• İstanbul 16 °C
  • Ankara 6 °C
  • İzmir 14 °C
  • Konya 7 °C
  • Sakarya 12 °C
  • Şanlıurfa 17 °C
  • Trabzon 16 °C
  • Gaziantep 14 °C
  • Bolu 7 °C
  • Bursa 12 °C

Abdullah Muradoğlu'ndan: Komünist Krallığın yas töreni!

Abdullah Muradoğlu'ndan: Komünist Krallığın yas töreni!
Kim il Sung, 1948'den 1994'e kadar demir bir yumruk ile yönetmişti Kuzey Kore'yi. 1980'lerin başında yerine oğlu Kim Jong İl'i halef göstermişti. Böylece Kim Jong İl de1994'ten 2011'e kadar tahtta kaldı.

Diktatörleri onları dövseler de, sövseler de, aç-çıplak bıraksalar da bitmez bu aşk.

Kimbilir belki de Kuzey Koreliler, diktatörleri olmadan yaşayamayacaklarını düşünüyorlardır.

Kimbilir belki de bir başka dünyayı tasavvur edemeyecek kadar kendi dünyalarına saplanıp kalmışlardır.

Neyse ne işte.

***

Benzer bir yas, 1953'te "Stalin" öldüğünde de sözkonusu olmuştu.

Milyonlarca insanı katleden, halkları kendi topraklarından topluca alıp süren, uçsuz bucaksız bir ülkeyi "KGB Devleti"ne dönüştüren Stalin öldüğünde de öldüğüne kimseler inanmak istememişti.

Stalin bir kült olarak Rusların bütün bilinçlerini kaplamıştı.

Stalin'in emriyle suçsuz yere hapse atılanlar bile onca eziyetten sonra hapishane duvarlarına kendi kanlarıyla "yaşasın Stalin" yazıyorlardı.

Kimse Sovyet Rusya'daki kötülüklerin bizzat Stalin'den kaynaklandığını kabul edemiyordu.

Yani, inanmak istemiyorlardı.

Meşhur komünist şair Yevtuşenko, "Yaşantım" adlı kitabında Stalin'in öldüğü haberini aldığında neler hissettiğini şöyle anlatmıştı:

"5 Mart 1953 günü Rusya'yı yerinden oynatan bir olay oldu. Stalin öldü. Hayatın o kadar ayrılmaz bir parçasıydı ki Stalin, onu ne yapsam ölü olarak düşünemiyordum. Bütün ülke baştan aşağı sanki felce uğradı. Halk her işe Stalin'in koştuğuna inandırılmıştı, onsuz kalınca ne yapacağını bilemedi, afalladı. Bütün Rusya ağlıyordu. Ben de ağladım. Hem kederimizden ağlıyorduk, hem de, belki, geleceğin bize neler getireceğini bilemediğimizden."

***

Yevtuşenko, Stalin'in cenaze töreninde gördüklerini de dile getiriyordu..

Büyük bir izdiham yaşanıyor, insanlar ölüyordu ama kalabalığın önündeki arabaların çekilmesini isteyenlere polisler "Çekemeyiz, emir yok" diye bağırıyorlardı.

"Emir yok" sözü Yevtuşenko'nun kulaklarında uğulduyordu.

İlk kez ne olduğunu o an anlamıştı ve Stalin'in cenazesini bile görmeden arkadaşıyla birlikte bir şişe votka alıp eve gitmişti.

Annesinin,"Stalin'i gördünüz mü" sorusuna şöyle cevap vermişti Yevtuşenko:

"Evet, dedim, lafı savuşturmak için. Çocukla kadehlerimizi tokuşturduk. Anneme yalan söylememiştim. Gördüğüm, gerçekten Stalin'di."

Yevtuşenko'nun "Stalin'in mirasçıları" başlıklı şiirinde bakın ne diyor:

"Sessizdi, ölüydü, kaskatı sıkmıştı, mumyalanmış yumruklarını

Ölü diye yutturuyordu kendini ama herkesi gözetliyordu tabutun içinden."

Stalin öldüğü herkesin kafasına yatınca, bu kez ölü Stalin'i gerçekten öldürdüler.

Ve bir süre sonra Stalin'in adını anmak bile büyük cesaret istiyordu.

Yevtuşenko'nun şiiri şu dizeyle bitiyordu ve yaşayan diktatörlere bir değinmedir:

"Stalin'in mirasçıları soluk aldıkça dünyada/Tabutunda Stalin, pusuya yatmış, dirilmektedir."

 

Kod 333..

 

"Kod 333", başörtülü bir öğrencinin girdiği sınavda kağıdına düşülmüş bir nottur.

Sınav kağıdı, başörtülü olduğu için iptal edilmiştir.

Değerli fotoğraf sanatçımız Gülnur Güner'in "Taksim Sanat Galerisi"nde sergilediği fotoğrafları izlerken zihnimde bir dizi geriye-gidişler yaşadım.

Sanırım sergiyi izleyenler de benim gibi hissetmişlerdir.

Çeşitli mesleklerden 34 kadının başörtüsü yasağı yüzünden karşılaştıkları engeller ve yaşadıkları zorluklar fotoğraflar kareleriyle yüzümüze çarpıyor.

Her bir fotoğraf, bir hayatı, bir öyküyü, bir acıyı ve aynı zamanda bir başeğmezliği anlatıyor.

4 yıllık bir çalışmanın ürünü olan bu fotoğraf sergisiyle "unutmaya çalıştığımız" gerçekle bir kez daha yüzyüze geldik

"333" rakamıyla kodlanmanın bir insan için ne anlam taşıdığını ve o insanın hayatında ne tür gedikler açtığını anlamak isteyenler muhakkak bu sergiyi görmeliler.

Başörtüsü üzerine "peruk" takarak okumanın yahut çalışmanın ne tür bir yara açtığını hissedebileceksiniz.

Sosyolog-Fotoğrafçı Gülnur Güner'i yıllardır ilgiyle izliyorum..

Sosyal tarihimize arşiv niteliğinde kazandırdıkları fotoğraf sergilerinin hepsini de izledim.

"40 Fotoğraf 40 Hikaye: Hem Okudum Hemi de Yazdım" fotoğraf sergisinde Güneydoğu illerimizden İstanbul Bağcılar ilçesine göç etmiş, ama okuma-yazma bilmeyen kadınlarımızın hayata tutunmak, hayata karışmak için gösterdikleri büyük çabaları da anlama imkanına kavuşmuştum.

Okuyup-yazmanın gerçekte ne anlama geldiğini o fotoğraf kareleri içerisinde anlatılan hikayelerden öğreniyorduk.

Gülnur Hanım'ın "Ürdün'ün süresiz misafirleri: Filistinli mülteciler" fotoğraf sergisi ise adı üstünde ne olduğunu gösteriyor bizlere.

Süresiz misafirliğin, süresiz vatansızlık, süresiz yoksulluk ve süresiz sahipsizlikle bütünleştiğini de keza Ürdün'deki Filistin kamplarında çektiği fotoğraflarla gözümüze sokmuştu sanatçımız.

"Kod 333 Bir Yasağa baştan bakmak" fotoğraf sergisini 28 Aralık gününe kadar ziyaret edebilirsiniz.

Fazla söze hacet yok, bir fotoğraf, gören göze, işleyen vicdana çok şey anlatır.

 

Batman'da kitap okumak

Zaman zaman bu köşede, "Aziz Anadolu"muzun ocaklarından ve bucaklarından kültür ve bilgi aşkına ilişkin bilgiler veriyorum.

Kitap okumanın neredeyse lüzumsuz hala geldiği ülkemizde kitaba verilen değer de bir o kadar azaldı.

Yine de Anadolu'dan gelen haberler bu kadar da karamsar olmamamız gerektiğini bildiriyor bizlere.

İrfan kaynağımız Anadolu'muzun genç çocukları daha fazla bilgilenmek için kendilerine kitap ulaştırılmasını bekliyorlar.

Bu kez bir istek de "Batman Milli Piyango Anadolu Lisesi"nden geldi.

Okulda bir kütüphane var ama içinde kitap yok.

Sevgili okurlarımız, değerli yayınevlerimiz, hayırsever işadamlarımız bu güzel çağrıyı karşılıksız bırakmayacaklar, okul kütüphanesine kitap bağışı yapmak isteyeceklerdir elbette.

Bu arada Milli Eğitim Bakanlığımızın, Kültür Bakanlığımızın çocuklarımızın ihtiyaç duyabilecekleri kaynak eserleri Okul Kütüphanelerine temin edilmesi için gereğini yapacaklarını umuyorum.

(İrtibat için Ahmet Köz: 0505- 489 49 45)

21.12.2011 Yeni Şafak
Bu haber toplam 597 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim