• İstanbul 16 °C
  • Ankara 15 °C
  • İzmir 16 °C
  • Konya 14 °C
  • Sakarya 15 °C
  • Şanlıurfa 21 °C
  • Trabzon 17 °C
  • Gaziantep 17 °C
  • Bolu 14 °C
  • Bursa 19 °C

Adem Çaylak'tan: Sistemin “dili”nin islamileştirilmesi tehlikesi!!!

Adem Çaylak'tan: Sistemin “dili”nin islamileştirilmesi tehlikesi!!!
“Seküler Kemalizm”in ölümü ile birlikte bugünkü siyasal gerçeklikte hakim paradigma “dinci” Kemalizm”dir.

Aslına bakılırsa bu durum, yeni bir yönelim de değildir. Türkiye’nin modernleşme tarihinde, Batılı modernitenin ulus-devlet, kapitalizm, hümanizm ve liberalizm gibi temel öncülleri karşı karşıya kalan Müslümanların çoğunluğu, ya İslami kavramların içini boşaltarak modern içerikle doldurmuşlar ya da Batı sosyolojisinin ürünü olan kavramların içeriğine İslam imgesi yerleştirmeye çalışmışlardır. Başka bir deyişle, var olan durumu Batılı kavramların dili ve söylemi ile meşrulaştırmışlardır. Halbuki kavramlar, yaşanılan sosyolojiyi ve paylaşılan dünya görüşünü yansıtırlar. Medeniyet ve kültürlerin etkileşmesinin ürünü olan kavramlar olmakla birlikte, bir bütün olarak Müslümanların zihin ve yaşam dünyası, sistemin dil ve söylemine güç katacak denli şeyleşmektedir. Özellikle Müslümanlar, 2000’li yıllardan sonra sermaye ve iktidarla tanışıp devlete tam manasıyla hakim olmasıyla birlikte, muhafazakarlık adı altında statükoyu koruma ve sürdürmenin gayreti içine girmiştir. Görüntüde yaşanan İslamileşme eğilimi, sistemin kalıp ve formlarında akan bir su misali, Batılı moderniteyi içselleştirmeye hizmet etmektedir.

ANTİ-KAPİTALİST MÜSLÜMAN GENÇLİK” özelinde yaşanan İslam, kapitalizm ve sosyalizm tartışması da dahil olmak üzere, yaşanan her süreç, kapitalist hegemonya ve onun uşağı haline gelen “dinci Kemalizm”in ekmeğine yağ sürmektedir. “ANTİ-KAPİTALİST MÜSLÜMAN GENÇLİK”în başkaldırışı, desteklenmeye değer iyi niyetli bir çabanın ürünü olmakla birlikte, isyanı yanlış zemin ve kavramlarla yapıyor olmaları yüzünden, aynen 1968 sonrası vahşi kapitalizm ve emperyalizme bayrak açan sosyalist hareketlerin çıkmazına saplanabilir. Kapitalizm de sosyalizm de zihin ve yaşam alanından Allah’ı dışlayan Batılı materyalist modernitenin çocuklarıdır. Kapitalizmle sosyalizm arasında tarihsel süreçte yaşanan teorik ve fiili kavga, aslına bakılırsa bir tür sistem içi hesaplaşmadır. Aynı madalyonun iki yüzü arasında yaşanan çatışma, her daim toplumsal süreçleri kendine eklemleme yeteneğine sahip kapitalist hegemonyanın kazanımı ile sonuçlanmıştır. Bu bakımdan, kapitalizmin bilgi (epistemoloji) ve varlığa (ontoloji) dair öncüllerinden paradigmatik bir kopuş gerçekleştirmedikçe, kapitalizme her türden karşı duruş, kapitalizme bir hayat öpücüğü olarak geri dönecek ve onu daha da güçlendirecektir. Yani, sistem, bir süre sonra sizi kendisine benzetecektir.

ANTİ-KAPİTALİST MÜSLÜMAN GENÇLİK”in sloganlarının tamamına yakını “İslami” içeriğe sahip olsa da, kendilerini konumlandırırken kullandıkları üslup, İslam’ın bilgi ve varlık felsefesinden yoksun şeyleştirilen sloganlar ve en önemlisi de kapitalizmle aynı maddi medeniyetin ürünü olan sosyalizmin kalıp ve formlarında açığa çıkan isyan ruhu, olsa olsa ancak “dinci Kemalizm” de olduğu gibi sistemin dili ve söylemi etrafında dönen “İslamileştirmeye” hizmet edecektir. Dün, “seküler” ve “maddi” sosyalizm adına yapılan karşı duruş, bugün aynı form ve yapı içinde “din” ve “maneviyat” adına yapılmaktadır. Sorunu sorunsallaştırmadan yapılacak her eylem, sizi modernitenin küvetinde çırpınan suya dönüştürecektir.

Bütün bu söylediklerim, Müslümanlığın yaşam alanlarını hepten kapitalist hegemonyayı meşrulaştıracak denli “İslamileştiren” “ılımlı İslam”ın  hak/hukuk gözetmeyen iktidar ve ticaret mantığına karşı duruş sergileyen “MÜSLÜMAN GENÇLİK”in onurlu mücadelesinin etkisini azaltmak için değil, aksine, halihazırda sistemin dilini muhafazakar edayla “İslamileştirmeye” çalışan mantalitenin tuzağına kapılmamak adınadır. Bugün Türkiye, başından beri Ak Parti’nın muhafazakar bedenine bir kene gibi yapışmış, kapitalist ve pragmatist “dinci” Kemalizm”in tasallutu altındayken, kapitalist hegemonyaya yönelik bir eylem hareketi, sosyalist ya da hümanist formlara kaymadan, öncelikle zihniyet düzeyinde kendi bilgi ve varlık felsefesi temelinde yeniden Allah’la buluşmalıdır. Ardından sloganlara boğmadan derinlikli okumalar temelinde bir nefis tezkiyesi hareketine dönüşmelidir. Kapitalizm sadece bir ekonomik sistem değil, ondan da öte bilişsel, düşünsel ve kültürel boyutlarıyla bir toplumsal sistemdir. Kapitalist ilişkiler ağı içinde yaşam, giyim, eğlence ve ev düzeni bağlamında düşünüp eylemeye devam ettikçe, Batılı modernitenin kapitalist ya da sosyalist öncül ve stili hayatımıza hakim olmaya devam edecektir. “Ilımlı İslam”a dayalı “dinci” Kemalizm’in kapitalist hegemonyacı anlayışından ve “radikal İslam”a dayalı kapitalizm karşıtlığından kurtulmanın yolu, “ümmeten vasaten” bilinci içinde, Allah’ın, “…Alışverişi helal, faizi haram kıldığı”nı (Bakara, 275) hatırlamaktan geçmektedir.

10.05.2012 Milat Gazetesi
Bu haber toplam 558 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim