• İstanbul 14 °C
  • Ankara 17 °C

TYB’de Düşünce Seminerleri Başladı

TYB’de Düşünce Seminerleri Başladı
“TÜRK KÜLTÜRÜ ALAFRANGA’DAN ALAMERİKANA’YA GEÇTİ” Türkiye Yazarlar Birliği Düşünce Seminerlerine başladı.

Düşünce seminerlerini hazırlayan Ercan Yıldırım, toplantının açılışında ülkemizin bugün büyük bir düşünce boşluğu ve kültürel karmaşa içinde olduğunu söyledi. Düşüncenin her alanda geri çekildiğinin altını çizen Yıldırım, televizyonlardaki diziler ve popüler kültür ürünleri arasında fikrî konuların yer bulduğunu aktararak, “popüler kültür okumuş / okumamış ayrımı yapmadan bireyleri herkesleştirdi. Akademisyenler, fikir ve kültürle uğraşanlar gayretlerini eserler vermek yerine popüler kültür nesnelerinde yer almaya hasrettiler. Biz TYB olarak bu hercümerç içerisinde sahih ve sahici tefekkürün adresini göstermek istiyoruz.” dedi.

Avrupa – Amerika Modernleşmesi Arasındaki Farklar

Açılışın ardından konuşmasını yapan Mustafa Orçan, Batı kültürünün zannedildiği gibi yekpare olmadığını, kendi içinde birbirinden farklı özellikler gösterdiğini söyledi. Tanzimat’tan sonra Türk aydınının Fransız etkisine girdiğini ifade eden Orçan, o dönemden itibaren “alafranga” ve “alaturka” ayrımlarının yer aldığını söyleyerek, Marshall planından sonra bu ayrımların ortadan kalktığını vurguladı. Orçan kendisinin bu durum için “alamerikana” kavramını önerdiğini söyleyerek, “bizim kültürümüzde bunu kullananlar çok az. Sait Faik Abasıyanık ve Reşat Nuri Güntekin’den başka Hasan Celal Güzel ve Ahmet Nezihi Turan’da bu kavramdan bahsetmiş. Bunların dışında alamerikana diyen yok. Alafranga ile alamerikana arasında farklar var mıdır? Evet. Bu kavramı Afrikalı Müslüman yazar Ali Mazrui’de ele almış. Avrupa kültürü ile Amerikan kültürü ve kapitalizmi arasında belirgin farklar vardır. Avrupa kültürü seçkinci, elit iken Amerikan kültürü tüm sınıflara hitap eder, elitist değildir. Avrupa seçkinci Amerika kitleseldir. Avrupa’nın birasını tüm dünyada herkes içmez ama Amerikan kolasını herkes içer. Avrupa’nın takımını herkes giymez ama Amerikan tişörtünü giyer. Roman Avrupa popüler kültürüdür, aristokratlar okur ama pembe diziler Amerika’nın popüler kültürüdür, herkes izler. Avrupa modernitenin ilk dönemini oluşturur Amerika sonraki dönemini. Avrupa eksik modernleşmeyi Amerika ise küresel moderniteyi oluşturur.” dedi.

1950 Yılı Türkiye İçin Dönüm Noktası

Avrupa ile Amerika arasındaki farkları detaylandıran Mustafa Orçan kapitalist ilişkiler bağlamında da bu ayrılmanın olduğunu söyleyerek Avrupa’nın paylaşımdan uzak Amerika’nın tüketim ve üretimi paylaşabildiğini söyledi. Avrupa’nın daha çok tüketime yönelik modernleşme içinde olduğunu Amerika’nın hem tüketim hem de üretimi esas aldığını aktaran Orçan, böyle bir panorama içinde Türkiye’nin yerini anlattı. Türkiye’de durumun 1950’de farklılaştığını söyleyen Orçan, 50 öncesi Avrupa “alafranga” kültürünün Türkiye’de hâkim olduğunu kaydederek özellikle DP dönemi sonrasında Amerikan etkisinin belirginleştiğini ifade etti.

“1950 öncesinde özellikle metropol ve kentlerde modernleşme yaygındı. Üstten bir zorlama ile kimlik değiştirmeye yönelik bir modernleşme hâkimdir. Şunu giy, bunu ye gibi. Bu bakımdan batılılaşma ile modernleşme birbirinden farklılık gösterir. Batılılaşma kimliğe yönelik kimliği değiştirmeyi esas alır, tüketim eksenlidir. Ancak modernleşme kimlik dışında gündelik hayatla ilgili ve kendiliğindendir. Halk buna angaje olur, zorlama olmaz.” diyen Mustafa Orçan, modern teknik ve gelişmelerin 1950 sonrasında belirginleştiğini, modernleşmenin bu tarihte yaygınlaştığını vurgulayarak şöyle konuştu: “1950 sonrasında üretim eksenli, montaj bile olsa fabrikalaşma başladı. 1950’ye kadar Türkiye fabrikalaşma bakımından ortaçağdır. Şişecam, mensucat, mukavva gibi fabrikalar Osmanlı döneminde kurulmuştur ancak profesyonel idare olmadığı için iflas etmiştir. 1948 yılındaki Marshall yardımı ile gidişat değişti. Bu yardım için fizibilite yapan Amerikalılar Türkiye’de hangi kalemler var diye baktırıyor. Pulluğun bile olmadığını görüyorlar.”

Türkiye’nin 1950 sonrasında büyük bir atılım yaptığını dile getiren Mustafa Orçan, tarım makinelerinde, karayollarında ve enerji, liman, baraj gibi alanlarda yepyeni tesislerin açıldığını söyledi. Marshall yardımını Amerikalıların Türkiye’ye vermek istemediklerini, Avrupa’yı hedeflediklerini ancak İsmet İnönü’nün büyük baskılar yaptığını anlatan Orçan, Türkiye’nin yüzde 3’lük beklenti içindeyken ancak binde 35 pay alabildiğini kaydetti. Avrupa – Amerika arasındaki kapitalist ve modernlik anlayış farkının Türkiye’de de yankısını bulduğunu belirten Orçan, seçkinci memur ve üst sınıfın etkin olduğu kültürün 1950 sonrasında ortadan kalktığını, 1950 öncesinin tüketime dayalı anlayışının değişerek üretimin de etkinlik kazandığını anlattı. Şehirlerin birden nüfuslandığını, ilk gecekonduların ortaya çıktığını vurgulayan Mustafa Orçan, Özal sonrasında bu değişimin hızlandığını ve o döneme kadar yatay olan geçişkenliğin dikey hale geldiğini söyledi.

Türkiye’de Modernleşme Çok Hızlı

1980 sonrasında Weber’in “defter tutma” dediği istatistiksel mantığın Türkiye’de de etkinlik kazandığını söyleyen Mustafa Orçan, Amerikan fast food mağazalarının yaygınlaştığını, ne kadar patates, salça, et tüketildiğinin hemen çıkarılabildiği bir ekonomik kültürün yerleştiğini belirtti. ABD mutfağındaki etkinliğin 90’lardan itibaren azaldığını milli kültürün de devreye girdiğini aktaran Orçan, gündelik hayatın bizde de rasyonelleştiğini ve döner, lahmacun, ayran gibi ürünlerin diğer başka yerel lezzetlerin “paketleme” teknolojisiyle kitleselleştiğini anlattı. Modernleşmenin Türkiye’de 1990’lı yıllardan sonra çok ilerlediğini söyleyen Orçan, ABD kültürünün farklı kutupları biçimlendirip yeniden piyasaya sürmede mahir davrandığını dile getirdi.

Mustafa Orçan’ın konuşmasının ardından soru – cevap kısmında söz alan TYB Vakfı Başkanı Mehmet Doğan, Nurettin Topçu’nun 1939’lu yıllardan itibaren Avrupa kültürünün artık durağanlaştığını, bencilliği yüzünden atılım yapamayacağını söyleyerek, Topçu’nun ABD’nin pragmatik yapısına vurgu yaptığını aktardı. ABD’de büyük roman ve felsefenin çıkmadığının altını çizen Doğan, Mustafa Orçan’ın II. Abdülhamit dönemini biraz hızlı geçtiğini söyledi. Doğan, Türk modernleşmesinin II. Abdülhamit ile DP döneminde gerçekleştiğini aradaki Cumhuriyet Tek Parti idaresinin kesinti olduğunu ifade etti. Öner Buçukçu ve Ahmet Şenol’un sorularının Mustafa Orçan tarafından cevaplanmasından sonra Ercan Yıldırım düşünce seminerlerinin ilkinin tamamlandığını bundan sonra da yeni konu ve konuklarla Türkiye’nin içinde bulunduğu kültür ve fikri ortamı ele alacaklarını söyledi.

Bu haber toplam 1363 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim