Gerçek anlamda bir strateji merkezi atılacak her adımdan sonra birden fazla olası gelişmeyi göz önünde bulundurur. Orta yaşlı stratejistlerin kullandıkları deyimlerle ifade edersek içerideki ve dışarıdaki bütün taraf ve paydaşların muhtemel harekat tarzları tespit edilmelidir. Her hamlenin de yararları ve sakıncaları (fayda ve mahzurları) belirlenmelidir. Yani siz bir adım attığınızda karşı taraftan kaç farklı hamle gelebileceğini öngörebilmeli ve bunlara mukabil hangi karşılıkları vereceğinizi önceden ortaya koymalısınız. Siyaset, ekonomi ve güvenlik konularında yukarıdaki hususları planlamayanların uzun boylu başarılar elde etmesi mümkün değildir. Ortam, şartlar, tesadüfler size geçici üstünlükler sağlayabilir fakat başarı maraton koşusu, bayrak yarışı gibidir. İlk turu döndükten sonra nefesiniz kesilirse o güne kadar kazandığınız başarılar dahi tersine döner, üstünüze yıkılır ve altında kalırsınız. Kaldı ki planlama safhasından sonra uygulama aşamasındaki olası durumların her biri ve bu durumlara karşı atılabilecek adımlar tek tek araştırılmalıdır. Örnek üzerinden gidersek, çözüm sonrasında Irak’ın kuzeyine gönderilecek teröristler burada gözetim altında tutulabilecek midir? PKK, Suriye’de otonom bölge kurarsa ne yapacaksınız? Avrupalı dostlarımız, PKK’nın yerine DHKC örgütünü mü hazırlamaktadır?
Amerika ve Avrupa merkezli strateji kurumlarının Türkiye’nin geleceğine yönelik gerçekleştirdikleri beyin fırtınalarında tartışılan konuların bilim adamlarımız tarafından dahi şaşkınlıkla karşılanması beni hayrete düşürüyor. Mesela Hudson Institute’deki bir beyin fırtınasında Türkiye’de yaşanacak gelişmeler masaya yatırılırsa, konuşulan öngörülerin biri doğal olarak büyük ihtimalle tutacaktır. Öyleyse bunu büyütmenin ve bakın bize yönelik şöyle planlar yapılıyor diye veryansın etmenin tutarlı bir yönü var mıdır? Bana göre böyle bir durumda en fazla eleştirilecek olan bizim stratejistlerimizin niçin böyle toplantılar düzenlemediği ve raporlar hazırlamadığıdır. Süper güçler kafalarına göre tez üretip bizim tansiyonumuzu ölçmek ve perdeledikleri asıl komploları test etmek isteyebilirler. Peki, futuralistlerin (gelecek bilimcilerin), “Medeniyetler Çatışması”, “Tarihin Sonu” gibi tezlerine karşılık biz hangi tedbirleri alıyoruz? Bizimkiler maalesef futuralizmden uzak duruyor. Yöneticilerimiz “kervan yolda düzülür” diyerek en hayati açılım projelerine dahi yola koyulduktan sonra ad vermeye kalkışıyor. Fakat bu fütursuzluk herkese pahalıya mal olabilir!
15.03.2013 Yeni Çağ































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.