• İstanbul 22 °C
  • Ankara 18 °C
  • İzmir 22 °C
  • Konya 21 °C
  • Sakarya 24 °C
  • Şanlıurfa 26 °C
  • Trabzon 20 °C
  • Gaziantep 24 °C
  • Bolu 17 °C
  • Bursa 22 °C

Tecrübe ve İdeallerin Işığında Bir Ömür Hikayesi: Prof. Dr. Sami Güçlü, TYB Konya’da “Hayatın Öğrettikleri”ni Anlattı

Tecrübe ve İdeallerin Işığında Bir Ömür Hikayesi: Prof. Dr. Sami Güçlü, TYB Konya’da “Hayatın Öğrettikleri”ni Anlattı
Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) Konya Şubesi, “Konyalı Onlar” etkinlik serisinde “Hayatın Öğrettikleri” başlıklı programda eski Tarım ve Köyişleri Bakanı Prof. Dr. Sami Güçlü’yü ağırladı.

TYB Konya Şubesi D. Mehmet Doğan Kütüphanesi’nde gerçekleşen programa, Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca, önceki dönem milletvekili Prof. Dr. Ahmet Alkan ve eski Karaman Belediye Başkanı Kâmil Uğurlu gibi önemli isimler iştirak etti. Atilla Yaramış’ın moderatörlüğünü üstlendiği söyleşi, Güçlü’nün çocukluk yıllarından siyaset ve akademik hayatına uzanan tecrübelerini katılımcılarla buluşturdu.

sami-guclu-programi-(21).jpeg

Hayatın Acı Ama Kalıcı Dersleri

Prof. Dr. Sami Güçlü, konuşmasında hayat tecrübesinin insanı en etkili ama en sert şekilde eğiten bir öğretmen olduğunu vurguladı:

“Hayat öyle bir anne gibi, bir baba gibi öğretmiyor. Hayat, insanı kolundan tutup duvara çarparcasına öğretiyor; öyle ki o duvarda iz bırakıyor. Yani çok kalıcı öğretiyor ama çok acı öğretiyor.” dedi.

Güçlü, kırsal kesimde büyümenin kişilik gelişimi üzerindeki etkisine de değinerek, erken yaşta kazanılan sorumluluk bilincinin önemini şu sözlerle ifade etti:

sami-guclu-programi-(18).jpeg

“Kırsal kesim, erken sorumluluk demektir. Hayatın doğal akışı içinde iş bölümü yapılır, insana erken yaşta görev verilir. Bunun çok olumlu taraflarını yaşadım, gördüm. Küçük yaşta sorumluluk almak, insana mesuliyet duygusu kazandırıyor ve karşılaştığı sorunları çözme becerisi geliştiriyor.”

Eğitimde Rehberlik ve Çevrenin Rolü

Prof. Dr. Sami Güçlü, gençlik ve eğitim yıllarından verdiği örneklerle rehberliğin insan hayatındaki belirleyici rolüne dikkat çekti. Rehbersiz geçirilen dönemlerin, potansiyelin fark edilmesini engellediğini belirterek şöyle konuştu:

“Bir insanın hayatının bazı dönemlerinde bir rehberinin olması hayati önemdedir. Benim Konya’da bir rehberim olmadı. Çok iyi okullarda okudum, iyi hocalarım vardı ama rehberlik diye bir şey yoktu. Kimse bana dokunmadı, yön göstermedi. Bir rehber olsaydı, ‘Siz sınavla gireceksiniz üniversiteye, şunu çalışın’ diyen biri çıksaydı belki birçok şey farklı olurdu. Benim arkadaşlarımın hiçbiri de çalışmadı. İnanılır gibi değil ama o dönem gerçekten rehbersizlik içindeydik.”

Muhit ve çevrenin insan üzerindeki etkisine de değinen Güçlü, hayatına yön veren isimlere duyduğu minnettarlığı şu sözlerle dile getirdi:

sami-guclu-programi-(2).jpeg

“Halil Ürün beni Nurettin Topçu’ya götürdü. Onu hayırla anıyorum; hayatımdaki yeri ve rolü benim için tarifsiz bir kıymettir. Çünkü çevre ve muhit bir insanı yükselten de düşüren de olabiliyor; alıp göklere çıkarabiliyor da yere düşürebiliyor. Necip Fazıl’a bugün kim kötü bir söz söylüyorsa hakkımı helal etmiyorum. Onun yaptığını kimse yapamadı, denemedi bile. Toplumda iddiası olmayan insanlara bir ideal verdi, onları kendilerine getirdi. Bu, kolay bir iş değil.”

Hocası Prof. Dr. Sabahattin Zaim’in kendisine verdiği öğütleri aktarırken ise Zaim’in sabır ve temkin vurgusunu şu sözlerle paylaştı:

“‘Oturun, dinleyin. Bu işler hızla olmaz. Türkiye kendi eksenine yavaş yavaş dönüyor. Hızı da iyi, niyeti de iyi, gayreti de iyi. Siz sabırlı olun; aksi halde bunu engellerler.’ derdi. Bu sabır tavsiyesi, hayatım boyunca kulağımda kaldı.”

Siyaset ve Yönetimde Hazırlık Vurgusu

Prof. Dr. Sami Güçlü, siyasi hayata adım atışı ve bakanlık dönemiyle ilgili dikkat çekici ayrıntılar paylaşarak, siyasete karşı başlangıçta mesafeli olduğunu ancak ülkeyi yönetmenin önemini 28 Şubat sürecinde fark ettiğini söyledi:

“Ben kesinlikle böyle bir beklenti içinde değildim. Zaten siyasete de hazır değildim. Nasıl ki üniversiteye giderken tam anlamıyla hazır değildim, o alana girerken de aynı durumdaydım. Hazır olmayan bir insan isteyebilir mi? İnsaflı düşünürse isteyemez elbette. Ben de istemedim. Bakan olduğumu da televizyondan öğrendim.”

 

Kültürel Sorun ve Anadolu Mektebi Misyonu

Konuşmasının sonunda Türkiye’nin temel meselesinin kültürel bir sorun olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Sami Güçlü, gençlere yönelik yürüttüğü Anadolu Mektebi projesinin misyonunu anlattı:

“Türkiye’nin en büyük sorunu kültüreldir. Eğer biz eğitim alanındaki bu eksiklikleri gideremez, insanlara hak, hukuk, adalet, doğruluk, dürüstlük ve çalışkanlık kavramlarını öğretemez, bunları hayata geçiremezsek, böyle bir insan unsurunu yetiştiremezsek; siyaset kurumunun bu sorunları düzeltmesine imkân yok.

Anadolu Mektebi’nin amacı da tam olarak bu noktada ortaya çıkıyor. Mektep, bir tür rehberlik yapıyor. Diyor ki: ‘Erken yola çık ve çalış. Erken yola çık, kendini hayata iyi hazırla.’ Aslında yapmak istediğimiz şey bundan ibaret.”

 

Vefayı Esas Alan Bir Gelenek

sami-guclu-programi-(1).jpeg

 

TYB Konya Şube Başkanı Ahmet Köseoğlu, programın “Konyalı Onlar” serisi kapsamındaki önemine, salondaki katılımdan duyduğu memnuniyete ve Karatay Belediyesi’nin katkılarına değinerek şunları söyledi:

“Bu müstesna topluluğu saygıyla selamlıyorum. Buradan bakınca gerçekten Türkiye adına ümitvar olabiliriz. Bu tablo, ülkemiz için umut verici bir manzara oluşturuyor. Aramızda Kâmil ağabey gibi duayenlerimizden genç arkadaşlarımıza kadar farklı kuşaklardan katılımcılar var. Bu çeşitlilik, Türkiye’nin güzel bir tablosu.

Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi’nin baş hizmetçisi olarak bugün çok mutluyum. Otuz yıldır birlikte yol yürüdüğüm Sami ağabey için anlamlı bir program gerçekleştirdik, bundan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Ayrıca başka bir mutluluğum da Karatay Belediye Başkanımızla yaklaşık otuz yıldır süren dostluğumuzdur. Kendisi Yazarlar Birliği’nin yaşadığı mekân sorununa büyük bir incelikle yaklaşarak, ‘Ne gerekiyorsa yapalım, burası sizin yeriniz olsun.’ dedi. Biz de sadece bir salon ve kütüphane talep ettik, kısa sürede talimatlarını verdi ve iki ay gibi bir sürede her şey hazırlandı.

Şimdi burada Konya’nın ruhuna, semalarına yakışır güzel programlar yapıyoruz. Bugün de ‘Konyalı Onlar’ programımızın onuncusunu gerçekleştirdik. Bu program, vefayı esas alan bir gelenek hâline geldi.”

Bu haber toplam 61 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim