• İstanbul 15 °C
  • Ankara 8 °C
  • İzmir 16 °C
  • Konya 9 °C
  • Sakarya 14 °C
  • Şanlıurfa 17 °C
  • Trabzon 17 °C
  • Gaziantep 11 °C
  • Bolu 9 °C
  • Bursa 12 °C

Ahmet Ünal'dan: Cihet-i askeriye'nin içi ve dışı

Ahmet Ünal'dan: Cihet-i askeriye'nin içi ve dışı
Saray içi darbelerle süregelen Osmanlı devlet sisteminin sonunu getiren, 1913’teki Bâb-ı Âli Baskını’dır. Bu baskın ülkemizde düzenli ordunun siyasete doğrudan müdahalesi bağlamında ilk hükümet darbesi (Coup d’Etat) sayılabilir.

Kontrolden çıktığı endişesiyle Ülkücülere de gözdağı verilmesi amaçlanıyordu.  “Ülkücü mafya”  kavramı MGSB’ye dahil edildi. Milli Güvenlik şemsiyesi altında korunan ilişkiler sonraki yıllarda daha da güçlendi. Şu ifadeler de MGSB’nin tamamına ulaştığını duyuran, Cumhuriyet gazetesinde yayınlandı:  “Türkiye’nin ABD ile ilişkileri stratejiktir ancak başka bir ilişkinin alternatifi değildir. ABD, AB sürecimizin bir alternatifi değildir. NATO’daki rolümüzü korumalıyız. NATO’nun farklılaşan siyasetinde yerimiz olmalı.” 

Nitekim 28 Şubat Süreci’nin sonunda;  

* Anadolu Kaplanları’nın önü ‘Yeşil Sermaye’ yaygarasıyla kesildi. İrticayla bulandırılan siyasi atmosferde bankaların içi boşaltıldı. Amerikalı ve Avrupalı Batılı holdinglerin Türkiye temsilcisi pozisyonundaki İstanbul sermayesinin çıkarları korundu. 

* Yargı ve üniversiteler ‘irtica brifingleri’ ile soldan ve sağdan hizaya çekildi. Böylece Türkiye’nin Batı’nın nezdindeki yeni rolüne seslerini yükseltebilecek bilim ve yargı adamları susturuldu.

* Muhtemel bir müdahalenin altyapısını oluşturacak mevzuat NATO standartlarına göre değiştirildi. Buhran Yönetim Merkezi yönetmeliği güncellenerek NATO yönergeleri uyarınca Kriz Yönetim Merkezleri Yönetmeliği’ne dönüştürüldü. 

* Türkiye’nin  “Adriyatik’ten Çin Seddi’ne”  uzanan geleneksel dış politikasına, ‘ülkücü mafya’ ifadesinin geçtiği MGSB ile ölümcül bir darbe vuruldu.

* Türkiye’nin komşu ülkelerle ve özellikle Rusya ile Mavi Akım’la başlayan sıcak ilişkileri tırpanlanarak hem ‘Avrasyacı’ teze hem de D-8 projesine erken doğum yaptırıldı. 

* NATO’nun ‘Belirsizlik Dönemi’ne şartlarına göre tanzim edilen Türkiye’nin iç siyaseti, İslam dünyasına yönelik yeni hedeflere göre düzenlendi. Soğuk Savaş döneminin sağ-sol kamplaşmaları yerine Laik * İslamcı kutuplaşmanın zemini güçlendirildi. TSK bünyesinde, Müslüman ülkelere yönelik olası askeri harekatlara karşı çıkabileceği düşünülen dindar ve/veya milliyetçi kadrolar YAŞ kararlarıyla tasfiye edildi.

* Psikolojik Harekat (PH) teknikleri  “balans ayarı” yapıldı. Türkiye’nin ABD-NATO eksenindeki yeri sağlama alınırken buna bir de İsrail aksı eklemlendi.

Bugün darbelerle ilgili TBMM’de araştırma komisyonu oluşturuldu. 12 Eylül’ün  “beşi bir yerde”  paşalarından hayatta kalan ikisi mahkemede hesap veriyor. Siz bu satırları okurken gazetelerin manşetlerini, 28 Şubat kadrolarına yönelik tutuklamalar süslüyor olacak. Türkiye darbeler tarihiyle eninde sonunda yüzleşecek ve kaçınılmaz son elbet bir gün gelecekti. Ancak hesaplaşma adil yapılmalı ve ele geçen fırsat heder edilmemelidir. Darbelerin dış müdahale ve ekonomik boyutları ile Türkiye’yi Batı’ya göbeğinden bağlayan askeri ihaleler konuları ihmal edilmemelidir.

13.04.2012 Yeni Çağ

Bu haber toplam 861 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim