• İstanbul 20 °C
  • Ankara 21 °C
  • İzmir 20 °C
  • Konya 23 °C
  • Sakarya 22 °C
  • Şanlıurfa 29 °C
  • Trabzon 18 °C
  • Gaziantep 26 °C
  • Bolu 20 °C
  • Bursa 22 °C

Abdülbaki Değer: Müfredatın yoğunluğu, ezberimiz ve sorulmayan sorularımız

Abdülbaki Değer: Müfredatın yoğunluğu, ezberimiz ve sorulmayan sorularımız

Uzun süredir eğitimin mahiyetine ilişkin bir tartışma gündeminden yoksunuz maalesef. Eğitim-öğretim faaliyetlerinin teknik aksaklıklarında tüketilen bir konuşma üzerinden günlerimiz geçiyor. Sınavlar, atamalar, öğrenci-öğretmen temalı vakalar üzerinden alanı konuşuyoruz. Müfredatı hafifletme çalışmalarından bahsetmişti Milli Eğitim Bakanı geçenlerde. Bu konuşmadan hareketle tartışmayı yürüttüğümüz faaliyetin mahiyetine kaydırmaya çalışmakta yarar görüyorum.

Yusuf Tekin mevcut müfredatın fazla, yoğun olduğuna ilişkin bir gerekçeden hareketle hafifletme çalışmaları yürüttüklerini ifade ediyor. Bakanın müfredatın yoğun olduğuna ilişkin bir tespitte bulunurken hangi ölçme-değerlendirme mekanizmasından hareket ettiğini bilemiyorum. Dolayısıyla bunu bilemediğimizde müfredatın fazla veya eksik olduğuna ilişkin bir tartışmanın da kendi başına bir anlamı olmuyor. Burada bize ölçü gerekiyor. Ölçümüz nedir? Nasıl bu ölçüyü belirledik? Belirlememizin gerekçesi nedir? Bilindiği üzere bizde eğitim-öğretim alanın anlamsız geleneklerin, mahiyeti bilinmeyen uygulamaların bolluğunda gidiyor. Ders saati kırk dakika örneğin ancak bir dersin neden kırk dakika olduğunu kimse bilmiyor. Bir dersin içeriğinde neyin olacağını neyin olmayacağını belirlerken de yanı şekilde keyfilikle yol alıyoruz. Şüphesiz birileri kendince bir takım gerekçeler ileri sürüyor. Ancak ileri sürülen gerekçelerin makuliyetini, meşruiyetini tartışmak da kamusal bir denetimle, canlı ve derin bir tartışmayla mümkün. Belirttiğim gibi müfredatı yoğun olduğunu belirttiğimizde kastettiğimiz şeyin ne olduğu anlaşılır olmalı. Öğrencilere aktarmak istediğimiz bilgi yoğun ise öncelikle neden yoğun olduğunu belirtmemiz, belirlememiz gerekiyor. Bugün yoğun olarak nitelediğimiz bu müfredat dün nasıl hangi gerekçelerle aktarılması gereken olarak belirlendi? Bugün bu müfredatı yoğun kılan husus nedir? Hangi değişiklikler, hangi veriler, hangi analiz bizi böyle bir arayışa daha doğrusu böyle bir çözüme getirdi?

Devamı: https://www.maarifinsesi.com/mufredatin-yogunlugu-ezberimiz-ve-sorulmayan-sorularimiz/

Bu haber toplam 517 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
  • Yavuz Bülent Bakiler, son yolculuğuna uğurlandı30 Eylül 2025 Salı 08:37
  • Güz Sonatı29 Eylül 2025 Pazartesi 13:14
  • Fatma Gülşen Koçak Hz Hatice’yi Anlattı23 Eylül 2025 Salı 11:20
  • Bursa: Şiir Şehir17 Eylül 2025 Çarşamba 12:09
  • Selim Cerrah Cihannüma Genel Başkanı oldu16 Eylül 2025 Salı 13:43
  • Genç Birikim dergisinin Eylül 2025 (279'uncu) sayısı çıktı.15 Eylül 2025 Pazartesi 11:47
  • Kaybettiğimiz Meçhul; Kendimiz11 Eylül 2025 Perşembe 14:21
  • Yaşayan Dil-Yaşatan Dil11 Eylül 2025 Perşembe 12:08
  • Modern Dünya İnsanın Hikayesi: Yokuşa Akan Sular10 Eylül 2025 Çarşamba 13:39
  • Şiir Ezber mi Bozacak Rahatsız mı Edecek?08 Eylül 2025 Pazartesi 10:43
  • Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
    Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim