaktan başka bir çâre görünmemektedir.
Bir defa mülâkâtın hedefi net olarak belli olmalıdır. Bu da test sınavı ile tespit edilemeyen kişilik husûsiyetlerini görmekten, anlamaktan başka bir şey olmamalıdır. Öyle ki gelecek nesillere rol model olabilecek kişiyle aslâ olamayacak kişiyi birbirinden ayırabilelim. Bütün mesele bu olmalıdır. Yeni nesillerimize rol model olabilecek kişileri seçtikten sonra bunlar arasında bir test sınavı yapılabilir veyâ daha evvel yapılmış bir imtihana göre daha başarılı olanlar alınır. Mülâkât bir mâlûmât ölçme vâsıtası olmamalıdır. Mâlûmâtı test sınavı ile zâten ölçmüş bulunuyorsunuz, yenisine ne gerek var?
Yeni nesillere rol model olabilecek bir öğretmenin kişilik husûsiyetleri ne olmalıdır? Daha evvelki yazılarımızda en çok bu mevzû üzerinde durduk. Bu husûs, eğitimin çekirdeğidir ve bu mesele halledilmeden eğitim sâhasında başka hiçbir mesele halledilemez. Mehmed Âkif merhûm iki mısrada meseleyi hülâsa etmiş:
“Muallimim” diyen olmak gerektir îmanlı,
Edebli, sonra liyâkatli, sonra vicdanlı.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.