TYB Genel Başkanı Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan’ın, sosyolog, felsefeci, yazar ve "Hareket" dergisinin kurucusu merhum Nurettin Topçu, vefatının 50. Yılı dolayısıyla düzenlenen toplantıda yaptığı önemli konuşmanın tam metnini yayınlıyoruz.
Her şeyden önce şunu ifade etmek isterim ki bu program, böyle bir program Nurettin Topçu’nun fikri takipçisi merhum D Mehmet Doğan üstadımızın hayalliydi…
Hayata geçirmek bugüne kısmetmiş, hamdolsun…
Bunu icra etme hususunda destek ve katkıları için,
hassaten programa da bizzat teşrif ederek fikirleriyle de zenginlik katan Topçu geleneğinin izinde maarif, kültür ve fikir insanı olarak hem bir entelektüel ve münevver hem de devlet adamı olan can Erzincan’ımızın Valimiz Doç. Dr. Hamza Aydoğdu Beyefendiye hususi şükranlarımızı arz ediyoruz.
Benim için de özel bir gün bugün.
Benim de atalarımın vatanıdır Erzincan.
Hatay Dörtyol Karakese beldemiz ki milli mücadelenin ilk kurşununun ve direnişini yapan mücahidler, Kuvay-ı milli erleri, Erzincan Otlukbeli bölgesinden gelip yerleşip bu Muazzez beldeyi kuran atalarımız tarafından kurulmuştur.
Dolayısıyla ben de üstadım Topçu gibi bir yönümle Erzincan’lıyım ve hemşeriyim.
Bugün, Anadolu irfanının kadim topraklarında, Erzincan’ın Kemaliye’sinde, Nurettin Topçu’nun hem manevi köklerine hem de fikrî mirasına yakışır bir buluşmadayız. Topçu’nun baba tarafı Erzurumlu, anne tarafı Kemaliyeli idi. Yani bu iki şehir onun hem kalbini hem düşüncesini yoğurmuş iki ana kaynaktı. Erzurum, irfanın soğuk dağlarında sabrı öğretti; Kemaliye ise Fırat’ın kıyısında tefekkürü, sükûneti, derinliği…
Bugün bu topraklarda yalnızca bir düşünürü değil, bir düşünme biçimini, bir felsefe okulunu yeniden hatırlıyoruz. Çünkü Nurettin Topçu yalnızca bir fikir adamı değil; felsefeyi bir ahlâk daveti, bir irade terbiyesi ve bir maarif mücadelesi olarak yaşamış bir ruhtur. Onun için düşünmek, varoluşu anlamak değil; varoluşu inşa etmekti.
Felsefe Bir İsyandır: Ruhun Kıyamı
Topçu, “İsyan Ahlakı”nda bize öğretti ki hakikat, konforun değil, kıyamın çocuğudur. Bu isyan, ne şiddete ne inkâra yöneliktir; o, vicdanın, iradenin ve aşkın kıyamıdır. Felsefe, onun anlayışında pasif bir bilgi değil, aktif bir harekettir. İşte o yüzden Topçu’nun felsefesi, Maurice Blondel’in “Aksiyon” felsefesinden aldığı ilhamla, İslâm’ın tevhid merkezli bir irade anlayışıyla birleşmiştir.
O, felsefeyi insanın kendi iç derinliğinde başlatır, toplumun ahlâkında tamamlar. “İsyan”, hakikatin hatırına düzeni sarsmak, adaletin uğruna menfaati terk etmektir.
Maarif Davası: İlimde Ahlâk, Ahlâkta İrade
Bugün Topçu’nun Türkiye’nin Maarif Davası ve Yarınki Türkiye eserlerini yeniden okumak, belki de en büyük vazifemizdir. Çünkü orada bize sadece bir eğitim politikası değil, bir medeniyet pedagojisi sunar.
Topçu’ya göre maarif, “bilgi yüklemek” değil, “irade inşa etmektir.” O, öğretmeni bir muallim olarak görür; yani yalnız bilgi aktaran değil, ruhu şekillendiren, vicdanı uyandıran bir rehber olarak.
O, maarifi devlete değil, millete; okulu sınıfa değil, hayata ait görür. “Eğitim,” der, “bir ruha vatan kazandırmaktır.” Bu nedenle onun felsefe okulu, bir binadan ibaret değildir; her ahlaklı insan, her muallim, her öğrenci onun okulunun bir halkasıdır.
Topçu’nun Felsefe Okulu: Ahlâkın Medresesi
Bugün burada “Nurettin Topçu, Felsefe Okulu ve Eğitim” başlığı altında toplanmamızın anlamı, bir akademik konuyu değil, bir ahlâkî inkılâbı konuşmaktır.
Topçu’nun felsefe okulu, Aristoteles’in Lykeion’undan, Farabi’nin Medinetü’l-Fazıla’sından, Gazali’nin Tehâfüt’ünden izler taşır; fakat hepsini Anadolu toprağına eker.
Onun talebeleri, bilgiyle donanmış değil, irade ile yoğrulmuş insanlardır. Çünkü şahsiyet inşa etmeden medeniyet inşa edilemez.
Gençlik ve Gelecek İçin Bir Çağrı
Bugün Türkiye’de gençlerin önünde duran mesele, sadece bilgi eksikliği değil, anlam eksikliğidir. Topçu’nun “beklenen gençlik” dediği şey, zihni açık ama vicdanı kör bir gençlik değildir.
O, ruhunda isyanı, kalbinde merhameti, zihninde hikmeti taşıyan bir gençlik hayal eder.
Bugün Topçu’nun bu çağrısını duymak, belki de yeniden “hareket”e geçmenin, yeniden “imanla düşünmenin” zamanıdır.
Sonuç: Ruhun Coğrafyasına Dönüş
Nurettin Topçu, D. Mehmet Doğan’ın da dediği gibi “batıda okumuş ama batılılaşmamış” bir fikir adamıdır. O, bilgiyi batıdan almış, anlamı Anadolu’da yoğurmuştur.
Bizim için asıl mesele de budur: bilgiyi evrenselleştirirken anlamı millîleştirmek.
Bugün bu topraklarda onun hatırasını yaşatmak, yalnız bir anma değil, bir yeniden diriliş çağrısıdır. Çünkü o, düşünceyle ibadeti, bilgiyle irfanı, eğitimle ahlâkı birleştirmiştir.
Sözlerimi Nurettin Topçu’nun şu duasıyla bitirmek istiyorum:
“Allah’ım, bize öyle bir irade ver ki, menfaate boyun eğmeyelim.
Bizi öyle bir maarifle donat ki, hakikati bulalım ve uğruna yaşayalım.”
Bu vesileyle programımıza emek veren bütün hocalarımıza, kurumlarımıza ve bilhassa bu manevi buluşmanın ruhunu yaşatan Kemaliye halkına teşekkür ediyorum.
Nurettin Topçu’nun ve D. Mehmet Doğan ağabeyimizin aziz hatıralarını rahmetle, minnetle, muhabbetle anıyorum.
Ruhları şâd, izleri daim olsun.

































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.