• İstanbul 17 °C
  • Ankara 26 °C

Türkçenin asıl derdini biliyor muyuz?

Ahmet Tâlib ÇELEN

Yûnus Emre ve Türkçe yılında en büyük korkum dilimizin asıl probleminin yine görülemeyip bu yılın kabuk faâliyetlerle geçiştirilmesidir.

Başta Türk Dil Kurumu olmak üzere alâkalı bütün kişi ve müesseseler “dilimizin en temel ve büyük problemi yabancı kelime istîlâsıdır” ana fikrine dayanarak çalışma yapacaklardır muhtemelen. Oysa, evet, yabancı kelime istîlâsı -hele günümüzde- büyük problemdir ama sanılanın ve pompalananın dışında dilimizin asıl sıkıntısı bu değildir. Dilimizin asıl ve müzmin problemi bin yıllık zengin, hâtıralı, mûsikîli ve mânevîleşmiş Türkçenin sert bir darbeyle sıfırlanıp yeni baştan bir dil inşâsına kalkışılmasıdır. Bu ise Türkçenin târîh içinde tabiî akışına ve teşekkülüne müdâhaledir. Dil canlı bir varlıktır ve ona el yapımı bir varlık gibi müdâhale edilemez. Onu istediğiniz gibi kesip biçemez, ona istediğiniz şekli veremezsiniz.  Bir dile yapılacak müdâhalenin hudûtlarını onun tabiî varlığının kânûnları belirler. Ama Türkçe öyle şiddetli bir darbeye muhâtap kılınmıştır ki mâzîsi -bilhassa İslâmî mâzîsi- budanıp çöpe atılmak istenmiştir. Öyle ki bin yıldan beri şiirimize, kıssamıza, destânımıza, türkümüze, şarkımıza, ninnimize, atasözlerimize, deyimlerimize girmiş, rûhumuza işlemiş bir kelime hazînesi “yabancı” yaftasıyla çöpe atılmış ve bunların yerine hiç kimsenin bilmediği, âdetâ yabancı bir dil öğrenir gibi tek tek ezberlenmesi gereken uydurma kelimeler dayatılmıştır. Ders kitapları milletimizin tamâmen yabancısı olduğu bu kelimelerle yazdırılmıştır. Öyle acâip bir vaziyet ki “Türk’ün anlamadığı bir Türkçe” ihdâs edilmiştir. Bu da Türkçeyi yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarıp ortaya bir “öz Türkçe” koymak iddiâsıyla yapılmıştır. Bu kelimeler uydurulurken bâzen unutulmuş, kullanımdan düşmüş eski bir köke dayanılmış, bâzen Batı dillerine ses olarak benzeyen, birazcık Türkçeyi de andıran kelimeler yapılmış, bâzen de bunların hiçbirisi gözetilmeden, ben yaptım oldu kabîlinden hareket edilmiştir. Ama şu husûs bu kelimelerin ortak vasıflarıdır: Her uydurma kelime ile bin yıldan beri kullanılan hâtıralı, mânâlı ve mûsikîli, hemen hemen millet fertlerinin hepsi tarafından anlaşılan ve kullanılan bir kelime unutturulmak, hâfızalardan silinmek istenmiştir. Bu da maalesef devlet zoru ile gerçekleştirilmiştir. Türkçenin asıl derdi işte bu, dilimize zorla çakılmış uydurma kelimelerdir. Halbuki dilde zorlama olmamalıdır. Dil canlı bir varlıktır ve tabiî olarak tekâmül etmelidir. Dile yapılabilecek en büyük iyilik onun tabiî akışına, gelişmesine mâni olmamak, -varsa- yolundaki taşları, çöpleri temizlemektir. Şuûrlu ilim adamları, yazar, şâir ve sanatkârlar ile halkın ortak bilgi, irfân ve zevki en güzel ve mâkûl mutâbakatı teşkîl edecektir. Bu hep böyle olmuştur. Tabiî yol budur. Elbette günümüzün korkunç dijital imparatorluğunu da hesâba katmalı ve dilimizin bu yoldan yabancı kelimelerle istîlâsına karşı tedbîrler alınmalıdır. 

Devamı: https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/ahmet-talib-celen/turkcenin-asil-derdini-biliyor-muyuz-35367.html

Bu yazı toplam 173 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim