Şu bir gerçek ki sosyal medya platformları, günümüzde bilginin dolaşımını şekillendiren en güçlü araçlardan biri haline geldi. Bu platformların birçoğu, sözde “tarafsızlık” ilkesine dayanarak ifade özgürlüğü ve bilgiye erişim hakkını savunduklarını iddia eder. Ancak siyonist vahşetin ibraz edilmesi ve Filistin halkının mağduriyetinin dile getirilmesi söz konusu olunca durum tamamen değişir.
Son dönemde YouTube’un üç büyük Filistinli insan hakları kuruluşuna ait kanalları kapatması, söz konusu platformları yönlendirenlerin iddialarında ne kadar iki yüzlü ve sahtekâr olduklarını bir kez daha gözler önüne serdi. YouTube’un kararıyla, İsrail’in Filistinlilere karşı işlediği savaş suçlarını belgeleyen 700’den fazla video ortadan kaldırıldı. Böylece dijital dünyanın en büyük video platformlarından biri, gerçeği susturan bir sansür aracına dönüştü.
Filistinli Gazeteciler Forumu’nun tepkisi, bu durumun yalnızca teknik bir içerik kaldırma meselesi değil, doğrudan bir insan hakları ihlali olduğuna işaret ediyor. Forum, YouTube’un bu kararla “ifade özgürlüğünü ve halkların kendi acılarını belgeleme hakkını” açıkça ihlal ettiğini belirtti. İsrail işgalinin anlatısını destekleyen bu tek taraflı tutum, dijital çağın en tehlikeli propaganda biçimlerinden birine dönüşüyor.
Gerçeğin susturulması, sahadaki yıkımdan ve katliamdan daha az tehlikeli değildir. Bu tutum zulmün görünmezliğini sağlama amaçlıdır.
Yazının devamı için:https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/ahmet-varol/siyonist-vahseti-perdelemek-mumkun-mu-50697.html?page=2































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.