• İstanbul 16 °C
  • Ankara 22 °C

35 Soruda Şair Leyla Şerif Emin

Fahri TUNA

1.Üsküp? K.Makedonya’nın başkenti. Nefes aldığım şehir, bazen dost gibi dertleştiğim, bazen düşman gibi kavga ettiğim. Kokusundan tanırım onu...

2. Leyla Şerif Emin? Evin en küçüğü olduğu için insanların hallerini izlemeyi seven, hayata açtığı bir pencereden bakmaya çalışan, her olmusuzluktan olmulu bir şey çıkartmaya çalışan, direnmeyi seven.

3. Hüsrev Emin? O Şirin’i ararken ben Mecnun’u çölde sanarken yollarımız kesişti. Delikanlıdır. O gün bugün omuz omuza yürürüz...

4.Kızçelerin? Bana anneliği öğreten küçük öğretmenlerim. Çok soru soruyorlar, onların sorularını ben de hayata soruyorum yeniden, ve yeniden çocuk oluyorum, onlarla büyüyorum...

5. Senin için şiir? Şehrin en izbe yerlerine gizlenmiş sandıklar, içini açınca ayrı bir rüya alemi. Arayıp bulmak gerek, bulunca da içini açabilmek, onu okuyabilmek...

6. Üsküp ağzı? En çok eğlendiğim alan, her kelime bir mücevher, üstü tozlu. Tozunu alınca biraz silince onu, ne kadar saf ve temiz bir Türkçe çıkıyor karşımıza. Sonra hepimiz mutlu oluyoruz, en çok da Üsküp mutlu oluyor...

7. Üsküp’te tarih boyu Türk edebiyatı? Kalıptan kalıba girmiş, bir zamanlar esmiş gürlemiş, sonra durulmuş, kopmuş, yalnızlığa sürüklenmiş, sonra yine canlanmış, tutsak kelimelere hapsedilmiş, takip edilmiş, peşinde bir asker gözetimi altına girmiş, hapsedilmiş, idam edilmiş, yine ayakta durmuş, her defasında küllerinden doğmaya çalışmış, umut var yine de...

8. Köprü Dergisi? Bizi yazar yapmaya çalışan bir başka öğretmen o da. Kollarını geniş açıp içine bizi toplayan, yeniden bir diriliş hareketi, “haydi bir dergi çıkaralım” dediğimizde açıkçası farkında değildik bize neler yapmak istediğini, bugünden geriye bakınca biz onu değil o bizi çıkarmış meğer kuyudan. O bizi yazmış meğer...

9. Vardar? Ah Vardar, Üsküp’ün atardamarı. Kâh kırmızı, kâh mavi... Onu izlemek, ama nasıl izlemek, suyun aktığını, sana anlatmak istediklerini, senin ona anlattıkların, görünürde sığ ama inanın çok derin bir nehir...

10. Mehmed Arif? Seyhan Yakupi? Mehmed ağırbaşlı, vakur ve tertemiz bir delikanlı, tam şair olacak adam. Tüm gençlere örnek güzel bir insan. İyi ki Üsküp’ün bir Mehmedi var çok şükür. Seyhan Yakupi, nâmı diğer Seko, ahretliğim, başımın belası, kavgaya çağırılacak ilk insan. Dost, dobra, beraber hem kahkaha atacağın hem de ağlayabileceğin bir can yoldaşı. O ne yapsa yakışıyor, şairliği, radyoculuğu bir kenara bir gün çok güzel bir roman yazacağına inandığım insan.

11. Üsküp Köprü Derneği? Köprü Dergisi çıktıktan sonra herkes bize Köprücüler demeye başladı. Bir topluluk olduk, mecburen dernek kurduk. Köprü bizi yoğurdu, yön verdi, bir su damlası gibi halkalar yaydı, kütüphane, seminerler, kurslar, çocuk dergisi, kitap yayıncılığı, ev, mekân, ocak oldu gençlere...

12.Matüsiteb? Matüsiteb Makedonya’daki tüm Türk derneklerini topladı çatısına. Birbirimizden haberimiz oldu, orda bir topluluk var uzakta, onlara el oldu, kol oldu. Doğu, batı, güney-kuzey her yere yayıldı...

13. Prizren Doğruyol Derneği? Kosova’da bir kültür meşalesi, yılları yıllara bağlamış. Prizren’e gittiğimizde bir evimiz bir ocağımız var orada o da Doğruyol derneği...

14. Zeynel Beksaç? Prizren.  Üsküp’ten Kosova’ya şiir dokumuş kilimlerin arasına. Ressam, şair, yazar ama en önemlisi gençlerin Ağabeyi, babacan, her zaman yanımızda olan bir dost. Aynı dertleri sırtında taşıyan Türkçem’in derdinde, ama en önemlisi beraber tüm ağırlıkları sırtlandığımız samimi bir dost...

15. Türkçem Dergisi? Kosova’da Türklerin sesi, kardeş dergimiz, samimi, içten, dobra ve yürekten bir ses...

16.Kalkanelen? Sükriye Kahya, dostum.  Şar Dağı, Alaca Camii, Kalkan, arkası Prizren... Şar Dağı bu iki şehrin bir kalkanı. Delikanlı bir şehir...

17.Gostivar? Birkaç kilometre ilerde bizden bir şehir, Üsküp ile Gostivar, arada bir rekabet hep, tatlı bir rekabet, tatlı bir çekişme. Ama mesele “biz” olunca her daim beraber güçlerimizi birleştirdiğimiz bir şehir. Çok güzel dostlarımız orada yaşar, bakmayın o çekişmelere aslında orası bir kale, burası ayrı bir kale. Burdan seslensek oraya da yansır. Bir birbirimiz olmadan yapamayız yine...

18. Ohri? Beyaz kuğulu göl, safranbolu evleri. Perili bir masal gibi şehir. Makedonya’nın incisi, mavisi, yeşili... Orada yaşayan güzel dostlarımız var bizim, samimi ve içten insanların şehri... Ara sokaklara yansıyan güzel bir Türkçe...

19.Struga Şiir Akşamları? Hiç katılmadığım bir şiir akşamları. Ama uluslarası çapta ismi duyulan bir faaliyet. Yavuz Bülent Bakiler’in Üsküp’ten Kosova’ya kitabını yazmaya vesile sanırım. Drim Nehrine yansıyan şiir..

20. Manastır (Bitola)? Türküsü var, Pelister Dağı’nın altında bir “Şirok sokak.” Mustafa Kemal Atatürk’ün Askeri İdadiye’den mezun olduğu şehir. Konsoloslar şehri. Etrafında Türk köyleri, Kanatlar, Budaklar, dinlesen herkesi, öyle güzel hikâyeler var ki, en çok da göç hikâyeleri...

21.Gagauz Yeri? Güllü Karanfil. Ama oradan tanıştığımız birçok isim daha var Todor Zanet, Viktor Kopuşçu vs... Konuştukları Türkçe bizim konuştuğumuz Üsküp Ağzına çok benziyor. Hristiyan Türkler, ama milli değerlerine sıkıca bağlılar. Güzel insanlar...

22. Gümülcine? Fiyaka Dergisi. Onlarla da çok benzeyen taraflarımız var, ama onlar İpsala sınırına çok daha yakın. Birçok derdimiz aynı, ama onların sorunları daha ağır. Bu yıl ziyaret ettiğim şehir, bana inanılmaz duygular yaşattı, hiç unutmayacağım. Oradaki herkese kucak dolusu sevgiler selamlar Üsküp’ten...

23. Kırcaali? Rodoplar, Habibe Ahmetova. Bulgaristan’ın Türk sesi. Arda boylarında kalan kardeşlerimizin memleketi. “Alı var” diyorlar “kırmızı güle” / Hasan’ım martini alıyor ele / Ramizem’in evi kapılmış yele / Yusuf’la Arda’ya dalışımız var!..  / Tuna Boylarında Aliş’imiz Var” diye bir şiiri anımsatıyor bu yerler hep bana.

24. Filibe? 2019’un kültür başkenti. Kültürlerin harmanlandığı farklı renkleri içinde barındıran bir şehirdir. Makedonyalı Büyük İskender’in babası II. Filip burada doğmuş, bu nedenle buraya Filibe denmiştir. Kıyısından Meriç geçer, sonra gider Edirne’ye uğrar, ardından Ege’ye akar. Beyatlı’nın gezdiği bir şehir, hatırlarında şöyle bahseder:  “Filibe, yüz sene evveline kadar, Bursa ve Eyüp Sultan gibi iliklerine kadar Türklük sinmiş bir şehirdi. Filibe’yi görmeyi özlerdim. 1921’de görmek kısmet oldu. Sofya’dan tirene bindim. (…) Tiren durdu. Plovdiv! Plovdiv! sesi geliyor. İstasyonda bir çorbacı ve köylü kalabalığı kaynaşıyor. Rengi solmuş setre pantolonla mintan giyen ve kalıpsız fes taşıyan Türkler dolaşıyorlar. Tirenden çıktım: “Otel Mole’ye götür!” dedim. Otel Mole, Filibe’nin Perapalas’ı, altı lokanta üstü otel, odaları şöyle böyle, az çok temiz, koridorları koğuş sisteminde bir oteldi; lakin adı Filibe’ye mezcedilmiş bir addır. Sokak üstünde bir oda tuttum. Karşımda küçük bir cami vardı. İlk Osmanlı devirlerinden kalma, yekpare, metin, ferahlı bir yapı idi; o köşede tek başına Çelebi Sultan Mehmed’i hatırlatıyordu. Filibe’ye seyahat eden vatan Türklerinden son gören galiba ben oldum; çünkü İstanbul’a avdet ettikten biraz sonra, yolu genişletmek için, yıkıldığını gazetede okudum.”

25. Edirne? Anavatan’a girdiğimizde bizi selamlayan şehir, bizler için bir kapı. Selimiye Camii, muhteşem mimarisi, Mimar Sinan’ın ustalığını görebileceğiniz bir şehir. Rumeliye başkentlik yapmış bir şehir. Geçen yıl ilk kez onu gezip gördüğüm şehir. Önceden hep yanından geçerdik, selamlaşır İstanbul’a ilerlerdik. İyi ki de gördüm, gezdim, tanıdım. Türkiye’nin kapısı, nöbet yeri.

 

26. Edirne Eski Valisi Hasan Duruer? Çalışkan bir vali idi, Edirne’nin derdini de Balkanlar’ın derdini de taşırdı. Üsküp’te, Sakarya’da, Edirne’de karşımıza çıkan güzel bir insan.

27. Adapazarı? Fahri Tuna’nın memleketi. Sakarya’nın güzel bir ilçesi.

28. Sapanca Şiir Akşamları? On yıl önce Makedonya’yı temsilen katıldım, çok güzel dostluklar edindiğimiz bir faaliyet. Şiirin dışında Sapanca’nın doğasına ve güzelliğine hayran kalmamak mümkün değil, şiir gibi bir gölü var...

29. Fahri Tuna? Kendisi bir portre yazarı, buna binaen Üsküp ziyaretlerinde hep insanlar ile kaynaşma muhabbet etme dostluk kurması gayet doğal. Bunun dışında bir akraba, aileden bir dost, bir ağabey edasıyla bizimle muhabbeti oldu. Söz konusu Üsküp olunca onun için her zaman açık bir kapısı var, bir asır önce kaybedilen topraklara hiç kaybedilmiş gibi bakmadı o, sınırlar çizilebilir ama orada ya da burada yaşayan insanlar arasında sınır çizilirse asıl o zaman kaybedilir çok şey. Bizlerin gönül coğrafyası dediğimiz koskaca bir memleketimiz var. Her ne zaman arasak konuşsak ilk dediği cümle “gömülmeyi vasiyet ettiğim şehire selam” der. Biz de ona diyoruz ki, “yeniden beraber güzelliklere doğacak şehirden selam...”

30. Balkan Türküsü Dergisi? Nedense ilk aklıma gelen bir kapak resmi oluyor hep, bir ovada yeşillikler ortasına koşan bir çocuk. Çok anlamlı bir resim. Balkan Türküsü de o çocuk gibi Balkanların içinde gezinen, bu topraklardan bir türkü mırıldayan dergi. Fahri Tuna da aynı zamanda akıla gelir Balkan Türküsü deyince. Tuna soyadından olsa gerek o da Tuna nehri gibi Balkanlara bir dergi ile seslenir. O dergi de Balkanlar’ın sesi olur, hikayesiyle, şiiriyle, denemesiyle...

31. Leyla Şerif’in pişireceği helva? (Fahri Tuna cenazesi) Fahri Ağabey’de bu enerji olduktan sonra hepimizi gömer hepimize de bir güzel helva yapar. Allah gecinden versin, ama helvası Balkan esintili olur mutlaka, yolu ne zaman bu taraflara gelse badem ezmesi getirir unutmaz, Edirne ile Üsküp’ü birbirinden ayırmaz, ben helva ile badem ezmesi arasında kaldım. Pişirelecek helvaya onu da katarız, ayırmayız. Allah uzun ve güzel ömürler versin ona...

32. Bekir Sıddık Soysal? Bekir Ağabey’in el emeği göz nuru beratları birçok şairin evini süsler. Türkiye Yazarlar Birliği’nin Türkçenin Şiir Şölenlerinde göze hitap eden kısmı onun ruhunu yansıtır adeta. Ebru ile suya şiir yazan adam. Ne zaman görüşsek uzun zamandır görmediğimiz bir akrabamız gibidir, yüzü, tebessümü, sûküneti ile insana güven veren güzel bir insan. Biz kendisini çok seviyoruz...

33. D. Mehmet Doğan? Türkiye Yazarlar Birliği Vakfın kurucusu. Akıla ilk gelen Büyük Türkçe Sözlük. Türkçenin derdini sırtına yüklemiş, Balkanlar’da Türkçenin nöbetinde duranları asla unutmayan, her daim kol kanat geren bir büyüğümüz. Nerede olsan Türkçe yazıyorsan, derdin Türkçe ise, seni gören, tanıyan, unutmayan, sadece Türkiye’nin değil Türk Dünyası’nın ve Balkanlar’ın yazarlarını toparlayan “bir” eden derdi büyük, kocaman yürekli güzel bir insan...

34. TYB? D.Mehmet Doğan.  Kocaman bir dünya, Türk Edebiyatı’nı tüm gönül coğrafyası dediğimiz bölge ile birleştiren bir birlik. Biz bu birlik sayesinde gerçek anlamda “birlik” olabiliyoruz. Hep var olsun...

35. Leyla Şerif Emin’e TYB Ömer Nefi Ödülü? (2019, Edirne)  Muhteşem bir sürpriz. Buna layık görenlere yürekten bir teşekkür. Şımarmaya vakit yok, bundan sonra da daha çok çalışma azmi gerektiren bir sorumluluk.

leyla-serif-emin-yazisina--soldan-fahri-tuna---mehmed-arfi---leyla-serif-emin-ve-zafer-veysel-uskup-2016.jpgleyla-serif-emin-makedonya.jpg

Bu yazı toplam 651 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim