• İstanbul 14 °C
  • Ankara 13 °C

Abartısız Şehir: Erzurum

Abartısız Şehir: Erzurum
Elazığ’dan Erzurum’a ulaşmak için önümüzde iki seçenek vardı. Ya 5 saatlik Tunceli-Pülümür-Tercan-Aşkale rotasını ya da 4 saatlik Kovancılar-Karakoçan-Bingöl-Karlıova-Çat rotasını tercih edecektik.

 Zamandan tasarruf imkânı ve otobüs seferlerinin daha sık olması gibi sebepler bizi ikinci seçeneğe götürdü. Terminalden yola çıktıktan sonra Gülüşkür Köprüsü’ne kadar beklenmedik hiçbir şey olmadı. Keban Barajı uzun bir süre sol tarafımızda bize eşlik etti. Otobüsümüz herhangi bir Anadolu şehrinden başka bir Anadolu şehrine nasıl gidiliyorsa bizi o şekilde taşıyordu. İlk önce şehrin merkezinden çeperine doğru eskiliğin görünürlüğü azaldı ve yeni olan her şey göze çarpmaya başladı. Trafik lambaları, binalar, park alanları, sokaklar ve caddeler çeperlere doğru gençleşiyordu. Şehir merkezinden ayrıldıktan sonra ise birden herhangi bir Nuri Bilge Ceylan filmine konu olabilecek şekilde anonim köyleri görmeye başladık. Gülüşkür Köprüsü’nü geçtikten sonra özellikle Bingöl-Karlıova arasında çorak bir iklimde kolay kolay görülmeyecek cinsten yeşil tepe ve sulak düzlükler olması dikkatimizi çekti. Sulak düzlüklerin yakınlarında küçükbaş hayvanlar için yapılmış ağıllar vardı. Yolu daha iyi gözlemlemek adına, otobüsün en önde sağ tarafındaki iki koltuk için bilet satın almıştık. Emirhan’ın emniyet kemerini bağlamadan uyuduğu esnada Karlıova girişinde şoförümüz yoldan çekilmeyen bir ineğe çarpmamak için ani fren yaptı ve Emirhan’ın ön cama fırlamasını muavinle beraber son anda engelledik. Beyazı baskın alaca renkli ineğe hafif şekilde çarptıktan sonra inek dizleri üzerinde 10 metre kadar sürüklendi. Şoför ve muavin aracı sağa çekip ilk önce tamponu sonra hayvanı kontrol ettiler. Tabii bu esnada mesleğe başladığı güne lanet edişlere kadar trajikomik konuşmalara da kulak misafiri olduk. Birkaç dakikalık gözlemden sonra hayvanın yürüyebildiğini gören şoför ve muavin yola devam ettiler. Araca döndüğünde Emirhan’ın emniyet kemerini takılı gören muavin muzipçe gülümsedi. Yaklaşık 4,5 saat süren bir yolculuktan sonra saat 14.30 gibi Erzurum’a vardık.

Şehre gelmeden epey önce cağ kebap konusunda araştırmamızı yapmıştık. Tercihlerimizi halkın tercihlerine göre ayarlayacaktık. Çünkü Erzurum’a gelenlerin lokanta tercihi genelde Koç, Gel-Gör ya da Muammer Usta oluyordu. Fakat buralar yerlilerin pek tercih ettiği mekânlar değildi. Halkın rağbet ettiği yerler genel olarak Şenyurt, Aksu, Hacıbey ya da Çınar’dı. Şenyurt ve Çınar’da cağ kebap tatma imkânımız oldu. Bu konuda iddialı olan Artvin Ardanuçlu Ersin Dede’nin cağ kebabıyla kıyasladığımda Erzurum’da damağa etten önce gelen çiğ soğan tadı yoktu. Karabiber ve soğan suyunda 8-24 saat bekletilerek yapılan cağ kebabında Erzurum gönlümde epey yer etti diyebilirim.

Devamı: https://www.edebifikir.com/deneme/abartisiz-sehir-erzurum.html

Bu haber toplam 209 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim