"Bilenle bilmeyenin bir olmayacağı" (Zümer-9) ikazı aynı zamanda bildiği halde bilmiyor gibi hareket edeni de sorumluluk bahsinde cezaya müstahak kılar. Bilmek borçlandırır çünkü. Bilmenin sorumluluğu, tıpkı zenginin malındaki fakirin hakkı olan zekatın durumuna benzer.
Günümüz anlayışı, maddi zenginlikle bilgiyi aynı kategoride birbirinin tamlayıcısı olarak değerlendirip iktidarın bir veçhesi olarak ele almaktadır. Seküler bilginin karakteri, kendini gücün odağına yerleştirenlere itiraz edecek vasfı çoktan kaybetti.
Bilimsel bilgi bir amaç dâhilinde daha üretilirken masumiyetini yitiriyor. Her laboratuar çalışmasında siyasetin hizmetinde olmayı yadsımıyor. Teknolojinin gelişmesiyle daha uzak mesafeden insan öldürme; bir anda en geniş alanı bütün canlılarıyla yok etme ilerleme olarak görülüyor.
Artık vicdanlarda en ufak kıpırdama da hissedilmeyecek,"bilimsel öldürme teknikleri de hayli mesafe almış durumda. İnsansız uçaklar, uzaktan kumanda edilen bombalar, yeni marifetler eklenerek üretiliyor. Fiziğin, kimyanın, matematiğin kullanım önceliği hayata kolaylık sağlamaktan ziyade yok etmeye yönelik. Seküler bilginin vardığı merhalenin kökleri aydınlanma öncesine dayanıyor.
Yazının devamı için: http://www.dunyabulteni.net/?aType=yazarHaber&ArticleID=19176































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.