• İstanbul 20 °C
  • Ankara 18 °C
  • İzmir 20 °C
  • Konya 17 °C
  • Sakarya 23 °C
  • Şanlıurfa 25 °C
  • Trabzon 17 °C
  • Gaziantep 22 °C
  • Bolu 19 °C
  • Bursa 22 °C

A. Ali Ural'dan: Öğretmenler odası

A. Ali Ural'dan: Öğretmenler odası
Gökyüzü karatahta, tek bir yıldız yok. Öğretmenler odasının kapısı kapalı, çıt yok. Pencereler açık, sınıfların kapılarını gıcırdatıyor rüzgâr. Bir ucu kopuyor duvara yapıştırılmış resmin. Lamba sallanıyor tavanda.

-Anlamaya layık ol!

-İpucu ver, nasıl layık olur anlamaya insan?

İpin ucu kaçtı, bilginin peşinden koşan yok. Aslanlar yelelerine sarılmış horuldarken ceylanlar pür neşe zıplıyor. Sincaplar seyrediyor cevizleri, kıran yok. Herkes salıncakta, parmakları bekliyor, değsin sırtına. Değsin ve uçursun göğe pabuçlarını. Öğretmenim sinekler tavanda nasıl yürür? Nasıl nefes alıyor karabataklar dipte? Soru sormasam, gülümsemeyecek, soruyla çalışıyor gemi. Bin yıl ayrılmaz limandan çözmezsem palamarı. Öğretmenim suda nasıl yüzüyor dağlar gibi gemiler? Attığım taş neden kayboldu gözden halkalar yayarak?

-Bak evlat, öğrenmek istiyor musun gerçekten?

- Nasıl bir soru bu!

Talip olandı talebeler, "isteyenler" yanarak nuru. Sabahlara kadar döven suru bir gedik açmak için. Kış da bastırsa Viyana'dan dönmek yok. Takıldığım yerde tuttukça elimi muallimlerim. Hayır, karşı karşıya değiliz meydanda, savaş yok aramızda. Çarpışırsa öğretmen öğrenciyle hayat yok. Yan yana yürüyoruz geceyi ağartmaya. Pink Floyd'un şarkısı çürüdü, ilme ihtiyacımız var. Varsın çığlıklar yükselsin çatlamış plaklardan, "We don't need no education!" Hocam, çocukları yalnız bırakma! İrfana ihtiyacımız var bizim.

-Ne çok öğretmen var bilsen!

-Öğretmenler odasında kimse yok.

Birden her şey öğretmeye başladı. Dalıyla bileğimden tuttu ağaç yazarken. Yılan çatal diliyle yokladı tünelleri. Kuşlar pike yaparken şaşırdı pilot. Helikopter böcekleri düşmedi şimdiye dek. Hiçbir balık boğulmadı kulaç atarken. Mühendislik fakülteleri açıldı ormanda, gördüm. Arıların elinde gönyeler vardı, kuşların gagalarında çekül. Cennet ırmaklarında yüzme öğretirken melekler, gördüm: Ateşin dersliğiydi cehennem. Birden her şey öğretmeye başladı. Aydan gece dersleri, sabahçılar öğrencileri güneşin. Yıldızlar kopya veriyor, kıpır kıpır dudaklar. Herkes sustu, çocuktan al haberi. Çocuk, o ne büyük öğretmen!

-Yeryüzü öğretmenler odası!

- Yeryüzü uçsuz bucaksız sınıf.

Dağlar ve taşlar da konuştu, mütercimler nerede? Nerede başlarını taştan taşa vuran ırmaklar? Yabancı dil değil memleketimiz gönül. O memleket ki dağlar, taşlar ile çağırırken Mevlâ'sını Yunus. Mevlânâ'sını çağırır kâinat tercümanlık yapsın diye âleme: "Lâyık olan kişiye taş ve kerpiç konuşur." Ben dilsizim hocam hıfzetmemiş değilim dersimi. Hafızama sığmıyor, kirpiklerimden akıyor nehir. Buğday yüklü gemileri sürüklerken rüzgâr kıtadan kıtaya. Ben dilsizim hocam, her zerremde izin var senin.

- Parmak izi mi, suçluyum demek!

-Suç mu? Bu madencinin ayak izleri!

Gökyüzü karatahta, yanıp sönüyor binlerce yıldız. Öğretmenler odasından sesin geliyor. Bir düşte savruluyor olmayayım sakın, döndün mü? Bu sesin senin olduğunu söyle ne olur! Pencereler açık, sınıfların kapılarını gıcırdatıyor rüzgâr. Nefeslerimizi tuttuk, hadi karış ıssız sınıfımıza. Gök fark etti gürüldüyor sarsarak bulutları. Yer fark etti, binlerce meyve ağacıyla yardı toprağı, ne soylu selam. Ağzım kıpırdıyor balıklar gibi tek bir kelime yok. Kirpiklerimden anla, ben dilsizim hocam!

 

10.09.2011 Zaman

Bu haber toplam 887 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim